1. toplumcu gerçekçilik, marksist sanat kuramının sanatçının verimine yansımasıdır.
    sanatçının, toplumsallığının farkına varması karşısında sanat verimlerinin de toplumsal olmasıdır. sanat, toplum içindir, demektir.

    sanatçı, toplum içinden çıkan ve eli kalem, saz, palet, kamera... tutan bir birey olarak içinden çıktığı bu topluma karşı sorumluluklarını yerine getirmeli ve onun maruz kaldığı her türlü adaletsizliği, sorunu, sömürüyü sanatına yansıtmalı, sesi çıkmayan toplumun sesi, görünmeyenlerin görünen yüzü, yansıtılamayanların yansıması olmalıdır. adalet/sizliğin her türlü toplumsal boyutunu kendi bilinci ve içselliği ile yorumlayarak estetize eden sanatçı bu yoğun gebelik süreci sonucu kucağına aldığı verimini, toplumun geçmişinden getirdikleri ile giydirerek toplum ananın şefkatli göğsüne büyümesi için bırakıverir.

    toplumcu gerçekçiliğin ana ilkeleri 1934 sovyet yazarlar kongresi'nde tespit edilmiştir.

    sanatın toplumsal gerçekliği yansıtması gereği ve bunu yaparken sanatçıdan, toplum tarihini her zaman sanatına dahil etmesi, adalet/sizlikleri tespit edip eserlerine yansıtmasının yanında bunlara toplum lehine çözümler bulması beklenirken sanatçıya bu doğrultuda sorulan soru sanatın neliği değil nasıllığı üzerine olacaktır.