tomris uyar

Kimdir?

15 mart 1941 yılında istanbul'da doğmuş öykü yazarı, çevirmen. 1969’a kadar r. tomris imzasını da kullandı. hukukçu celile hanım ile hukukçu ve yazar ali fuad gedik’in kızı. ilkokulu taksim’deki yeni kolej’de (1952), ortaokulu ingiliz high school’da (1957), liseyi arnavutköy amerikan kız koleji’nde (1961) tamamladıktan sonra iü iktisat fak. gazetecilik enstitüsü’nü (1963) bitirdi.
ülkü tamer ile birlikte cemal süreya’nın çıkardığı papirüs dergisinin yayımına katıldı. bir ara boğaziçi üniversitesi’nde karşılaştırmalı edebiyat dersleri verdi.
papirüs dergisi kurucularından olan uyar’ın deneme, eleştiri ve kitap tanıtma yazıları yeni dergi, soyut, varlık gibi dönemin belli başlı dergilerinde yayımlandı. on öykü derlemesinden yürekte bukağı ile 1979, yaza yolculuk ile 1986 sait faik hikâye armağanı’nı kazandı. 60’ı aşkın çevirisi kitaplaşan uyar’ın günlükleri, “gündökümü” genel başlığı altında, yayımlandı. yürekte bukağı ve yaza yolculuk öykü kitapları ile sait faik hikâye armağanı’nı aldı.kurucu üyesi olduğu tys’den daha sonra istifa etti; pen yazarlar derneği üyesi idi.
tomris uyar, şair turgut uyar ile evlenmiş ve hayri turgut uyar isimli, itü'de öğretim görevlisi bir oğulları olmuştur. 2003 yılında gırtlak kanseri nedeniyle vefat etti. klasik öykünün sınırlarını şiirsel bir dille zorlayarak izlenimler, anılar, ayrıntılar, betimlemeler, çağrışımlar, imgeler ve iç konuşmalara dayalı bir öykü dünyası kurduğu kabul edildi. evlilik ve aile konuları çevresinde gelişen ilk öykülerinde ağırlıklı olarak kadınların dünyasına eğilirken daha sonraları öykü kişileri çeşitlendi. dili kullanmadaki ustalığı, kendine özgü incelikleri olan anlatımı ve modern tekniği ile türk öykcülüğünün etkileyici isimlerinden biri oldu.
öykücülüğü ile türk edebiyatında özel bir yer edinmiş olan uyar, modern dünya edebiyatından yaptığı çevirilerle de türk edebiyatına katkılarda bulunmuştur .iletişim yayınlarından çıkan borges'in tüm eserlerinin çevirisini fatih özgüven ile birlikte yapmıştır.


  1. kimisinin göğe bakmak istediği kişi; cemal süreya’nın sevdiceği, turgut uyar’ın karısı ve edip cansever’in yarasıydı tomris uyar. her kadının yerinde olmak istediği, imrendiği, öykündüğü ama kendisinin bu şekilde anılmaktan rahatsız olduğu aşikar bir güzel kadın...bana kalırsa hepimizin leylası..

    tomris uyar’ın “yüzleşmeler” kitabında yer alan bir bölüm vardır ki; edebiyatın güçlü kalemleri tomris uyar, füsun akatlı, nimet tuna, edip cansever ve turgut uyar aşık olunabilecek bir erkekte bulunması gereken özellikleri sıraladıkları küçük bir oyunu kapsıyor bölüm...

    kitaba göre olay şöyle gerçekleşiyor (alıntılıyoruz):

    “1980 başlarında bir yaz akşamı, füsun akatlı, nimet tuna ve tomris uyar, o dönemin gözde uğrağı şadırvan’da buluşmuş, denizin tadını çıkarıyorlar. konu bir ara aşka, sonra aşksızlığa, en sonunda da “aşık olunabilecek bir erkeğin özellikleri”ne geliyor ve bir oyuna dönüşüyor. nesnel davranmakta kararlı olduklarından masalarına gelen edip cansever ve turgut uyar’ın da görüşlerini alıyorlar. (sonraları ferit edgü, mürşit balabanlılar, aydın emeç gibi “güvenilir” erkek dostlara da başvurulacak.)”

    işte cemal süreya’nın, edip cansever’in, turgut uyar’ın ve adını bilmediğimiz birçok kişinin daha kalbini çalan kadın tomris uyar’ın ve dostlarının ağzından “aşık olunabilecek erkekte bulunması gereken özellikler”.

    1. adam, (o dönemin gözde terliği) tokyo giymeyecek
    belki de böylelikle onun evde pijamayla dolaşmaması güvenceye alınıyor. şort yasak değilmiş. yatarken çorap giymesinmiş.

    2. ama kes giyip jogginge çıkması, pazar günlerini doğa budalalığıyla geçirmesi -sizi de yürüyüşe zorluyorsa- yasak

    3. pamuklu, keten, yün gibi doğal elyaf giyecek. naylon ve parlak kumaşlar kesinlikle yasak
    ferit’in önemli katkısı: “fanila giymeyebilir.” turgut uyar: “ama don giysin.”

