1. din = d
    bilim = b

    d=1/b diyerek entrymi sonlandırıyorum.

    edit: formulün yanlış olduğuna dair mesajlar geldi. benim açımdan düşünürseniz benim formulüm doğrudur diğer şekilde düşünürseniz yanlış çıkıyorum. anlatmaya çalıştığım şey birbirleriyle ters orantılı olduğuydu millet. aslında hepimiz anladık belki de ama yine de mazur görün bunu da becerememişim.
  2. neden gelişmez: boğaziçi'nde nükleer fizik profesörüne gidilir.. hocam ben nükleer fizikçi olmak istiyorum, mit'ye staja gidebilir miyim, referans olabilir misiniz diye sorulur..

    alınan cevap: ben 40 yıldır çalışıyorum, hiçbir şey bulamadım.. sen ne bulacan sanki, boşver uğraşma!

    (haksız da sayılmazmış lan aslında, neyse)
    oz
  3. eğitim sisteminin, insanlara "ne yapmak istiyorum ben?" "neyi seviyorum?" gibi soruları sordurtmaması ve sevdiği-istediği uğraşları bulmasına yardımcı olmamasıdır.
    eğer lisenin başından bu konuyla ilgili çalışmalar olsaydı, insanlar istedikleri şeyleri öğrenip ona göre bir yola yönelebilirlerdi. böylece yaptıkları işi sevip daha iyisini yapmaktan, araştırmaktan zevk alıp; çevresinde böyle olan insanlarla iletişim halinde olup, güzel şeylere imza atabilirlerdi
    she
  4. türk halkının büyük çoğunluğunun, din denilen kavramı hayatının tam ortasına yerleştirmesinden kaynaklanmaktadır. böyle olunca da önünü görmek mümkün olmuyor tabii
  5. bireysel yaşama henüz ayak uyduramadıgimiz icin.

    26 yasında essek kadar yigenim var. hâlâ kicini annesi topluyor. oyle yetismis cunku. sen yapamazsin, sen edemezsin diye diye sünepe bir birey yetistirmisler.

    hala asiret, kabile tipi bir toplumsal yapida debeleniyoruz. bireylerin bireysel yeteneklerini on plana çıkarması engelleniyor. ebeveynler tarafından kişisel alana müdahale had safhada. bu oyle derin bir mevzu ki, cocugun odasina dahi kapiyi calmadan girmemek gerekiyor. fakat bizim toplum cocugun her seyine, her ozeline mudahale edip degistirmeye calismaktan vazgecmis degil.

    ebeveynleri tarafindan otuz yasina geldigi halde hayata dair hiçbir tecrübesi olmayan bireyler yetistiriliyor. bu bireylerin degil bilimsel gelisme, kişisel gelişme gostermesi dahi olanaksiz.
  6. geçenlerde uzun süredir kafamda olan bir projeyi hayata geçirmek için konuyu babama açtım. bu adam lise mezunu ve işçi emeklisi olayı detaylandırmadan anlattım kimyager olmam sebebiyle enerji ile ilgili bir durum ve hemen dedi ki yaparız oğlum deneriz oğlum elde ederiz oğlum.

    aynı şekilde şu an polis memuru olacak mühendis bir arkadaşıma açtım konuyu aslında bir sorunum vardı. buna çözüm bulması için açtım ve yardımcı olmasını istedim. bana dediği şey olmaz yapamazsın. yahu kardeşim ben senden mühendis olarak yardım istedim yaparım yapamam demedim ki. ve bu adam neden polis memuru olmak istiyor biliyor musunuz? bir an önce evlenmek için.

    işte bilimin gelişmeme sebebi budur. kimse araştırma yapana sen araştırma yapıyorsun. al şu kadar maaş her ay veya annelerin bırak şu işleri ssk'lı (günümüzde sgk) bir iş bul bana torun ver. ideallerin fikirlerin? onları yabancılar yapsın sen çocuk yap.

    işte bu yüzden bilim gelişmez.
  7. ilahiyatı dededen gen ile almış olan coğrafya insanına gerçekliğin fazla gelecek olmasından dolayıdır..

    bugün part time olarak yaptığım vestelin yarı yerli telefonu venüsün tanıtımındaki amcayla olan dialogu örnek vereceğim..

