• izledim
    • izliyorum
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (8.00)
the staircase
2004
yönetmen: jean-xavier de lestrade

oscar ödüllü belgeselci lestrade'nin, abd'deki meşhur bir cinayet davasını filmettiği 8 bölümlük bir belgesel dizisi.

roman yazarı michael peterson, 9 aralık 2001 tarihinde karısı kathleen'i öldürmek suçundan tutuklanır. peterson, ilk 911 aramasında ve tüm dava sürecinde karısının merdivenlerden düşerek öldüğünü, savcılar ise aksine kathleen'in bir cinayete kurban gittini iddia etmektedir.

lestrade, dizi boyunca peterson ve ailesinin, yasal danışmanları ile birlikte davaya hazırlanışlarını, mahkemedeki gelişmeleri ve nihayetinde jürinin son kararına kadar geçen sürede yaşadıklarını heyecanlı bir film havasında aktarıyor.


  1. nasıl gerçekleştiği hakkında bir türlü kesin yargıya varamadığınız, ama ard arda izlemekten de kendimizi alıkoyamadığımız epey çetrefilli bir cinayet davasını konu edinen belgesel dizisi...

    peterson'un yaşam öyküsü ve ailesi de kendi başına bir o kadar ilginç... michael, 1966 yılında, almanya'daki amerikan askeri üssünde öğretmen olarak çalışan patricia ile evlenip almanya'ya yerleşiyor. 2 çocukları oluyor. yine üste çalışan ve iki ufak kız bebekleri olan charlie-liz çifti ile aile dostu oluyorlar... michael, amerikan deniz kuvvetlerine katılıp vietnam ve okinawa'da görev alıyor. charlie, amerika'nın grenada çıkartmasında ölüyor. michael almanya'ya geri döndüğünde diğer ebeveyn liz de bi kaza sonucu ölüyor... michael ve patricia çifti ana-babasız kalan iki kız bebeği evlat ediniyorlar.

    yıllar sonra patricia ile michael boşanıyor. michael amerika'ya dönüyor, önce sadece kızlar, sonra oğulları da derken 4 çocukla beraber durham'a yerleşiyor. 1989 yılında kathleen ile tanisip kisa sure sonra beraber yaşamaya başlıyorlar ve kathleen'in ilk evliliğinden olan kızları caitlin da aileye katılıyor.

    her yönüyle çok mutlu görünen bu aile, 9 aralık 2001 günü, kathleen'in merdivenlerin ayak ucunda bir kan gölü içinde cansız bulunması ile zorlu bir sürece giriyor... ailenin tüm bireyleri gibi kathleen'in öz kızı (caitlin) ve kız kardeşi ilk başta michael'a mutlak destek veriyorlar, ancak otopsi raporunun açıklanmasından sonra caitlin, babasının suçlu olduğunu iddia edip aileden kopuyor.

    dava sürecinde, peterson'un biseksüel olduğu ve eşini bir çok erkekle aldattığı ortaya çıkıyor... bundan çok daha ilginci, iki üvey kızının öz annelerinin, liz'in yani, almanya'da aynı şekilde merdivenlerden düşerek öldüğü bilgisi ortaya çıkıyor. nerdeyse tamamen aynı şekilde... bu kadar tesadüfün ardından dava michael için iyice umutsuz bir görünmeye başlıyor...

    ancak kızlar üvey babalarının ardında durmaya devam ediyorlar. ki tüm bu hikayedeki en ilginç, en şanssız kişiler, önce öz babalarını sonra öz annelerini daha 6 aylık ve 18 aylık iken kaybeden, sonra anne-baba olarak bildikleri iki insanın daha ellerinden kayıp gitmesi ile başa çıkmak zorunda kalan bu iki kız, margie ve martha...

    belgesel ne kadar tarafsız tartışılır. mahkeme salonunda yaşanan tüm gerçeklerin aktarılmadığını, özellikle de michael'i mahkum eden bazi onemli bilgilerin es gecildigini biliyoruz, ama dava halen sonuçlanmış değil... 2011 yılındaki itirazdan sonra, mayıs 2017'de yeniden yargılama başlayacak...

    (bu arada 2011 yılında yaşananlar da "staırcase 2" olarak yayimlandi, artık staircase iii'ü de izleriz bir kaç seneye)

    !---- spoiler ----!

    liz ratliff'in ölümü için nerdeyse hiç kanıt yok, ama ben şahsen peterson'un kathleen'i öldürdüğüne ikna olmuş durumdayım. 911 araması ve mahkemedeki tüm ağlamaları vs tamamen sahte duruyor... ayrıca bir insanın sadece 3-4 basamaktan düşme ile bu kadar ağır yaralanması kolay kabul edilebilecek bir iddia değil... belgeselde hic lafi gecmeyen 1 milyon dolarlik bir hayat sigortasi da var... tek çözemediğim bu iki üvey kızın babalarından nasıl bu kadar emin oldukları...

    yalnız peterson'un kendisinin de dediği gibi, zengin olmak, en iyi uzmanları tutmak gerçekten bir insanı ipten alabiliyor... izlerken savunmanın çabasına hayran kalmamak mümkün değil, bir dava ancak bu kadar iyi savunulabilirdi... davada diğer tarafın adil şekilde gösterildiğini sanmıyorum, lestrade taraf tutuyor bariz, ama yine de savcıların saçmaladığı çok yer var, ki başsavcı hariç hepsi sonradan bi şekilde kovuluyor... kan analizcisi meslekten ihrac ediliyor, savci yardimcisi frida black de bildiğin kuru temizlemecilik yapıyor şu an :)

    !---- spoiler ----!
  2. (bkz: making a murderer) seven bunu da sevdi. yemek yaparken, sarma sararken falan izlemelik güzel belgesel dizisi.

    !---- spoiler ----!
    insanların özel hayatlarının (biseksüel olması), belki bir dolu tesadüflerin (liz'in ölümü) toplamı bir hayatı karartabilir...ya da tam tersi bolca para olguları tesadüfe de çevirebilir.

    kesin yargıya varmak için erken olabilir (henüz iki bölümünü izledim) ama "owl theory" aklıma yattı benim. tu-whoo!
    !---- spoiler ----!

    !---- spoiler ----!

    ekleme: diziyi bitirdikten sonra kesin olarak söyleyebilirim ki, michael peterson özelinden bu belgesel amerikan toplumununun modern görünümü altında sakladığı homofobiyi, ırkçılığı, farklı olana tahammülsüzlüğü çok iyi anlatan bir belgesel. baştan sona özeti bu. o yüzden izlerken kendinizi de test edebilirsiniz bence, içinizdeki saklı gericiyi keşfettirecek bir turnusol olabilir.

    !---- spoiler ----!
    mesut