1. hayattaki her şeyin daha üstün bir anlam, daha yüce bir varlık, hede hödö'ye bağlı olmadığı görüşüne ulaşan kişinin, anlamsız hayatı fark etmesine yol açacak denli bozuk bir genetiğe sahip olmasının sonuçlarından bir başkası.

    sorun bizim varoluş sebebimizin tanrı olmaması değil. insanlar ateizmi, nihilizmi depresyon sanıyor. değil. eğer hayata bağlanma sorunu yaşayacak denli dejenere bir canlı iseniz, tanrıyı da boş veriyorsunuz, hepsi bu. bu bağlamda varoluş sancısı dediğimiz olgu da varoluştan kaynaklı değil, kişinin "yaşama sevinci" yoksunu olması kaynaklı.

    bunu çeken insanın hedonist olmasını veya ilgi çekmek istemesini yadırgamak ise absürt, fakat tok açın halinden anlamaz. varoluş sancısı çeken insanlar da tıpkı diğer insanlar gibi çeşit çeşittir. yaşadıkları sorunlara farklı cevaplar ararlar. bu bağlamda "ıff çık kiti bir hıyıt hıdi birız gizilim" tayfasından ben de hazzetmesem de, gerçekten yaşamında bir merkez bulamayan her insanın, tutup nietzsche misali "size üstinsan'ı anlatıyorum!" demesini beklemek de komik bir beklentidir. peki, depresyon ve özellikle bipolar bozukluk kisvesinde davranıp her ikisine de sahip olmayanlara ne demeli? cevap basit, "toy". daha ileri gidip ahmak vs de diyebiliriz.

    nasıl ki beyaz insan siyah insanı, bir ulus çevre ulusları hor görebiliyorsa, veya insanlar hâlâ kendileri gibi obez olmayan, fitten sıska kişilere hasta gözüyle bakıyorsa, aynı ilkel evrim dürtüsü bizi "yaşamı olumsuzlayan fakat bunu 'da' yeterince güçlü yapacak bir biyolojiye sahip olmayan" insanları da dışlamaya itiyor. bu ilkelliği anlıyor, bu yüzden eskisi gibi ateş püskürmüyorum.