umay umay

Kimdir?

22 mayıs 1966, trabzon doğumlu, türk yazar ve pop rock sanatçısı.

ilk müzik çalışmalarına 1990 yılında “hush” grubundan eray artan ve melih rona ile bir araya gelerek “leprechaun” grubuyla başlamıştır[1]. umay gedikoğlu, kısa süren bu çalışmadan sonra asıl çıkışını tüm müzik ve sözlerini barlas’ın (barlas erinç) yazdığı pop rock tarzındaki "umay umay" albümüyle yapmıştır.

umay umay’ın müzik çalışmalarının yanı sıra beş adet de kitabı bulunmaktadır. kitaplarını eşcinsellere adamıştır. kürtleri, eşcinselleri, devrimcileri ve mardin'i anlatmıştır.[2] bir dönem birgün pazar'da köşe yazarlığı da yapmıştır. kazım koyuncu'nun "gyuli çkimi" şarkısının üzerine kalbim acıdı adlı şarkısını söylemiştir. kendi albümlerinin dışında, kent ozanları adlı karma albümde de şeker anne şarkısıyla yer almıştır.


kitapları:
orospu kırmızı
rüya duvarları
sokaklar uyudu artık öpüşebiliriz
bütün güzel çocuklar şüpheli
34 u 442/veda busesi
cevapsız ağrı

albümleri:
umay umay, 1994
naylon, 1996
ağzı bozuk aşk mektubu, 2002
cam havli, 2014


  1. mavi kısacık saçları, o sonsuzluk gibi gülümsemesiyle tv de izlediğimi hatırlarım. "düşmedim daha" ve "hareket vakti" ile gönlüme tahtını kurmuştu çoktan. dinlediğim her bir şarkısında yerini daha bir sağlamlaştırdı senler içinde...

    hayatın ona sunduğu her şeyi dibine kadar yaşamış, alması gereken ne varsa hepsini almış bir kadın. hüzün var ama umutsuzluk yok hayatında.. hatta bir röportajında ;

    "kuru mutsuzluğu hiç sevmem. benim mutsuzluğum çok dişidir, üreticidir, sarsıcıdır. ölürken bile umutsuz olmayacağımı düşünüyorum. vedayı da çok güzel kullanıyorum. “her elveda kırık bir merhabadır aslında,” diye bir cümlem var. evet, çok mutsuzum ama çok güzel bir mutsuzluk bu. senden değil ama genel olarak okuyucunun algısında benim umutsuz ve karanlık olduğuma dair yargı var. lunapark gibidir benim yaşadığım alanlar, mumdan nefret ederim. bütün ev ışıl ışıldır." diye anlatır kendini...

    onun kadar kendini net anlatıp, bu derece yanlış anlaşılabilen kaç kişi var ki acaba diye düşünmeden edemiyorum.
    yazdıklarını ayrı, söylediklerini ayrı sevdiğim kadın. ruhuma ilk dokunanım.
  2. "başucunda duran resmi karalayıp durma. haritalar esrarengiz biçimde değiştirildi. haziran ayında oldu bu olay. aniden ortaya çıkan dolunay gecesinde. ayışığının seni neye dönüştürdüğünü unuttuğum hikayede. şimdi yanıp sönen tren vagonlarının arasındayım. ışık hareket ediyormuşuz hissi yaratıyor. o hissi hatırlıyor musun? bir yerde olamama hissini...

    dağınık yazıyorum ama bu suçu aydınlık ve düzenli hayatımın ortasında kaldığım için işliyorum. suç böyle bir şey zaten, destursuz. önlenemez yükselişler içinde ilerliyor. alkış sesleriyle büyüyor. devasa yalnızlığına bürünene dek. işte o zaman aralığında durdum. seni sahnede affettim. olamamış, yarım kalmış canlı ama hareketsiz yolculuklarımdan birinde. seni canavarca hislerimle yok ettim. yerin altında kaynayan fosil çukurundan çıkıp yanan kemiğimi üfledim. fiziksel acılardan yanayım, fiziksel acılar tarafındayım.

    arada bir soluklanıp tekrar üflüyorum."

    "...aşk her şeye rağmendi bu koşullarda. sana rağmendi, sensizliğe rağmendi. madem gelemiyorsun, koşullar müsaade etmiyor, en komik uydurma durumu bu. kim yerleştirdi ise o koşulları oraya buraya. insanın ilerlerken ayağı takılıyor. koşullara takılınıyor. o zaman benim koşullarım da affetmiyor. izin vermiyor anlamaya seni.

    sen hava alanında unutulmuş bavulsun. ben seni geri iadesiz aşk mektubu yapıyorum. yalvarıyorum alın mektubumu. niye bütün bunlar anlamsızlaşıyor. sen olunca çırpınışlar geri çarpıyor bana. boğmaz da bu lanet, kurutur dudakları. aşk kadar uzaksın bu sabah bana."

    her cümlesinde ve her defasında beni allak bullak eden kadın. ah sen çok yaşa umay umay. yine hep benim yalnızlığıma dokun, acıtsa da bu dokunuş.
  3. "hayat biter umay, önemli olan yaşarken neyin bittiği."

    kazım koyuncu