• youreads puanı (8.75)


  1. hayat önümde belirsiz, içimdeki sis mi hayatın aksi yoksa hayat mı içimdeki sisin aksi belirsiz, ben halimden habersiz iken bir gün tam yine sessizliğim buz kesmiş ve yürüyüşlerim de bıkkınlık vermiş, yöremdeki boşluğu yoklamaktan bıkmış, sıkılmış sıkılmış sıkılmış idim. o gün birine rastladım. aramızda uzunca bir sohbet geçti. hani kendi konuştuğuna bakıp şaşırırsın ben bunları ne zaman düşünmüştüm ki dersin, hah işte ondan çok oldu. zaten sonrasında da hep ondan oldu: ifade etmeyi beceremediğim şeyleri içimden çekti çıkardı önüme koydu. başıma ne geldiğini pek anlamadım. onun bende bulduğu sevilecek yanı ben kendimde bulamadım. karşımda konuşan beni konuşturan (şimdiye kadar kimseye yaklaşmamış kimseyi kendine yaklaştırmamış olan beni) bu ağız sürekli tekrarıyla beynimi tırmalayan gürültü içinde bana söyledikleriyle tuhaf bir ferahlık veriyordu. bu şehre dair umutlarımı kesmişken önüme binbir türlü ihtimal seren elleri sanki okuduğuma, dinlediğime, gördüğüme daha önce tatmadığım bir büyü katıyordu.
    yok, dünyam o olmamıştı; sadece bir şeyleri avcuma toplayıp ona götürüyor, onun bana getirdiklerini almayı kabul ediyordum.
    birkaç yıl geçti, çok büyüdüm çok şey değişti. şimdi geriye bakıyorum o ilk heyecan ve şaşkınlık geçmiş. bana bakarken beni söylerken gözleri hala pırıl pırıl ama o benden çoktan gitmiş. dünyama birden geldiği gibi dünyamdan birden gitmiş. yazık mı, yazık değil. tanıştığımız için ettiğim teşekkürler zaman zaman rengini değiştirip pişmanlığa dönüşse de birbirimize yaşattıklarımız çok değerliydi.
    yau kardeşim bunları neden buraya yazdın peki diyeceksiniz, söyleyeyim, bahsettiğim arkadaşla bu müzik vesilesiyle karşılaşmıştık. bu müzik bana ruhuma dokunacak insanları tanışmayla değil karşılaşmayla bulacağımı öğretti. ben de sabahın köründe dinlerken hislenip yazdım işte ne var.