-
varoluş acıları tetikler uzaklara gitme arzusunu. nefes alamaz gibi olursun. karanlık labirentlerde yolunu kaybedersin. kör kuyular, dipsiz uçurumlar göz kırpar. gitmenin türlü yolları vardır çünkü. bu haldeyken aslında gidilemez de. gidilse de bir işe yaramaz. hep kavafis'i anımsarım böyle zamanlarda.
"yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın.
bu şehir arkandan gelecektir.
sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın,
aynı mahallede kocayacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda.
başka bir şey umma-
ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte,
öyle tükettin demektir bütün yeryüzünü de." -
çocukluk hayalim. bisikletimin sepetine tüm eşyalarımı doldurup kaçıp gitmek isterdim. denedim. eşyalarım sığmadı.
büyük sepetli bisikletim olunca kaçarım dedim.
o bisiklet hiç olmadı. hala buralardayım. -
bu ara gerçekten ihtiyacım olan şey. gitsem, huzuru koklasam ege'de -
"bir misafirliğe gitsem
bana temiz bir yatak yapsalar
her şeyi, adımı bile unutup, uyusam…
kalktığımda yatağım hâlâ lavanta koksa
kekikli zeytinli bir kahvaltı hazırlasalar
nerede olduğumu hatırlamasam
hatta adımı bile unutsam…"
tam olarak istediğim bu. kendimi geride bırakıp uzaklara gitmek.