1. tanrının nasıl bir şey olduğunu anlamaya çalışmak, her tarafı kapalı boş bi odanın duvarlarına vücudumuzun her yerini vura vura gökyüzüne dokunmaya çalışmak gibi. tanrı kavramının hayatımızda yeri yoktur. daha doğrusu bizim sınırlanmışlığımızda yeri yoktur. bir kitap kadar bile yoktur tanrı. kutsal kitaplarda da yoktur. sadece olduğu yerde vardır. olduğu yerde yer ya da varlık kavramları var mıdır veya nasıldır bilinmez. tanrı hakkında sonsuz tane teori üretmek mümkün. bu sadece insanın sınırlarını netleştirmesini sağlar. tanrıya dair üretilen her fikir bizi içinde bulunduğumuz karanlık odanın duvarlarına sürter, çarpar. böylelikle sınırlara dokunarak kendimize dokunuruz. bazı yerlerimiz aşınır, törpülenir, kopar... kendimizi tanırız ve hatta yontarız tanrıyı ararken. eksiliriz ama hiçbir şey ekleyemeyiz kendimize. sadece içimizde olanı açığa çıkarırız. tanrıyı aramak kendini tanımaktır. tanrı nasıl bir şeydir sorusu tanrının nasıl bir şey olduğu cevabını kesinlikle içermez. bütün cevaplar insanın nasıl bir şey olduğuyla ilgilidir sadece.
  2. küçükken benim için şöyle bir şeydi.
  3. sanırım 4-5 yaşlarında falanım annem bir kaç yıl önce dindar bir komşunun etkisiyle kapanmış onunla beraber dini sohbetlere falan gidiyoruz. sürekli bir allah'tan bahsediyorlar şöyle büyük böyle güçlü falan anlatıyorlar. ben de arada soruyorum haliyle o kadar büyük insan dünyaya sığar mı?, o her yerdeyse biz nasıl buradayız falan. onun varlığının bizimkiyle aynı olmadığını onun nurdan oluştuğunu söylüyor bana komşu teyze. nur nasıl bir şey bilmiyorum ama bu kadar güzel bir şey spor ayakkabılarım gibi olmalı ışıl ışıl, e baya da büyükmüş o zaman büyük taşlardan yapmak lazım dedemin evi gibi o çok eski yıkılmıyor falan. nur dediğimiz şey ışıklı kaya parçaları olarak canlandı benim gözümde, doğal olarak tanrı da böyle bir şey olmalıydı. bunun ışıklısı üzerinde led varmış gibi düşünün, şortu da var tabi ki şortsuz olmaz. sonra benim bilişsel süreçler daha sağlıklı işlemeye başladı tabi ki soyut işlemler evresine falan geldim yazları camiye falan gittim tanrının farklı bir boyut olduğunu bu şekilde olmasa da idrak ettim. üzerinden epey bir zaman geçti orta okula falan gidiyordum sanırım, tv'de şunu gördüm.

    hayalimi çalmışlar ya benim o.0.. onu da becerememişler zaten hani bunun ışıkları? spor ayakkabılarımın bile ışığı vardı benim oldu mu şimdi bu?
  4. tanrı, gidiş yolundan puan veren merhametli bir öğretmen olabilir mi, diye geçiriyorum içimden. bir buçuktan ikiyle geçebilir miyim dersi sayın hocam?
  5. "insandaki güçlü ve ulu olan her şey insanüstü ve dışsal olarak düşünüldü. insan kendini çok küçümsedi. kendindeki iki yanı birbirinden ayrı iki alana böldü insan; değersiz ve güçsüz yanı ile güçlü ve şaşırtıcı yanını. ilkine insan dedi, ikincisine ise tanrı!"
    -nietzsche

    "insan aklıyla kavranamayan" denip insan aklının o an cevaplayamadığı her soruya verdiği cevap olarak ileri sürüldüğünü düşünürsek, mantar tıpa gibi bir şeydir.

    eşiniz yıldırımdan öldü ve yıldırım nasıl oluşur bilmiyor musunuz? hemen tanrıyı verelim size.
    öldüğünüzde bu hayat berbat geçti diye (ve atalarınız rüyalarında ölülerini görünce yaşıyorlar sandılar veya size acı çektiren insanlar adalet yerini bulmadan öldü diye) yok olduğunuza inanmak istemiyor fakat ölünce ne olduğunu bilmiyor musunuz? tanrı yine burada.
    evren nasıl oluştu? "tanrı"

    en güzel yanı da tanrının ilk başta insanın eksikliğini hissettiği "sahiplenilme" duygusundan doğup, sonra bu açlığı edilgen değil etken olarak tatmin etmek isteyen otoritelerce değiştirilip durmasıdır. evet, hepimiz acılarımız için bir neden ararız, anlamlandırmak doğamızda vardır; fakat tanrı bir anlam mıdır? hangi anlam akılla kavranamayan bir şey olabilir ki? "hayat anlamsız olamaz, o zaman tanrı var, tanrı neden yarattı diye soran olursa 'o akılla kavranamaz' dersin."
  6. krzysztof, irene halasına sordu.
    “ tanrı nasıl bir şeydir?” irene.
    “sarıl bana” dedi.
    halasını severdi, sımsıkı sarıldı ona.
    “gözlerini kapat” dedi halası.
    krzysztof yumdu gözlerini.
    “neler hissediyorsun?” diye sordu irene.
    ilgaz
  7. böyle kımıl kımıl janjanlı
  8. aklımda sürekli yuvarlak kel ve beyaz bir şey canlanıyor sebepsiz.

    ancak bu sorunun "tanrı var mıdır ?" sorusundan sonra düşünülmesi daha mantıklı diye düşünüyorum.
  9. valla ben velet iken mevlana yı tanrı sanıyodum. ananemlerin evinde bi resmi vardı böyle yeşil cübbeli, yerde oturuyo fln. o zannediyodum. bence varsa öyle bişeydir diye düşünüyorum hala.