• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (8.04)
trainspotting - danny boyle
mark renton'un edinburgh'ta yaşayan kendisi gibi eroin bağımlısı bir grup iskoç genç arkadaşı vardır. hepsi ezilmiş, yalancı, psikopat, hırsız ve uyuşturucu madde bağımlısıdırlar. kendilerine eroinle zarar verdikçe, kaçınılmaz sona yaklaşırlar ve arkadaşlıkları giderek zedelenmeye başlar. içlerinden sadece mark, bu durumdan kurtulabilecek iradeye sahiptir. ancak, yaşamayı seçip seçmeme konusunda kararsızdır.


  1. daha en baştaki monologda yer alan konuşmasıyla hayatınızda birçok şeyin değişmesine neden olacağının sinyallerini veren, tuvalet sahnesiyle yazarın hayal dünyasının derinliğini kanıtlamış, gereksiz diyaloglara ve karelere yer verilmemiş, her izlediğiniz sahnede daha da anlam kazanan, bittiğinde her güzel şeyin sonu olduğunu hatırlamanıza yardımcı olan etkisi bir ömür boyu sürecek şaheserdir.
  2. şahsi görüşümdür.

    çok abartılan bir film olarak görüyorum. tam olarak ne anlattığını anlamadığım ender filmlerden biridir. bağımlılık mı anlatılmış, yoksa ihanet mi veya küçük kızlarla ilişkiye girmenin yasadışı olduğu mu anlatılmış tam anlamadığım filmdir kendisi. kısacası overrated filmler arasında yer almaktadır.
  3. filmi yıllar önce 2 kez seyrettim, kitabını okudum. hatta devam kitabı porno da iyi. kitabı takvim yaprağı ile kaplamışlığım da var. seyahat ederken otobüste filan sorun yaşamak istemedim.

    insanlar genelde önce kitap sonra filmini izlemeli derler. ben önce film sonra kitap okumalı diyenlerdenim. (sebebini bilmiyorum) filmi izledikten sonra kendi hayal gücüme bırakmadan karakterlerin yüzlerinin doğrudan film görüntüleriyle canlanmasını seviyorum. filmdeki özetlerden sonra kitaptaki detayları farketmek de daha güzel bir tat bırakıyor. dikkat dağılsa dahi filmden konuya aşina olmanın getirisi sayesinde kitabın içine yeniden dahil olunabiliyor. trainspotting için de bu görüşüm geçerli.

    trainspotting zaten dany boyle tarafından çok çok başarılı bir şekilde çekilmiş. misal bir irvine welsh kitabından uyarlama filth - jon s. baird malesef çok başarısızdı. trainspotting'e dönersek filmin uyuşturucu göndermeleri bazı ülkelerde tartışmalara yol açmakta, bizim ülkemiz de buna dahil. ben buna katılmıyorum, film uyuşturucu iyidir yada kötüdür demiyor, film bir durumu anlatıyor. üstelik bunu gerçekçi bir dil kullanması wc sahneleri ve rehabilitasyon merkezi uçuşu gibi görselleri ile tokat etkisi yaratıyor. asıl işlenen konu arkadaşlık, kuzey insanı, dost kazıkları gibi her yerde görmeye alıştığımız ilişkileri akıcı bir dil ile anlatımı.

    danny boyle'un müzik ile olan deneyimini bilmiyorum ama film konusu dışında müzikleri ile unutulmazlar arasında yer alıyor. bunlardan ilk akla gelen tartışmasız perfect day- lou reed bir diğeri born slipy - underworld sadece bu şarkıları hazmedebilmek için bile film izlenmeli. eğer filmin uyuşturucu göndermeleri üzerine bir özendirme durumu tartışılacaksa olması gereken sanırım yaş sınırı. filmler ve kitaplar üzerinden tartışmalar yerine bonzai'ye karşı okulları nasıl koruruz bunun hesabını kitabını yaparsak çok daha başarılı oluruz.
  4. iskoç yazar irvine welsh'in aynı isimli romanından sinemaya aktarılmış ve yönetmenliğini danny boyle'ın yaptığı 1996 yılı, sinema filmidir. bir grup, dönem dinamiklerine sıkı bağlı, eroin bağımlısı gencin hayatını konu alırken bizi de bu insanların tutkularına, kararlarına ve kararsızlıklarına, sevinçlerine ve hüzünlerine; kısacası agresif yaşlarında agresif işlerle uğraşıp varoluş sorgusu ile çırpınan gençlerin hayatlarına ortak eden bir filmdir. renton ve arkadaşları, hayatın ve iskoç havasının renksizliğinde yeni bir canlılık aramış ve bu onlar için çok pahalı sonuçlara mal olmuştur. anhedonik duygu durum çok güzel bir şekilde yansıtılmış, çaresizlik gözler önüne serilmiştir. kurtulma çabaları yanıt vermeyince, renton çareyi kaçmakta bulmuş ama geçmişini silememiştir. sürpriz sonu ile şaşırtan film 20 yıl sonra ise günümüz dinamikleriyle örtüşür şekilde, yine welsh'in porno adlı romanından "trainspotting 2" adıyla beyazperdeye sunulmuştur.

    trainspotting, anlam olarak; terk edilmiş tren raylarının, adı ekip tarafından konulmuş tanımıdır ve burada toplanmaktadırlar. film; konusu, oyunculukları, müzikleri ve iskoç aksanı (oyuncuların hemen hepsi iskoç asıllıdır) ile ilgiyi toplamış ve bir kült haline gelmiştir. ayrıca yazar welsh de "mikey forrester" adlı karakter olarak filmde kendini göstermiştir.

    kapanış müziği "bornslippy" ise karizmatik bir filme, karizmatik bir son sunmuştur.
  5. 23 şubatta vizyona girmesinin 23. yılını kutlayan efsane.

    choose life!