    4. herkes adamın haftada en az bir kere yıkanmasına razı
    ama ferit edgü her gün yıkanmasında diretiyor.

    5. kesinlikle uykucu biri olmasın ama uykusuzluğundan da yakınmasın. uykusuz gecelerini paylaşılan bin şölene dönüştürebilsin

    6. alkolik olabilir de sarhoş olmasın
    ferit’in katkısı: “düşebilir ama çelme takmasın.”

    7. uyuşturucu kullanmasına izin var mı? mürşit’e göre, “ikinci kişiliği gündeme gelmiyorsa kullanabilir.” turgut’a göre, “hem içki hem uyuşturucu olmaz!”
    galiba izin pek yok.

    8. tv’de makul miktarda maç seyredebilir ama yorum yapmadan, sessizce. boks ve güreş sevmesin
    turgut “buz patenini” de eklemiş.

    9. tatil günlerini eşya onarmakla geçirmesin. elektrik sigortası attığında, musluğun contası yenileneceğinde hemen işe sıvanmasın
    bir usta ayarlayacak kadar bilgili olsun (ferit). cereyana kapılmayacak ya da evi havuza çevirmeyecek kadar zeki olsun yeter (turgut).

    10. ya yüzmeyi ya dans etmeyi bilsin ya da herhangi bir sporu iyi yapsın

    11. haftada en az bir kitap okusun
    mürşit: “red kit ile asteriks’ten haberli olsun.” turgut: “pardayyanlar ile arsen lüpen’den de.”

    ferit: “şu altı yazardan birini iyice okumuş olsun -kafka, shakespeare, balzac, sait faik, sartre ve f. s. fitzgerald ya da hemingway ama ihtiyar adam ve deniz sayılmaz.” edip: “şiir de okusun.”

    12. bir saz çalıyorsa çalsın ama dostlar toplantısında konser vermesin. aynı şekilde isterse mavi yolculuğa çıksın ama dönüşünde dia gösterileri düzenlemesin

    13. esprisi “humor”a dayalı olsun. fıkra anlatmayı, “lazın biri” diye başlamayı nükte sanmasın
    turgut: “askerlik anılarını anlatmasın. geçmişinden söz ederken, “sene 1963…” diye girmesin söze. “1963’te filan. ankara’dayken…” gibi başlasın.

    14. takside arka koltukta otururken de hesabı ödeyebilsin. lokantada bahşişi yüzde ondan fazla bırakmasın. garsonlarla bu koşullarda dostluk kurabilsin
    hesabı öderken cebinden tomarla para çıkarmasın. diline dolamadığı sürece mali durumu önemsiz, yalnız arabası varsa, arabanın park yerine göre program düzenlemesin. taksiye binebilsin. çok istiyorsa yabancı sigara ve içki içebilir, tabi büyüklenmediği sürece. (o dönemde yabancı sigaralar kaçaktı.)

    15. edip cansever’e göre, armağan almayı da vermeyi de bilsin. her hesabı kendi ödemeye kalkışmasın

    16. yemek masasında viski vb. içmesin. masaya gelen çerezlere saldırmasın

    17. hayatında en fazla 6 kere doktora gitmiş olsun (ameliyat sayılmıyor). antibiyotiklere düşkün olmasın

    18. ilk gördüğü insanlar hakkında acele ve değişmez yargılar verecek kadar gözü kara bir psikoloji uzmanı kesilmesin

    19. politik görüşü sola yakın bir aydın olsun. ama dahi yerine daahi demeyecek kadar düzgün olsun türkçesi. parti sloganlarıyla konuşmasın

    20. omlet, makarna ve biftek dışında yemek pişirmeyi becersin. kendine yetsin
    kısaca, kişiliğini öne sürmeyecek kadar kişilikli olsun ama belli etmediğini de belli etmesin.

    “kaç yaşında bu zavallı acaba?” bonusu:
    yeniden alıntılamak gerekirse bu ilginç ve keyifli sohbet şöyle bitiyor:

    “giyiminden, zevklerinden, davranışlarına, günlük diline kadar her özelliğine karıştığımız (dikkat ederseniz, erkeklerin baskısı daha ağır!), bir yalnızlığa ittiğimiz bu adamcağızın fiziksel özellikleri pek önemli değil anlaşılan. cinsellik konusunda ondan beklenen, “programlı olmaması, kendini bir şeylere zorunlu hissetmemesi, heteroseksüel olsa da homoseksüellerle dostluk kurabilmesi”.

    kaç yaşında bu zavallı acaba?

    nimet’e göre: 30, füsun’a göre: 45, bana göre: 30.

    ferit’e göre: ideal olarak 25, edip’e göre: 40, turgut’a göre: 30-35, mürşit’e göre: 35.
  2. tanımak istediğim sayılı edebi şahsiyetlerden. bir şairi soyadının harfinden vazgeçirmek ve akşam eve erken geldiğinde kapıda beklemesini sağlamak ^: cemal süreya^, diğerine ise dostluğu öğretmek ^:edip cansever^ nasıl bir duygu acaba gerçekten merak ediyorum...

    edit: bilgi yanlışları petenka pokrovski uyarısıyla düzeltildi.