1. benim de çayyolu kizilay metrosunda gerceklestirdigim eylem. kitap okuyarak o 12 duraklik yolu daha çekilebilir bir hale getiriyorum ve yolda zaman kaybetmedigimi dusunuyorum bu sayede. kitapla yolun nasil gectigini de fark etmiyorum.

    ayrica yukarida yazildigi gibi farkindalik yaratmak icin önemli bir hareket bence. cunku metroda kitap okumaya ben de boyle alistim. toplu tasimalarda midesi bulananlardanim. o yuzden hic cesaret edip kitap cikarmazdim ama okuyan insanlari gorunce hep imrenirdim. kac kisi kitap okuyo diye dönup sayardim. sonra ben de denemeye basladim. iyi ki denemisim.

    otobuslerde kitap okumak hala midemi cok bulandirdigi icin otobuste müzik, metroda kitap olarak devam ediyorum hayatima. tavsiye edilir.
  2. istanbul içinde, çift katlı otobüslerde de çok güzel olan hadise. metroda, sabah afyon patlamamışken okunan kitabın tadı bambaşka oluyor. şahsen çerez ya da biyografik eserleri (uçurumu kes) metroda okumak inanılmaz rahatlatıcı oluyor.
  3. bende yürürken kitap okuma alışkanlığına dönüşen eylemdir. sürükleyici bir kitap bulduğum zaman elimde taşımamın nedeni bu. sorun şu ki, sık sık yolumu kontrol etmemin hızlı okuma becerisini geliştirirken dikkat dağınıklığına da yol açtığını düşünmeye başladım.

    sanırım lisede merak saldığım dünya klasikleriyle ortaya çıktı bu durum. kısaltılmış romanlardan itinayla kaçıyordum. bana detaylar gerekliydi. karakterlerin duygularını tam olarak hissetmek, betimlemelerin yardımıyla yeni bir dünya yaratmak beni benden alıyordu o dönem. kitabın ilerleyen bölümlerinde nelerle karşılaşılacağını tahmin etme heyecanı sokağa taşmıştı (jules verne romanlarının önemli bir yeri vardı bu süreçte). sonuç olarak yaptığım okumaların beni kültürel anlamda birkaç yaş büyüttüğünü düşünmüşümdür hep.

    işin enteresan tarafı, üniversiteye başladığımda ironik bir şekilde kitaplardan uzaklaşıp kendimi yabancı dizilere kaptırdım, uzun süren bir aranın ardından tekrar normalleşiyorum sanırım.

    geçenlerde okuldan dönüyordum. eminönü'nde tramvaydan indikten sonra kitabımı okuyarak vapur iskelesine kadar geldim. ciddi bir kalabalık vardı. vapur beklerken arkamdan birinin "bak hala okuyor" dediğini işittim. aniden bir panik havası yükseldi bende, biri yine benimle dalga geçiyordu sanırım.

    derken anladım ki tramvaydan birlikte indiğimiz baba, oğluna beni örnek gösteriyormuş. o anda paniğin yerini tarif edilemez bir mutluluk aldı.

    kapılar açıldıktan sonra bir şey söylemeden vapura geçtim, ama gelecek sefer jules verne'i önereceğim.
  4. güzeldir. basık ve sıkıcı, karanlık yolculuğa ışık olur. etrafımda birilerini daha görünce kimi zaman ne okuyorlar diye merak etmeden duramıyorum, dahası dikizliyorum. lakin... en sinir olduğum mevzu; inerken ya da binerken hiç fark etmiyor, elinizdeki kitabı düşürmenize sebep olacak kadar dikkatsiz, bir o kadar fütursuz insanlar var. arkalarına bile dönüp bakmıyorlar. istanbul' da her hangi bir toplu taşıma aracında kitap okumak gerçekten zor aslında. benim yolum uzun olmasına rağmen, kitap okuma fırsatı pek az buluyorum. pestil olmuş giderken gerçekten büyük çaba gerektirir.
  5. yol tuttuğu için hiçbir zaman gerçekleştiremediğim hadise. üniversite yıllarında üniversiteye git gel 1.5 saat yol sürerdi hep kitap okumak istedim o yolculuklarda ama ne kadar çabaladıysam olmadı kendimi her denememde otobüsten zor attım.
  6. bir kere ayakta kitap okumam. bu kitaba, yazara ve kendime saygısızlık olur. hatta poser olmuş olurum.
    oturuyorsam neden olmasın diyebilirim.
    ha bir de mutlaka müzik olmalı bana ait.
  7. japon'lar ayakta kitap okuyorlarmış. hatta bunun için bir kelimeleri bile var!
    taşiyomi!
    bilmiyorum bazen bu kadarı da abartı mı diye düşünüyorum. onların metro ya da diğer toplu taşımalarında ayakta kitap okumak çok doğalmış. markete gidip gelirken bile okuyan insanlara rastlamak mümkünmüş.
    bazen inanamıyorum ama bir yazarları mesela (murakami) kitap çıkaracak olsa ertesi gün erkenden kitapçılar önünde uzun kuyruklar oluşturdukları gazetelerde yer alıyor.
    insan isterse her yerde okuyabilir. hatta olumlu örnek teşkil ettikleri için sayılarının artmasını dilerim. kesinlikle ellerinde kitap ile toplu taşımalarda boy gösterenler okumanın reklamını yapan insanlar! sayıları artsın eksilmesin :)
    sosyal bir proje yapılsa kitapla kalabalık yerlerde kitap okuyan denekler kullanılsa kitap okuyanların sayısının artacağına inanıyorum.
    okuyandan zarar gelmez!
    insanlar her yerde okusun, okumalı.
  8. tekerlekli toplu taşıma araçlarında yol tutuyor fakat tren, metro gibi yerlerde hele de kindle gibi bir aletiniz varsa muazzam oluyor.
  9. hergün günümün en az 3 saatini yolda geçirdiğimden ötürü, bunun da çöp olmamasını istediğimden ötürü ister ayakta ister oturarak, okuyorum. eve gelince daha okuma yapmıyorum eheh

    trafik veya yol çok da kötü değil benim açımdan. işimi her daim yapıyorum.