• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (8.67)
the pianist - roman polanski
wladyslaw szpilman, savaş patlak verdiğinde 27 yaşındaydı ve polonya'nın geleceği en parlak konser piyanistlerinden biriydi. luftwaffe'de radyo istasyonu bombalandığında chopin'in c minor nocturne'nü çalıyordu.tüm yahudiler gibi o ve ailesi de evlerinden çıkartılarak varşova gettolarına sürülmüştü. bu çok yetenekli genç adam yeni yaşamında karaborsacıların ve işbirlikçilerin eğlendiği barlarda çalmaya başlamıştır.işte bu işbirlikçilerden biri onu ve ailesini ölüme götüren esir kampı trenlerinden birinden kurtarmıştır. savaş fısıltıları, direnişçiler ve sürpriz bir alman subayı sayesinde szpilman savaşta hayatta kalmayı başarır.


  1. lehler icin cok onemli filmlerden biridir. sohbetleri sirasinda (hele bir de ickili bir sekilde politika,tarih,savas konusuyorsaniz) filmden bahsetmeye ozen gosterirler. sadece kendilerince hakli olduklarini dusundukleri bir soylemleri var, nedenini cozebilmis degilim ; `hem nazi almanyasi yikip atmis hem sovyet rusya yikip atmis ve dunya sanki bize hic birsey olmamis gibi bizim tarihimizi kucumsuyor!` sitemini cok yaparlar.

    ve ayriyetten filmin gercekciligini yadsiyan kisilere sadece soyle bir ornek vereyim, gecen gece gittigim bir mekanin duvarinda hala mermi izleri mevcuttur.
  2. kahramanımız wladyslaw szpilman'ın terk edilmiş varşova'da bir apartman katında nazi ve gestapo birliklerinden saklanırken kaldığı evde bulunan bir piyanoyu sessiz kalmak zorunda olduğu için çal(a)madığı ancak piyanonun başında oturup gözlerini kapatınca parmaklarını tuşlara basıyormuş gibi yapıp da tuşların nağmelerini aklında hissettiği-yüreğinde duyduğu bir sahne vardı ya...

    hah, işte o sahnede beni ağlatmış filmdir.
  3. ikinci dünya savaşını tam anlamıyla anlatabilmiş bir filmdir. ağlatmıştır.
  4. dramı öyle hissettirir ki; yıllar sonra bile o sahneler gözünüzün önünde ilk anki netliğiyle canlanır , o diyaloglar sanki yeni duymuşcasına kulaklarınızda çınlar. çok kaliteli ve mutlak izlenilmesi gereken bir yapıt.
    rosky
  5. rivayate göre filmin yönetmeni olan roman polanski'de ikinci dünya savaşında hayatta kalabilmek için alman ceketi kullanmış.
  6. yanlış bilmiyorsam gerçek bir hikayeden alınmıştır bu film.

    geçenlerde tekrar izleme fırsatım oldu, kesinlikle izlenmesi gereken filmler listesinde olduğuna inandığım bir film. kesinlikle başyaptılardandır. dramı iliklerinize kadar hissettirir.
  7. benim gibi duygusuz bir insanı bile duygulandıran ender filmlerden biri de bu.film için uzun uzun yorum girip övmeye gerek yok zaten başyapıt izlemediyseniz gidin izleyin ancak filmin sonunda szpilman'a yardım etmiş olan alman komutanın kurtulmuş olduğunu görmek isterdim.
  8. bu filmle ilgili söyleyebileceğim birkaç şey var:
    1-adrien brody bu filmde o kadar iyiydi ki üstüne yapıştı. başka rollerde çok beğenilmedi.

    !---- spoiler ----!
    2-aç bir insanın reflekslerini ve düşünme biçimini anlamaya çalıştık arkadaşımla.onun ikinci izleyişiydi.
    alman askeri yere düşen konservenin başında belirdiğinde yüreği ağzına geliyor insanın. asker kendisini takip etmesini söylediğinde adamın konserveyi almayı unutmamasına delirdi arkadaşım.ben en çok oraya duygulandım. yaşama ümidi hiç bitmiyor ve yaşarsa hala karnını doyurmak zorunda. açamadığı o konserve o kadar kıymetli ki onun için, ölüme de gitse yanına almayı unutmayacak. açlık kadar güçlü bir içgüdü var mı?bir de adam standart düşünme kabiliyetini yitirmiş artık.

    3-toplama kampında ailenin saçma derecede yüksek bir meblağa karamel alması var bir de. harcamasan o para ne işine yarayacak mantığına gelmiş insanlar.bir de bütün aile küçücük parçalar haline getirip yiyorlar onu.

    4-alman subay ayrılırken piyaniste adını sorar. piyanist 'spielman' diye cvp verir (biliyorum orijinali bu şekilde değil).subay güler ve bir piyanist için güzel bir isim olduğunu vs söyler.ben anlamamıştım, arkadaşım şadolsun anlattı. spiel almancada müzik aletleri için kullanılan çalmak fiilidir. (işin ilginci almanya'daydık)

    !---- spoiler ----!
  9. film gerçekten bir baş yapıt dram sahneleri harikaydı her övgüyü sonuna kadar hak eden bir film.
  10. filmin isminden olsa gerek "entel-dantel filmdir şimdi bu seyredilmez" önyargısıyla yaklaşıp yıllarca seyretmekten geri durduğum ve birgün tv de 10. dk başlayıp ne seyrettiğini bilmeden içine düşecek kadar merakla takip ettiğim, filmin ismini reklam arasında görüp dumur olduğum beni tam anlamıyla ters köşeye yatırmış muhteşem bir başyapıttır.