1. dört ya da iki sene boyunca yaptığınız şey; makara, eve çıkalım muhabbeti ya da çalışmadan geçeyim hayalleri olmasın. çok klişe ama o yılları bir daha bulamayacaksınız. bir gün okulu ekeyim arkadaşlarla takılayım barda, cafede derseniz bir bakarsınız dört seneyi öyle yemişsiniz. böyle olmayın. insan nefesini tutup bir düşünmeyince hayatın nereye aktığını fark edemiyor. o yıllar sonunda hasbelkader geçilmiş derslerle ortada kalırsınız. yaşadıklarınız sizi şekillendirecek, özgüven, kendine saygı kazandıracak. özgürlüğün anne baba parasıyla ya da bursla elde edilemeyecek olduğunu kabullenin. üniversite kazanıp şehir değiştirince birileriyle beraber olabilirsiniz, dersi ekebilirsiniz. ama bunlar kendi inisiyatifiniz değildir asla. virginia woolf'un dediği gibi kendinize ait odanız olsun. buna ulaşabilmenin ne anlama geldiğini öğrenmeye çalışın. ayrıca "buna" okuyarak da sahip olmak zorunda değilsiniz bu yüzden neyin sana iyi geleceğini düşünmeye başla.

    film izleyin, kitap okuyun, gezin gibi şeyler söylemek saçma. ama bunları yaparken kendinizle nasıl bir bağ kurduğunuzu unutmayın. babam zevk odaklı bir hayatın bir süre sonra insana anlam ifade etmeyeceğini, çiçek sulamak bile olsa kendimi değerli hissettirecek bir aktivite bulmamı söylerdi. bu aktivite kitap da olur sinema da olur çiçek sulamak da olur. çok fark etmeyecek. kendine saygın ve güvenin bu küçük alışkanlıklarla şekillenecek.

    bunları bu yaşımda neden yazdım bilmiyorum açıkçası. öğüt almak da vermek de nefret ettiğim bir olay. ben lisansta hangilerini yapabildim nelerde kaldım gibi bir özeleştiri oldu.
    sezgi
  2. 1-t-shirt üstü, düğmeleri açık kareli gömlek giyme mühendislik öğrencisi, 10 yıl oldu ben mezun olalı hala yapıyorsunuz bak. yapmayın.
    2-o beyaz önlüğünle cafelerde gezme tıp öğrencisi, sıçmaya gidiyorsun hipokratına sövüyoruz. steteskop olayına hiç girmiyorum bak.
    3-iibf ler bina itibarı ile, avm ya da reina değil. ilim irfan yuvası... üzülebilirsin.

    eyyorlamam bu kadar.
  3. hocalar peygamber, tanrı, uçan spagetti canavarı değiller. gözünüzde büyütmeyin. ders kitaplarının yanında onları da sorgulayın. kitaplarda yazılanların hepsi doğru olmadığı gibi hocaların söylediklerinin hepsi de doğru değil.

    bir gün öyle bir gün böyle olacaklar. içlerinden deli olduklarını itiraf edenler bile çıkacak. homo akademisyusların da insan olduğunu unutmayın.

    kendi rezil egolarını sizle tatmin etmeye çalışabilecekleri karşınıza çıkabileceği gibi bir de sizi getir götür, kitaplık düzeltme, sınav kağıdı okuma, hatta şarj aleti aldırma, fotokopi çektirme... gibi angaryalarında kullanmak istiyecekleri de karşınıza çıkabilir. kendinizi kullandırmayın.

    kendi siyasi görüşlerini size empoze etmeye çalışacak bir çoğu. siz, siz olun.

    bir kısmı size zorla kitap satacak, muhtemelen de kendi kitabını. içeriğinde yarar görmüyorsanız almayın. şikayet edin. üniversiteler ticarethane değildir.

    bir sorun olursa gidin konuşun. boş vermeyin. en az 4 sene yüz yüze bakacaksınız.

    sözlü ya da fiziksel tacize uğrarsanız, dersten kalırım, okuldan atılırım korkusu ile susmayın. bunca avukat bunca dernek bunca medya bunca insandan size inanacak ve yanınızda olacak kesinlikle ve kesinlikle birileri olacak.

    çok iyileri de var hocaların muhakkak, umarım siz onlarla karşılaşırsınız.

    hocalardan korkmayın.

