1. "niye günlerce okuyup zaman kaybedeyim ki 2 saat filmini izlerim olur biter". kafasında oldukları için kitap az okunuyor
  2. o işe hiç girilmemesi.
  3. kitap okumak belirli bir konsantrasyon ve çok uzun olmasa da film, dizi izlemeye, gazete, dergi, makale, köşe yazısı okumaya, müzik dinlemeye kıyasla daha ciddi, uzun bir zaman istiyor.

    ben ara vermeden okumayı severim. bazen yattığım yerde sağıma, soluma dönerek, kafamı yataktan sarkıtarak vs tüm gün boyunca hatta sabahlara kadar okuduğum olur ya da olurdu. bahane olarak da değerlendirebilirsiniz ama uykusuzluğa karşı eskisi kadar dayanıklı değilim, sızıyorum. artık o kadar uzun süre erişilmez olmak ya da kendini iletişime kapatmak da mümkün değil. ya birisi arar bir şey sorar, ya telefon ettiğinizde iptal olacak yıllık aidat kesilmiş kredi kartı ekstresi mail olarak gelir, ya birisinin bir derdi, sıkıntısı, bir işi olur, eşlik etmeniz gerekir, çıkmak zorunda kalırsınız, işle ilgili ilgilenmeniz gereken bir şeyler çıkar vs vs...

    okuyor muyum? evet hala okuyorum, gün boyu kitaplar da dahil basılı olmayan şeyler ve zaman zaman basılı kitaplar da okuyorum ama eskisi gibi gözlerimi kan çanağına döndüren günlerce, haftalarca başka bir şey yapmadan okuma alışkanlığım yok.
  4. Türkiye’de kitap okunuyor. Neden sürekli okumuyoruz diye yakınılıyor anlamıyorum. Yakınılması gereken şey niteliksiz şeyler okunması. Yoksa bir sürü saçma sapan kitap ellinci baskıyı nasıl yapabilirdi. Ama bu kemalizmle birlikte ortaya çıkan bir yakınma hali. Hatta bunu osmanlı’ya bile çekebiliriz. Anadolu insanının eğitimsiz olması yoksa durumun böyle kötü olmayacağına inandırılmış bir kitle var. Yaban’ın çolak kahramanı da her dışlanmayı, kötülüğü halkın eğitimsizliğine verir. Eğitim, okumak sorunları çözmüyor. Okusun bu insanlar evet ama ne okuyacağı belirliyor durumu. Yoksa okunmaması gibi bir durum yok. Bir sürü süreli yayın basılıyor mesela. Ama onları okusan nolur. Ot, bok bir sürü angarya. Şu karikatürle de taçlandırayım. Evet genel olarak olaylara bakışımız bu. Herkes okusun mesela.
    sezgi
  5. neresinden tutmaya çalışırsan elinde kalacak konu. ülkemizde kitap hiç okunmuyor değil, okunuyor ancak seçilen kitaplar vokatif - aç bitir - kitaplar. hal böyle olunca, özellikle gençler çerez gibi kitap okuyor ancak taze beyinler üzerine yorum yapacak veya kafa yoracak konu dahi bulamıyor. seçilen kitaplar sadece olay akışına sahip roman düzeyinde kalırsa, evet gençlerimiz akıcı ve güzel bir türkçe konuşabilir veya okuduğunu anlama becerisini geliştirebilir ancak dünyada neler dönüyor, felsefe nasıl şekil almaya başlıyor, veya dünya düzeni nasıl ilerliyor; işte bu soruların yanıtına hiç varamaz.
    peki neden kitap seçiminde takıntılarımız var? güvenli alandan çıkıp neden herhangi bir kitabı elimize alıp - salt öğrenmek maksadıyla - okuyamıyoruz? çünkü ülkece bunalımdayız. ne yazık ki kitap okuma niyetimiz bile kafa dağıtmaktan öteye gidemiyor. genelleme yapmak yanlış olsa da, ülkenin çoğunluk bir kesimi maalesef iç bunalımını ve stresini değil aç bitir kitaplarla, hiçbir şekilde gideremiyor.
  6. insan her şeyi herkes kadar yapar toplumda... istisnalar vardır elbet.
    ama derler ya; 'insan, çevresindeki beş kişinin ortalamasıdır' diye. yapacak bir şey yok.

    bu ülke var olduğu günden bu yana gelişmekte olan ülke statüsünde. bir gelişemedik. neden sorusunu az kitap okumaya bağlamayalım lütfen. değil çünkü. bugün, kitap okumak mı geliştirir yoksa gelişen insan mı kitap okur diye düşünmek gerek. kitap okuyan daha çok gelişir, doğru. ama daha çok gelişmek için zaman gereklidir.

    bir avrupa ile kıyaslamanız için o konfora da erişmek gerek. bir ortamda 1000 kişi var ise 900 tanesi kitap okumak için önceliklerinin yemek, iş, ekonomik istikrar ya da zamansızlık olmamasını bekler. çok fazla mesai yapıyoruz çok. bu ülkenin çok büyük bir bölümü günde 10 saat çalışıyor. h.sonu çalışıyor. ne için? avrupalı daha çok kitap okusun diye.

    bir de bu avrupada kitap okuma oranı bu, üçüncü dünya ülkelerinde bu şeklindeki istatistiki veriler nasıl belirleniyor? çok uzun yıllar 4 farklı avrupa ülkesinin farklı şehirlerinde yaşadım. ben öyle kitap okuyan adam çok görmedim. adamların derdi varsa yoksa barbekü, bira ve seks. kaç tane adam kitap önerisinde bulundu hatırlamıyorum.

    çok büyütmemek gerek.