1. italyan yönetmen ve fetiş^:swh^. filmleri kimileri için mastürbasyon malzemesi olsa da kadın kıvrımlarını seyretmeye doyamayacağınız biçimlerde beyaz perdeye yansıtmıştır. filmlerindeki en önemli imzası, kadın poposuna saplantı derecesindeki sevgi ve saygısıdır. hatta kadın poposunu sekizinci sanat dalı olarak tanımlamış bile olabilir. çıplak kadın vücutlarını, aynaları kullanarak yansıtmasıyla, izleyicilerde edindirdiği "lan filmde bile gerçeğini değil yansımasını görebiliyoruz" duygusu paha biçilemezdir. ayrıca, kıllarla da arası oldukça iyidir. bunun yanında birçok filmde, az olsa da kendisi kadrajda yer almıştır.

    ilk dönem filmleri birçok farklı türdedir ancak 1970lerden sonra erotik filmler çekmeye başlamıştır. salon kitty ve caligula ile bu dönüşümü yaşamıştır. aslında bu iki filmde ilk başta erotik olarak tasarlanmamış ama daha sonra erotik bölümlerine ağırlık verilmiştir.^:erşan kuneri dönemi galiba :)^^:erotik daha çok iş yapar demiş olabilirler^ hatta, 1968'dea clockwork orange filminin yönetmenliği ilk kendisine teklif edilmiş ancak takvim uyuşmazlığı nedeniyle gerçekleşmemiştir^:wtf^

    velhasıl'ı kelam, giovanni brass'ı tinto brass yapan sinema tarihinde şu filmler yer almaktadır: salon kitty (1976), caligula (1979), la chiave (1983), miranda (1985), capriccio (1987), paprika (1991), così fan tutte (1992), l'uomo che guarda (1994), fermo posta (1995), monella (1998), trasgredire (2000), senso '45 (2002), fallo! (2003), monamour (2006).

    bunların dışında birkaç tane kısa filmi vardır. meraklısı için ultimo metro^:son metro^ (1999) en birinci tavsiyemdir.

    ek olarak 1933 doğumlu olduğunu belirterek, 60'lı ve 70'li yaşlarda çektiği filmleri gördükçe, zamanında bulvar gazetesi okuyan yurdum dedelerini yad ediyorum.
  2. filmlerinde erotizmi yağmur gibi yağdırıp dolgun vücutlu hanımları çekici mi çekici erkeklerle bir araya getiren italyan yönetmen.

    çığır açan performansların ve daha uçuk kaçık fantezilerin kol gezdiği porno sektöründe kendini kaybedenlere babacan tavırla kol kanat geren brass, filmlerinde her ne kadar fazla uçuk kaçıklık olmasa da (caligula hariç) dillendirilmesi güç makul (kime göre) fantezi ve arzuları usul usul işlemeyi başarır.

    caligula'yı, diğer filmlerinden de ayrı tutmak gerekir kanaatindeyim. bunun dışında paprika, monella, fermo posta gibi filmlerinde gerçek tinto brass'ı görürsünüz. bol bol popo gösterir, bol bol kışkırtır. aşktan öte seksten beri anlarla dolup taşarken zaten size 'vermek' istediğini de vermiş olur.

    tinto brass'ı sevme sebebim sanırım şu: "sırf bir hikaye olsun da nasıl olduğu önemli değil, onun etrafında insanlar bol bol sevişsinler, hep seks çekelim" gibi bir yönelimle çalışmıyor. tamam başarılı kurgu yok pek, oyunculuklar da bazı filmlerde çok çok kötü ama yapmak istediği ve oluşturduğu çizgi sayesinde takdirimi kazanıyor. erşan kuneri gibi düşünün siz. çünkü brass'ın bazı filmlerinde pek bilinmese de mizah unsuru da yer alır. "konuşmaları atlaya atlaya izledim ben" diyor olabilirsiniz. ilk ben de öyle izledim, yalan yok.

    yönetmenler bir kadın yaratacak olsaydı, ayakları tarantino'nun popoyu brass'ın seçmesini isterdim.
    mitya