    amca: yerli mi bu telefonlar??
    ben: evet beyefendi.. yerli üretimimiz..
    amca: nedir yani şimdi??
    ben: efendim 8 çekirdek 64 bit bik bik bik.. (3 dk anlatım)
    amca: (derin bir nefes alır) allahın işine bak.. çok şükür...
    ben: 404 not found.. (iç ses: amca bilim insanlarımız yaptı yeaa nalaka lan!)
    amca: allah kolaylık versin.. (gider)

    durum bundan ibaret.

    ha bir de... o köy enstitüleri kapanmayacaktı!!!
  8. küçük yaştan itibaren çocukların ilgisi ve becerisine yönelik eğitim almaları ve yetişmeleri için değil de kravatlı, dolgun maaşlı, unvanlara sahip bireyler olarak yetişmesine uğraşıldığı içindir.
    bilim deyince de hemen akla laboratuvarda çalışan adamlar gelmemeli. örneğin çocuk sürekli kendi kendine bir şeyler yaratıyor, deniyor örneğin elektik motorları ile bir şeyler yapmaya çalışıyor, mekanik tasarımlar deniyor. demek ki bu çocuğun ilgisi bu yönde ve sen bu çocuğa bu yönde bir eğitim aldırmalısın. muhendis filan olması da gerekmez. bırak teknik eleman olsun ama sevdiği işi, severek yapsın. ama olur mu hiç! komşunun çocuğu olmuş vergi müfettişi, filan kişinin çocuğu filan şirkette çalışırken anamın oğlu olarak benim haddime mi düşmüş tamirci olmak? çoğumuz bu anlayış uğruna heder olmuş bireyleriz ve sevmediğimiz işleri yapmak zorundayız. e hal böyle olunca insan sevmediği bir meslekte bir bilimsel icat, yeni bir sosyolojik kuram, yeni bir teori vs. çıkarabilir mi? insan ilgi duyduğu alana yönelik çalışacak ki içinde o meslekte yeni şeyler üretecek aşk olsun, kıvılcım olsun. sokaklara bakın, her sabah istanbul sokaklarına. hep yüzü asık kravatlı takım elbiseli kadınlar/erkekler. kaçının yüzünde gerçek anlamda mutluluğu görebilirsiniz? hepsi birilerinin ona yapmasını buyurduğu şeyleri yapıyor. bir kısmı arada kendine yönelebilirken bir kısmı da kişilik erozyonuna uğruyor ve en başta saydığım dolgun maaş, statü, unvan fetişizmine kapılıyor sonra o da çocuğunu bu şekilde yetiştiriyor ve bu kısır döngü böylece devam ediyor.
    ha, ana babalarımıza şu konuda hak veriyorum: ülkemizde hiçbir zaman iktisadi kalkınma planları düşünsel yahut bilimsel üretim temelinde şekillenmediği için tedrisat sistemimizde bu yönde bir gelişme yok. binaenaleyh bu yöne yönelen bir çocuğun ileride geçim sıkıntısı yaşayacağı da aşikârken ana-baba da bizzarûre çocuğu parasal sıkıntı yaşamasın istiyor. bu konuda haklılar da olan hem çocuklara hem de makro boyutta ülkenin gelişimine oluyor.
    bakıyorum almanlar, japonlar adamlar yüz sene önce neleri düşünmüşler neler tasarlamışlar bugün teknolojide ne noktaya gelmişler. bunda hem onların ülke olarak sistemleri hem de ailevi yaklaşımları etkilidir. misal rudolf diessel'e anası babası "sen bırak bu işleri gir bir idarede memur ol, bürokrat ol" diye zorlasalardı dizel motoru icat edebilir miydi?
  9. sistemin yegane amacı çocuklara , gençlere müfredatı ezberletip amaç olarak da sadece iyi not almaya kanalize etmekse gayet doğal bir sonuç. ne eğitimcilerimiz meraklı öğrencilerimizi yetenekli oldukları alanlara yöneltip geliştirmeye, ne de velilerimiz meraklı çocukların geleceğini tayin etme noktasında daha bilinçli bir tutum sergilemeye. bugüne kadar böyleydi ya bugünlerde hedef tahtasında tam olarak ne var. 4+4+4 ile gelen dindar nesil yetiştirme hevesi ve ardından karma eğitimi kaldırıp kendi zihniyetlerine uygun bir "eğitim" atmosferi yaratmak. eğitimde kaliteyi sorgulayan ya da sorgulamaya niyetlenen bir allah' ın kulunu görmek neredeyse mümkün değil. işin özü kalitedir, ister bilim ister sanat ne olursa olsun.