• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (8.75)
the station agent - thomas mccarthy
yalnızlık kavramı etrafında dolanan ve bu çizgide aslında yalnız kalmak isteyen finbar mcbride, kullanılmayan, ıssız bir tren deposunda yaşamaya karar verir. sorunları olan bir adamdır. ancak kader ağlarını örmektedir. kendisinden önce o depoya yerleşen başkaları da vardır. olivia ve joe ile karşılaştığında, onlarla paylaştıkları doğrultusunda aslında yalnızlıktan öte sıra dışı bir arkadaşlığın özleminde olduğunu fark eder. olivia, evliliğini tüketmiş kırklı yaşlarında eski bir oyuncudur. joe ise iyi yemek yapan otuzlarında bir aşçıdır. o sadece konuşmak ister. bu bambaşka hayatlardan gelip de yolları kesişen üç ayrı insan yalnızlık kavramını sihirli bir biçimde paylaşmayı öğreneceklerdir.


  1. arkadaşlardan birisi dedi ki, başı ve sonu yok bu filmin, bir kesit yalnız..

    aynen öyleymiş. aşık oldum. vuruldum. bitmesin diye diyalogları sürekli geri geri alıp alıp durdum. durdurdum. ama bitti.

    hele fin'le olivia sahilde konuşurken yapılan efsane espriye öldüm. olivia sordu ki: '' ya sen, sen neden buraya geldin? ''
    fin ise dünyanın en melankolik ve güzel cevabını verir: '' joe'ya yakın olmak istedim. ''

    bu diyalog ancak filmi izleyip joe karakterini anladıktan sonra anlaşılabilir.

    unutmadan bir diyalog daha iliştireyim:

    joe, şeytan gibi sırıtarak sorar. alttan altta benimle yatar mısın diye merak etmektedir : '' eğlenmek için ne yaparsın ''
    olivia : '' eğlenmem! ''
  2. amerikan bağımsız sinemasının en yetkin örneklerinden biri, sundance film festivali'nden en iyi film ödülü ile dönen 2003 yapımı film. bu kadar karamsarlıktan uzak yalnızlık tablosu çizen başka bir film izlediğimi ben hatırlamıyorum. alt metninde "mutluluk paylaştıkça güzeldir" söylemi yatıyor filmin, yalnız bir mutluluk arayışının beyhude olacağına sizi gerçekçiliğiyle inandırıyor, kayıtsız kalamıyorsunuz.

    bir de tren kovalamaya özendiriyor sanki film, elimde kamerayla kovalayacak tren bulamadım, ona yanıyorum.
  3. hep anlatilan, iste hayatin gurultusunden kacip, kafami dinleyebilecegim sakin bir yerde ufak bir is yeri acayim klisesinin beni ilk defa etkilemesini saglayan filmdir.

    bi an boyle isten ayrilayim, aileye filan veda edeyim, sevgiliyi sutliyayim, az cok paramla gideyim boyle joe'nunki bir is yapayim istedim acaip.

    sonra film bitti. :)

    2011-11-15