1. hani kişilerin aurası vardır ya, yalan söylemez ruh halleri hakkında; üslup denen şey de kişiliğin aynasıdır bana göre. söylediğiniz, söyleyemediğiniz her ne olursa olsun; yazı dilinden beden diline, seçilen kelimelerden yapılan vurgulara kadar kişiyi oluşturan yapıtaşlarının x-ray'idir. çoğu zaman içeriği gölgede bırakabilecek kadar önemlidir.
    doğru zamanda doğru yerdeydim derler ya bazı başarı hikayelerinde, bence ona doğru yaklaşımı da eklemek şart.
  2. hangi düşüncede olursanız olun üslubunuzla ters köşede yer alabilirsiniz. özellikle konu siyaset ve din gibi kıldan ince, kılıçtan keskin konular üzerinde; bir oraya bir buraya gidip geliyorsa.

    bazen bakıyorum aynı fikirlerde olduğum insanların üsluplarına, o kadar itici geliyor ki. yani ben bu adam ya da kadınla nasıl aynı düşünebilirim ki diyorum. diğer yandan farklı düşüncede olduğum kişinin üslubuna bakıyorum, bal gibi de güzel anlatmış... kesinlikle desteklemiyorum, çok farklı düşünüyoruz, aykırı bana göre ama ele alış tarzı yıkıcı ve parçalayıcı değil. haklılığını ispatlamak için tabiri caizse bağırmaya ve üste çıkmaya çalışmıyor.

    ben de insanım ve empati duyum hiç de azımsanmayacak seviyelerdedir. yaşadığımız pek çok olay, kişi ya da durum bizleri çileden çıkaracak atom bombası niteliğinde biliyorum. durun, susun, aman olmaz ... gibi sırf laf etmiş olmak için de laf edecek ne gücüm var ne de haddim. ama kimseleri de salak yerine koymayın. şu an bize dayatılanlar ve dayatanların ekmeğine yağ sürdüğünüzü de unutmayın. öfke ve hararetle bir şeyleri ispat etmek ve anlatmak; zirvede çığlık atmak gibi. çığın geldiğinin farkında olarak hareket edin. işte üslup bu kadar önemli.
  3. yaşın olgunluğu ya da eğitim seviyesinin yükseliği ile alakası olmayan şeydir.
    ve hatta eğitim seviyesi yükseldikçe çoğu insanın uslubunun oldukça kaba ve egoist olduğunu gözlemlemişimdir.
    en yakınlarınızın sizinle konuşurken uslubu, çoğu noktada hayatınızın büyük bir yerini kaplayabiliyor.
    mesela, yakın bir arkadaşınız akvaryum toplamaya karar veriyor ve bunun ne kadar büyük ve uğraştırıcı bir iş olduğundan, kendisinin bu konuna ne kadar okuduğundan ve en makul fiyata en düzgününü yapmaya çalıştığını falan anlatıyor. (yalan, birkaç internet site okuyunca uzman olduğunu zannedenlerden)
    a- arkadaş
    b- ben(rumki)
    a: x ve y balıklarından bulacağım, sonra z tipi bir akvaryum bıdı bıdı bıdı...
    b: vay arkadaş, bir akvaryum yapmak bu kadar uğraştırıyor muymuş gerçekten ya?
    a: canım sen bu konularda hiç bilgili olmadığından, kolay sanma bazı şeyleri.
    ----
    ama sorsan, a şahsı beni o denli o denli seviyor ki, kardeşten öteye geçmez.
    peki olması gereken, uslubu güzel söyleyiş biçimi nasıldır?
    yine a arkadaş için b de benim için gelsin.
    a: x ve y balıklarından bulacağım, sonra z tipi bir akvaryum bıdı bıdı bıdı...
    b: vay arkadaş, bir akvaryum yapmak bu kadar uğraştırıyor muymuş gerçekten ya?
    a: gerçekten de o kadar çeşidi var ki bu akvaryumların, hem düzgün fiyata hem de güzel bir tane yapmak uğraş gerektiriyor. başlayacak adam için zor iş. araştırmak lazım. bilmeden atlamamak lazım. sonuçta balık deme geçme, iki günde öleceği ortam yaratmamak lazım. düzgün bir akvaryum yaptığın zaman da muhteşem bir hobi edinmiş oluyorsun. (falan filan)
    ------
    yani, zor değil, karşındaki aşağılamadan kendi bilgini aktarabilmek...
    başka bir senaryo, yine a arkadaş için b benim için gelsin.
    a, sigara tiryakisidir. birkaç defa bırakmaya çalışmış ama yapamamıştır. b de ona bu konuda destek vermek, gaza getirmek amacındadır.
    a: bu işler o denli kolay değil.
    b: sonuçta her şey zihinde bitiyor. zaten ilk bir haftadan sonra, vücudunun nikotine olan ihtiyacı dengeleniyor. o noktada da kalan tek şey senin alışkanlığın oluyor. sen de çok iradeli bir insansın. bunu yaparsın ya.
    a: canım sen bilmediğin şeyler konusunda çok da yorum yapma istersen.
    ----
    e şimdi ne oluyor? durmadan bu tarz yorumlar yapan ama seni canından çok sevdiğini de iddia eden, kardeşi gibi gören insana en sonunda
    b: a'cım, bundan sonra herhangi bir bilgi alışverişi yapmayalım. hatta ben s*ktirip gideyim tatlım.
    diyorsun. e ne oluyor ondan sonra?
    a: niye bu kadar alındın? ama sen de fikrin olmayan konuda bıdı bıdı bıdı...
    neden bıdı bıdı? çünkü sen bir kere baştan o söylediğin şeyle, uslubunla kaybettirdin insanlara seni dinlemeleri için içlerinde bulundurdukları saygıyı...
    ne olmalıydı?
    yine a arkadaş, b de benim için gelsin.
    a: bu işler o denli kolay değil.
    b: sonuçta her şey zihinde bitiyor. zaten ilk bir haftadan sonra, vücudunun nikotine olan ihtiyacı dengeleniyor. o noktada da kalan tek şey senin alışkanlığın oluyor. sen de çok iradeli bir insansın. bunu yaparsın ya.
    a: şimdi sen sigara içmediğin için bu durumun insanı nasıl bir noktaya sürükleyebileceği konusunda pek empati kuramıyorsun. ama irade konusunu ortaya atarsan, ben bırakamadığım her an için kendimi iradesiz hissetmiş olacağım ve benim moralimi daha çok bozacak bu. o yüzden irade konusunu açma hiç.
    ----
    ne oldu? karşıdaki irade muhabbetinin çok hassas bir muhabbet olduğunu anlamış oldu. aynı zamanda gerekirse senden özür bile dilemiş oldu. sen de uslubunla, hem karşıdakine "sen bilmediğin konularda konuşma" mesajını vermiş oldun hem de bilmediği konunun ne olduğunu özetlemiş oldun.
    özetle geçmek gerekirse,
    a şahsı ülkenin en iyi üniversitelerinden birinden mezun, işinde gücünde başarılı bir insan. eğitimli, evet birçok konuda araştırıyor görüyor. ama uslubu çok zayıf. canım kardeşim dediği insan artık onunla bir şeyler paylaşmaz ve hatta görüşmez oldu.
    ha sen bir a olarak bu durumu ne kadar umursarsın, orası da başka başlığın konusu olsun.