1. evimde televizyon yok, yani var da arka odada yerde duruyor, böyle eğreti bir anteni falan var yani çatal kullansan daha işe yarar. annemler kalmaya geldiğinde acun izlemek için ^:acun annemi de bağımlı yaptı^ salona getirilip açılıyor sadece.

    ben televizyon izlemiyorum, öyle aramıyorum da. zaten istesem de vakit bulamam falan neyse... diyeceğim şu; size de olmuyor mu ya tv izlemeyenler;
    mesela bakkala giriyorum, para üstü beklerken televizyona kitlenip kalıyorum. kafede falan dikkatimi karşımda konuşan kişiye veremiyorum. annemlere gidiyorum mesela diyolar madem bu kadar izliyorsun senin eve de iyi bir televizyon alalım.

    öyle kafamı vererek veya sahnelere dikkat ederek izleyemiyorum zaten. daha çok akıp giden görüntülere kitlenip kalmak benimkisi. hani bebekler ağzını açıp kalırdı ya eskiden, öyle bir hal.
  2. yalnızca evde ses olsun diye açardım eskiden. üniversitedeyken. yalnızlığın balçık gibi her yanı dolduran ve hatta ciğerlere de dolan bıktırıcılığına bir şeffaf perde çeksin diye kullanılır.
    açarsın, dinlemezsin. istiklal'de durup, hayatın farkına varır gibi olursun. etrafında insanlar, dertler, istekler, sevmeler, kavgalar, boşluklar, hayvanlar, hayvanlar, sesler.
    ses olur sadece. gelip geçerken, sessiz sinema gibi olmasın izlenirken hayatım dersin.
    cuvara içelim.
  3. televizyon ne ayol!
    mutlu
  4. çok uzun yıllar hiç tv izlemedim
    öyle ki odamdaki tüplü örümcek bağlamıştı
    sonra ne oldu bilmiyorum evdeki sessizliği bastırmak için tv açar oldum
    izlediğim yok ha
    tv açık olur ben kulaklığımı takar müzik dinlerim falan
    geceleri bazen gece lambası yerine de kullanıyorum
    uykudan uyanıp korkarsam kalkıp gece lambasını takmak yerine çekmeyen bir kanalı açıyorum
    sanırım bir süre daha böyle gidecek bu
    sonra yeniden bırakacağım
  5. alti,yedi ay once ben de biraktim bu mereti. ama şöyle bi durum var; bazen evimin yakinindaki bakkala gidince dikkat ettim, bana lazim olani alip hesabi odedikten sonra ben bildiğin televizyonu izlemeye basliyorum. o an hangi kanal hangi program hic farketmiyor ve bu olay bana bildigin eglenceli geliyor. hatta bazen mithat abi (benim bakkalin sahibi) izledigim programla ilgili bazi yorumlar yapiyor, ben o anda almak icin cikmadigim birkac parca daha aliyorum dukkandan, program uzerine muhabbet ediyoruz falan. soylemler ayni, genelde programlar eskiden bildigin programlar, kisaca alti ay once biraktim gibi ama ne var ki dukkandaki televizyonu izleyesim geliyor arkadas. desenki eve televizyon al, almam. ama orda izlerim.neyse bu sebeple mithat abi ile daha bi samimi oluyoruz. yakinda cayi koyar, açta bi ajanslari dinleyelim derim ben bizim bakkala.

    onemli not: bakkallar candir, televizyonlari ufak ekrandir.
  6. 2 yıldır yaptığım eylem. keyfi bırakmadım aslında. zaten izleyecek bir şey yok. istesem de açıp izleyemem yani. türk dizilerinden ne zevk alınır ki? oyunculuklar berbat, konular aynı, senaryolar 0-12 yaş, gereksiz yere upuzun ve 3 saatini alıyor. eksik kalsın.
  7. grand slams, euroleage, fransa bisiklet turu ilk aklıma gelen birkaç neden televizyon için. internetten de takip edilebilir bir çoğu tabi ama mesela caner eler'in yorumladığı bir tur varsa tv'den izlemek büyük keyif.

    garip olan esas amacın tv seyretmek olması. tv'yi açıp, bakalım ne var neler seyredebilirim diye çabalamak. bir gezeyim bakalım internette neler var diye saatler harcamak da farksız. bir ritüel, hayatın olmazsa olmaz bir parçasıymış gibi.

    genel olarak televizyonun aptal kutusu tabirini hak ettiği aşikar. burada kapitalizmin olduğu kadar siyasal algı yönetiminde en önemli enstrümanlardan biri olmasının da payı var.

    televizyon konusunda aşağı yukarı herkesin hemfikir olduğunu varsaymakla birlikte aynı durumun internet ve basılı yayınlarda da geçerli olduğunu söylemek gerekiyor. sadece -özellikle internet için konuşuyorum- sermaye ve siyaset yeterince! işin içine girebilmiş değil, kısmen de olsa daha özgür bir görüntüsü var. ama bu durumun çok uzun süreceğinden şüpheliyim.

    yani işin özü bahsi geçen her platform bizi yönetmek, idare etmek, uyutmak, kandırmak, harcamalarımızı yönlendirmek gibi bir sürü amaçla kullanılan ya da kullanılacak birer silah. önce faydası, güzellikleri verilir, insanlar alıştırılır^:uyuşturucu gibi^, sonra malum amaçlar için bize karşı kullanılır. insan aklı da burada devreye giriyor. tamamen kaçamayız belki ama yine o faydalı ve güzel olan kısmını mümkün olan en rasyonel şekilde çekip almayı deneyebiliriz.
    one
  8. yeni evlenen ciftlerin ilk yillarinda evlerine tv almayarak yaptiklari icraat. biz modern bir cifftiz artik aksamlari tv yerine kitap okuyacagiz sohbet edecegiz demeleri. peki sonucunda ne mi oluyor. bir sure sonra karisinin birbirlerinin dirdirindan bikan bu cift buyuk bir hevesle tv aliyorlar .peh peh peh peh
  9. günümüzde çok matah olmayan bir eylem.
    10 yıl önce mecburiyetten düzenli izlemeyi bıraktım. hiç mi faydası olmadı? tabii ki oldu. televizyon başında kitlenip kalan biriyim ben. haber, dizi, kadın programı ne varsa artık izliyorum, çevrede izlememe izin vermeyen olursa da çirkinleşiyorum. çocukluktan kalma belki bilemiyorum. eğer benim gibi televizyonda verilen neyse süzmeden izliyorsanız bir nebze mantıklı tabii. ama konumuz bu değil.
    zaman değişti teknoloji gelişti, televizyonu yerine interneti koyar olduk. internette izlediğimiz dizilere bağımlı olduk bu sefer. sadece araç değişti sonuç aynı. "haftaya muhteşem yüzyılda ne olacak" diye merak eden annemle "haftaya got'ta ne olacak" diye merak eden ben arasında ne fark var?
    televizyonu ve ya onun yerine koyduğunu her neyse onu ne için kullanıyorsun? buna göre değişir her şey. aynı şeyi sadece senin belirlediğin bir zamanda yapıyorsan sadece, değişen tek şey biraz daha özgürleşmenizdir.
  10. o kadar belgesel ve yabancı dizi kanalına ekstra para ödemişken asla yapamayacağım. sorun parasında değil elbette, özene bözene gittim belgesel kanalı aldım. animal planet kalp ben.