1. gazeteci: ingiliz dış işleri bakanının niçin elini sıktınız efendim?
    süleyman demirel: neresini sıkacaktım kardeşim...
  2. 1)kurus'a sormuşlar: ''neden krezüs'ün hayatını bağışladın?'' o da demiş ki, '' şimdi krezüs'ü niye bağışladım? neyi, kimi bağışladım bunu izaha gerek yok. gördünüz buyurdum bağışladım, ama öldürtebilirim de, öldürttüysem ölmüştür. görünen hoplit uzakta değildir. krezüs'ü bağışladım da sonra bağışlamadım mı dedim? bunlar birtakım uydurma laflardır."

    2)büyük iskender, gordion'da kral midas'ın düğümünü kestikten sonra ptolemiaos yanına gelerek, "efendim, o düğümü kılıçla değil, elinizle çözmeniz gerekiyordu" demiş. bunun üzerine genç imparator, "ister s*kmle keserim, ister kılıçla. şu an seni de iki parçaya ayırabilirim. benim gözümde bir düğüm kadar değerin yok." diye cevap vermiş, bunun üzerine ptolemiaos müslüman olmuş ve "batlamaziz" adını almıştır.

    editlenecektir.
  3. necip fazıl kısakürek vapurla karaköy'e geçerken, yanına biri yaklaşıp; "üstad, peygambere ne diye gerek duyuldu? biz kendi yolumuzu bulabilirdik." diye sorunca...
    necip fazıl, okuduğu kitaptan başını kaldırmadan;"ne diye vapura bindin yüzerek geçsene karşıya" cevabını vermiş .

    edit: haftanın en beğenilmeyen yorumlarına girmiş bu entry.39482093 kez daha okudum,sebebini ben bulamadım.
    eale
  4. rte bir kadına makyaj yaparken dediğini mitingde anlatır:

    ''kaportası bozuk ki düzeltme ihtiyacı duyuyor, bakın bizde yok evvellallah'' demiş bir mitinginde.

    nasıl karizmatik olmayan cevap olarak iyi bir örnek sundum :)
  5. lord kinross- atatürk bir milletin yeniden doğuşu kitabından alıntıdır:

    bir gün çankaya'da mussolini'nin elçisi, ülkesinin antalya bölgesi üzerinde yeniden öne sürdüğü isteklerden bahsetmişti. gazi, onu hiçbir şey söylemeden dinledi. sonra birkaç dakika izin isteyerek odadan çıktı. döndüğü vakit, cumhuriyet'in ilanından beri ilk olarak, sırtına mareşal üniformasını giymişti. ses çıkarmadan yerine oturdu ve, "şimdi devam edin lütfen," dedi. susma sırası büyükelçiye gelmişti.
  6. para, para, para...
  7. o zamanlar bu kadar zengin olmayan acun parmak arası terliği, bermuda şortu ve kameranı ferudunla beraber yine bir yerlerde firardadır. elinde mikrofon sokakları turlarken üstü açık spor bir araba içersinde üç erkek görür, yanlarına gider sohbeti başlatır ilerletir.

    acun - arabanız güzel ama kız yok neden?
    -üzgünüm biz gayiz.
    -siz de iki erkeksiniz ama yanınızda kız yok (ferudun ve acun'u göstererek)
    acun - ama biz normaliz.
    - normal gay?? thug life

    bunun üzerine acun ordan topuklar, kızar ve diablo s.kerm belanı der.
  8. cemal grada- atatürk'ün uşağının gizli defteri kitabından alıntıdır:

    yugoslav kralı aleksandra 4 ekim 1933 çarşamba günü bir torpidoyla istanbul'a gelmişti. o gece kral şerfine verilen ziyafette kralla atatürk arasında şöyle bir diyalog geçer;

    kral, atatürk'e:

    "size bir sırrımı söyleyeceğim" demiş. koltuğa oturduktan sonra da eklemiş: "eğer bazı avrupalı devletlerin vaatlerine inansaydık yunanlıların yerine anadolu'ya biz çıkacaktık"

    atatürk gülerek kralın elini sıkmış:

    "öyleyse geçmiş olsun diyelim ekselans"
  9. "geldikleri gibi giderler."

    gittiler.
  10. büyük iskender, hocası aristo'nun hocası sinop'lu diyojen ile tanışmak ister. aristo'yu da yanına alır, düşer yola. sinop'a gelir, diyojen'i bulur. diyojen bir fıçının içinde yaşayan, dünyadan elini eteğini çekmiş yaşlı bir alimdir. iskender bu yaşlı adama yardım etmek ister.

    iskender: "ben büyük iskender'im. dile benden ne dilersen!"
    diyojen: "gölge etme, başka ihsan istemez!"