1. 3 yıldır vejetaryenim. hayatımdaki herkesin " e peki ne yiyorsun?", " doğru sen kebap yiyemezsin, e köfte yiyelim?" gibi sorularına cevap vermek zorunda kaldığım 3 sene.

    bir çok et yiyenden daha iyi beslendiğimi söyleyebilirim.
    eğer türkiye'de yaşıyorsanız başta şunu söylemek isterim ki vegan olmak çok zor.
    bu nedenle vejetaryenliği seçtim. en azından içim rahat uyuyorum. hayvan seviyorum ve onları yemiyorum.

    neden vejetaryen oldum?
    çünkü et yemenin insan doğasına aykırı olduğunu düşünüyorum. bir koyunu, kuzuyu koşarken gördüğümde çatalımı ona batırıp içimden onu yemek geçmiyor.
    ama bir sepet dolusu çilek gördüğümde onu yemek istiyorum.
    dolayısıyla önyargısızca baktığınız zaman göreceksiniz ki, aslında içgüdülerimizde hayvan yemek yok.

    ne yiyorum, ne yiyebilirim?

    protein için: tofu(soya peyniri: pestolu, biberli, ipeksi, sert bir sürü çeşit mevcut), kinoa, mantar, barbunya, fındık, fıstık, havuç, muz, esmer pirinç, soya sütü, soya kıyması ki oldukça lezzetli olduğunu söyleyebilirim, kıymalı her yemekte bunu kullabilirsiniz.

    kalsiyum: yeşil bitkiler, kereviz, badem, keten tohumu, biber, ıspanak, brokoli vs.
    fosfor: deniz yosunu, tofu, fasulye, mercimek, kuru üzüm, kuru kayısı vs vs.
    vitamin&mineral: her türlü meyve, soda.
    b12 ve omega3: zenginleştirilmiş soya ürünleri, mısır gevrekleri vs.
    ve en önemlisi her gün farklı renklerde meyve tüketmek gerek. keçiboynuzu veya üzüm pekmezi tüketmek de kan şekeriniz için önemlidir.

    istanbulda vejetaryen ve vegan ürünleri nerede bulabilirim?

    vegandukkan, parsifal galata, büyük market zincirleri gibi yerlerden bulunabilir. veggy adlı markanın etsiz şiş kebap, etsiz döner, etsiz şinitzel gibi çeşitleri var.

    bir iki not düşmek isterim: vejetaryen olunca güçsüz olmuyorsunuz. dünyanın en güçlü hayvanı goril, otçuldur. masraflarınız azalıyor çünkü gerçek deri, kürk, hayvan testi uygulanan kozmetik ürünleri kullanmıyorsunuz. evde hayvan besliyorsanız, yüzüne bakabiliyorsunuz.
    ve evet, balık da yemiyoruz.
  2. harikadır. ancak ben çılgınca hayvan aşkıma rağmen vejetaryen değilim ne yazık ki. bir süre denedim fakat sonrasında gelen bir krizle bu girişimim de başarısızlığa uğradı. başaran insanları çok takdir ediyorum, umarım bir gün ben de bir daha asla geri dönmemek üzere vejetaryen, hatta vegan olabilirim.
    edit: imla
  3. uzun vadede sonuçları sıkıntılı olabilecek beslenme tarzı. biz insanlar amino asitlerden oluşuyoruz ve bunların tamamını sentezleyebilecek bir metabolizmaya sahip değiliz. yani bazılarını doğrudan dışarıdan almak zorundayız, ve bu bazı amino asitler sadece hayvanları yiyerek alınabiliyor. goril bunu yapabilir çünkü metabolizması vücudunu oluşturan tüm amino asitleri sentezleyebilecek şekilde evrimleşmiş. acı, ama gerçek bu.

    kalsiyum, omega 3 vb gibi maddelerin eksikliğinde neler olacağını söylemeye gerek yok sanırım.
  4. son dönemlerde veganlığın ve vejetaryenliğin popülerleşmesiyle bunların bir dine dönüştüğünü niteleyenler var. öyleyse her hak dinde olduğu gibi bazı çatallaşmaların ve mezhepleşmenin olması kaçınılmazdır. işbu yorumda vejetaryenliğin çeşitleri incelenecektir.

    i) ovo vejetaryenlik: et ve et ürünleri ile süt ürünleri tüketilmezken yumurta tüketilebilir.

    ii) lakto vejetaryenlik: et ve et ürünleri ile yumurta tüketilmezken süt ürünleri tüketilebilir.

    iii) lakto ovo vejetaryenlik: yumurta, süt ve bal tüketilebilen vejetaryenlik çeşidi.

    iv) veganlık: her türlü hayvansal besinin tüketilmediği durum. ayrıca, üretilen gıda maddesi hayvansal olmasa bile üretilme sürecinde hayvanlar üzerinde test edilmesi de kabul edilemez olarak görülür ve tüketilmesi yasaktır. deri ceket, ipek gelecelik, kaşmir halı, yün kazak yok.

    v) çiğ veganlık^:raw veganism^: veganlığa, 48 santigrat derece üzerinde pişen meyve, sebze, kabuklu yemiş, tahıllar ve otları yememeyi ekleyin.

    vi) mevyecilik^:fruitarianism^: sadece çiğ taze meyve, kabuklu yemiş ve tohumları yenildiği uç bir veganlık türü. bu çeşidinde yediğin şeylerin, onu yetiştiren bitkiye zarar vermemesi oldukça önemli. mesela, patatesi yiyemezsin çünkü o zaten bitkinin köküdür. patatesi yersen bitki ölür.

