1. her şey küçülmüş gibi gelir.
    yürü yürü bitmiyor gibi gelen yollar kısalmıştır, binalar o kadar yüksek değildir, kaydırak alçalmıştır, salıncaklara sığmazsınız, üzerinden atladığınız duvar basamaktan biraz yüksek eğilmiştir.
  2. çocukluğumun geçtiği istanbul'a sonraları da çok gidip gelmiş olmama rağmen ilk aşkımı yaşadığım, komşu oğlunu ısrarcı arkadaşlığımla taciz ettiğim,o ağaç senin bu salıncak benim gezdiğim,deli gibi dokuz aylık maçı yapıp suratıma top yediğim, bisiklete binmeyi öğrendiğim, zaman zaman bisikletin bana binip anamı ağlattığı,paten kaydığım,platonik yolu gözlediğim,kar dona çevirince kıçımın altına uyum market poşeti bağlayıp dik yokuştan kaydığım,ay ağliyciim şimdi, daha neler neler yaptığım o mahalleme,semtime çok merak ettiğim halde gidemedim. belki yine çocukluğun eteğine yapışır da dönemem diyedir,kim bilir...
  3. bunu gerçekleştiremeyecek olmanın nasıl bir korkunçluk olduğunu çok az insan bilebilir...

    benim çocukluğum devletin duble yolu ile aafalt altında kaldı...
    benim çocukluğum devletin rant uğruna betonlaştırdığı taş bir bina oldu...
    benim çocukluğum müteahhit mantığı ile sıkıştırılmış bir beton yığını oldu...

    bitirdiler el birliği ile içimdeki çocuğu...
  4. hiçbir şey hissetmedim. her gün düşüp dizlerimi yaraladığım taşlar da , merdivenlerinde oturduğum apartman da bana hiçbir şey hissettirmedi. eski komşuları görmek de bir şey hissettirmedi. 15 senemi geçirdiğim sokakta dolaşmak ve daha sonra defalarca güzergah olarak orayı kullanmak bir şeyi değiştirmedi. oysa hatıralara çok bağlıydım. neden böyle oldu bilmiyorum.
  5. hala aynı demek isterdim gittiğimde gördüm ki değişmeyen tek şey öğretmen lojmanının bahçesi hala delik deşik taşlar hala çocukların dizlerini parçalıyor büyük ihtimalle duvarlarındaki demirler kırık hala çocuklar düşüyordur ordan.ölen balığımı gömdüğüm yer hala toprak...kaldığımız apartmanın dış cephesi değişmiş tüm balkonlarında oturduğum o apartmanın artık balkonları yok...e tabi yazın çocukların üstüne balkondan kovayla su döken sultan halada yok. sahi napıyo acaba...çekirge dolu dut ağacını kesmişler. çekirge konmuştu üstüme çok korkmuştum ama sevinmedim...karşıda yıllara direnen bakkal hala açık el değiştirdi falan ama direniyor işte...arabalar azdı o zamanlar şuan çocuklara oyun alanı kalmamış hee yer araba yazık...hoş pek çocukta göremedim etrafta bizim gibi sabahnan çıkıp gece 12 ye kadar sokakta oynamak ne bilmiyorlar ki.aşağıdaki asma hala duruyor hahaha paten binerken kırmıştır biz onu ama tekrar büyümüş.
    17 yıl sonra bizden hiç bi eser olmayan o mahalle o apartman...tanıdığım kimse yok herkes dağıldı hatta aynı seneler içinde boşalttık apartmanı ama annem bile der ordaki komşuluğu hiç bulamadım diye...düşünsenize sabah olunca tüm dairelerin kapısı açılırdı hiç kapanmazdı tüm daireler ortak gibi sanırım hayatımın en güzel yılları orda geçti...