1. kümes gibi kokan çorba. bir insan bunu nasıl içer anlamıyorum. insan sadece ağzıyla yemek yememeli burnunu da işe dahil etmeli.
  2. tabii tavuğu tüyleri yolunup, iç organları temizlendikten sonra haşlıyoruz ki kümes gibi kokmasın.
  3. aklıma tavuk suyuna çorba kitabı serisiyle ( biri şu örneğin) ilgili yıllar önce babamla yaşadığım şu diyaloğu getiren yemek.

    -o zamanlar orijinal kitap alacak paramız yoktu, vurmayın hemen :)-

    ben: baba sordun mu metronun oradaki seyyar kitapçıya dediğim kitabı?
    babam: sordum da "yemek kitabı bizde bulunmaz" dedi.
    ben: (gözlerini devirip) yahu o kitap öyle bir şey değil ki, kısa kısa öyküler var..

    şimdi gülerek hatırlıyorum tabii, hey gidi günler :)
  4. malum tavuklarla bu çorbanın şifa vermesi pek olası değil. tv'de ahkam kesenler; serbest gezen tavuk bulmak zor, tavuk yemeyin, tavuklar hazır yem, antibiyotik ve 10'a yakın ilaç enjeksiyonu ile ayakta duruyor diyeceksin, sonra tavuk suyuna çorba için grip başta olmak üzere şifa kaynağı diyeceksin. bir yerde yanlış var, suyu kaynatıp karabiber döküp içsem zaten nefesim açılır boğazım yumuşar. işi tavuğa bağlamak hata. eğer tokluk istiyorsak şifa arıyorsak, sarımsaklı kelle paça içip, otobüste önümüzdekine hohlamadan seyahat edelim yeter.