    vii) satvik beslenme^:yoga beslenme^: yiyecekler satvik, rajasik ve tamasik olarak ayrılıyor. satvik besinler, ruhsal besinlerdir ve ruhumumzu zenginleştiriyor^:swh^. rajasik besinler insanları hayvansallaştığı, kontrol edilemez ve bencil yaptığı söyleniyor. tamasik besinler ise bedene ve zihne zararlı. dolayısıyla, bu iki tür besin yenmemeli. süt, bal, taze meyve ve sebze, kabuklu yemiş ve tohumları yiyebiliyorlar. et ürünler haricinde, soğan, sarımsak, yumurta, kahve, mayalı besinler, alkol, çikolata, acı, ekşi gibi besinleri yemiyorlar.

    viii) bunların dışında budist veganlık, makrobiyotik beslenme gibi türleri de var^:ama içim şişti sonra eklerim kalanını^.
  5. insanlık son yüzyıldaki hızıyla gelişmeye devam edecekse (ve kendini yok etmeyecekse), 150-200 sene sonra norm haline geleceğinden neredeyse emin olduğum beslenme biçmi. öyle ki, başka bir hayvanı öldürüp yediğimiz için bizlerden "barbarlar" diye söz edecekler.
  6. veganizmin daha makul ve uygulanabilir olanı.
    bir gün vejetaryen olabilirim ama veganlık başlı başına bir disiplin, uygulaması çok zor ve kesinlikle saygı duyulası.
  7. yetersiz, türcü, bireyin çoğu zaman sağlığı için tercih ettiği beslenme biçimi.
  8. balık yiyenine pesketaryen ve 'niye balık yiyorsun o zaman onun da canı yok mu?' denir... somon ve ton balığından vazgeçtiğim an ben de vejetaryen olabilirim.

    *bir işi yapıyorsan tam yap da denmiştir. ben de onlara barbarlar dedim. oh canıma değsin.
  9. londra'da yaşıyor olmam sebebiyle içine dahil olmadığım halde sürekli onlar için üretilmiş ürünleri yendiğim grup.
    dini hassasiyetlerini korumaya çalışan bir insan olarak çok dua ediyorum.
    bir de normalde et yiyen bir insan olarak burada vejetaryanmış gibi yaşıyor olmayı ilginç buluyorum. normalde bu dindarlar ve vejeteryanların birbirine düşmesi bekleniyor ama sen burada bir 'intersection' oluşturuyorsun. (türkçesini bulamadım, evet)
  10. insan doğasında hem et yemek hem ot yemek uzun bir süredir bulunmaktadır. aksi iddialar çoğunlukla bilimsel temellere değil duygusal temellere dayanmaktadır. vejetaryen insanların çoğunun da duygusal sebeplerden bu yolda olduklarını düşünmekteyim ben.

    atalarımızın et yemeye başlayarak evrimsel süreçte ne gibi gelişmeler yaşadığı ortada. bunların sebepleri de ortada. bunlardan birisi de vücuda gereken enerjinin et ağırlıklı besinlerden daha kolay bir şekilde karşınlanmasıdır. bu sadece bizde değil birçok türde vardır. bu yüzden gelecekte bizim zamanlarımıza bakıp, "vay barbarlar hayvan yemişler, kuzuya kıymışlar." dediğinde bilinki, kendisi bir cahil olarak hayat sürmektedir. atalarımızın et yemeye başlayarak geliştirdiği beyin kapasitesi sayesinde oluşabilmiş bu düşünceye lütfen itibar etmeyiniz. ve merak etmeyin, et yemenin beyni geliştiren tek sebep olduğunu söylüyor değilim.

    öte yandan günümüz teknolojinin ilerlemesi sayesinde hayatlarımız daha tembel bir hale geldiği için ve görüldüğü gibi obezite de arttığı için gelecekteki evrimsel sürecimizde yeniden otçulluğa döneceğimizi düşünmekteyim ben. şu an için konuşmak gerekirse, bunlar militanlığı yapılması gereken konular değildir. hiçbir vejetaryen "inek" diye dalga konusu olmamalı ve hiçbir et ağırlıklı beslenen insan "barbar, katil" tarzı yaklaşımlarla alaya alınmamalıdır. şu an türümüz hepçildir, hem etle hem bitkiyle beslenebilir. bu şekilde gelişmiştir. ancak insan vücudu özelleştiği açıdan birçok diyet şekline ihtiyaç duymaktadır. sağlığı açısından bitki ağırlıklı beslenmesi gereken insanlar olabilir yani.

    bu yüzden vejetaryenliği duygusal açıdan değil de, vücudunun gereksinimleri açısından kendine has bir diyet türü olarak seçen insanlara ben saygı duyarım. duygusal bir bakış açısıyla yapılan seçimlere ise diyebileceğim bir şey yoktur. haddim değildir.

    not: endüstriyel hayvancılık konusunda şikayeti bulunan dünya vatandaşları, şu dakikadan itibaren çoğalmalarını durdurarak bu konudaki yararlı ilk adımı atabilirler. çözüm, hepçil bir türü otçulluğa zorlamakta değil, nüfus çoğunluğunun doğurduğu inanılmaz tüketim sayılarını azaltmak için konunun aslına yönelmektir.