    üst sınıfların çok zor dedikleri bir ders size kesinlikle en kolay ders gelebilir. ön yargılı olmayın. herkesin zeka ve yeterliliği, algı ve ilgisi farklı unutmayın.

    gezin, üniversite bitince nah gezersiniz.

    burs çıkmamışsa ve çok zenginseniz şerefsizlik yapıp da yanlış bilgi girerek burs alıp bir fakirin hakkına girmeyin. insan olun. hak gözetin.

    umarım seveceğiniz bir bölümdesinizdir ve okurken o bölümden ve ileride sizi dahil edeceği meslekten soğumazsınız. umarım güzel bir 4 yıl geçirirsiniz. okulu uzatmayın.
  4. başlamayın.
  5. olaylara karışın, olaylar iyidir.
    mutlu
  6. not: bu anlattıklarım mühendislik için geçerlidir. diğer fakülteleri bilemiyorum.

    kendi bildiği konuları derste anlatmak bir öğretim görevlisine herhangi bir katkıda bulunmayan boş bir iştir. bu sebeple akademisyenler genelde bu görev için minimum zaman harcamayı tercih ederler. (ya da belki de zaten tembeldiler, ikisi birden olabilir.)

    sınav hazırlamak da bu bahsettiğim angaryaya dahildir. bu sebeple akademisyenler, ya da işi üzerine yıktıkları doktora öğrencileri, sınav sorularını kendileri hazırlamak yerine google'da dersi aratıp başka üniversitelerde çıkmış, mümkünse cevapları olan - çünkü yanlış çözmekten, fiyakayı bozmaktan korkarlar - soruları bularak sınavlarını oluştururlar.

    sınav kağıdınıza bakarken (ya da belki de sınav sorularını/çözümlerini dersin internet sitesine koyuyorlardır) eğer soruların bir kısmını bir kenara yazar ve bunu google'da aratırsanız, kuvvetle muhtemel sınavı aşırdıkları üniversite ve dersi bulacaksınız. gerçi bunu engellemek için soruyu hafif değiştirmeye çalışabilirler, onun da farkında olun yani. diğer sınavların da buradan gelmesi yüksek ihtimal, çünkü akademisyenimiz bir defa kendi dersine uygun soru membağını bulmuştur. kim başka ders bulmakla uğraşacak?

    fakat sınavların birebir aynı olması düşük ihtimaldir. bu uygulamaya alternatif öğrenciye önermediği ancak dersle ilgili olan başka bir textbook'tan soru sorma, kendi hocasının soru arşivinden soru seçme gibi yollar da vardır. dersin kapsamlı arşivi varsa onu da kesin edinmeye çalışın, çünkü bu soru denen meretin iyisini bulmak kolay değil, illa ki döndürüp döndürüp sormak gerekiyor, hele ki normal sınavların haricinde gereksiz make-up/bütünleme/af/tek ders gibi saçmalıklar da varken. bir de mit ocw'e bakın ama oradan soru beklemeyin, çünkü artık ayağa düştü.^:swh^
  7. turkiye'de malesef durum asikardir ki hangi universiteden mezun oldugunuza bakiyorlar. ama bu demek degil ki ismi bilinmeyen bir okuldan mezun olan biri basarili olamaz.

    oncelikle universite sadece alacaginiz derslerden cok daha fazlasidir. universitede bir kultur alirsiniz, vizyon sahibi olursunuz. o sebeple okul secimi oldukca onemli. 3-5 senelik cok az ogrencisi olan okullari listenize almayin. liseden farki olmayacak ve size kayda deger hicbirsey katmayacaktir.

    kesinlikle ders programlarina bakin ve bilgi sahibi insanlarla iletisime gecin ve yorumlarini alin.

    yurtdisi olanagi olan bir okulu tercih edin. nereye gidecek olursaniz olun, dunyaya bakisinizin degisecegi kesindir.

    kostur kostur ooo sevgili yapayim islerine girmeyin, arkadas edinin olabildigince cok, diger konulara zaten sira geliyor... bir de gercek dostlari burada artik kisiliginiz oturdugunda edineceksiniz, degerini bilin.

    dil ogrenin. ingilizceyi iyi ogrenin ama mumkunse baska bir dil daha ogrenebileceginiz bir okulu tercih edin.

    burs olanaklarini hemen kontrol edin, gec kalirsaniz ve planlamazsaniz sonuclari buyuk olabilir.

    aylarca derse gitmeyen insanlardan olmayin. sadece 4-5 seneniz var. emin olun hayatiniz en guzel donemi olacak nerede olursaniz olun. her olanagindan faydalanin.

    kuluplere katilin, etkinliklere dahil olun vaktinizi degerli seylere ayirin. bunlar size hayatta paylasacak cok deneyim katacak. tahmin ettiginizden fazla.

    yoksa sacma egitim sistemimizden dolayi hemen bir hobi edinin. spor olur, muzik aleti calmak olur, dans olur, dalis olur ne olursa. kendinize dersler disinda farkli yonler katin.

    her saniyesini doya doya yasayin, tembellik yapmayin, sonra o gunleri cok ozleyeceksiniz ^:swh^