1. sağlam irade gerekir, malum zatların bahsettiği sağlam irade değil ama harbiden 40 okka daşşak lazım, başarılar
  2. evdeki (bkz: barfix) demirim ve 2 (bkz: dumbell) ımla katıldığım eylem.
    mosby
  3. bu işin sadece spor salonuna gitmek olduğunu düşünmeyin. spor salonuna gitmek vücut geliştirmenin %30-%40 ıdır. beslenme ve uykuya dikkat etmezseniz boşa vakit harcamış olursunuz.
    ayrıca yeni başladıysanız hareketi yaptıktan sonra alette oturmayın kalkın 30 saniye yürüyün sonra 2.sete başlarsınız.
  4. zor birşeydir.zaten zor olmasa herkes yapardı bu işi dostlar.bu arada freeletics'e bir bakın derim.
  5. zeki bir erkeğin kendisine yapmaması gereken eziyet...
    slipo
  6. fitness ile karıştırıldığını gördüğüm aktivite. oğlum ikisi farklı şeyler lan. her ne kadar benzer alet ve hareketlerle de yapılsa setleri mola süreleri beslenme düzeni falan farklı. birinde spor yapıp fit olursun, dengeli beslenirsin, öbüründe yemeğe, protein tozuna abanıp bacak kadar kol kası yaparsın.
  7. nöronlar ölürken, kas yapmak mantıksız.
  8. bir yandan fitness diğer yandan karbonhidrat (makarna örneğin) olay temelde böyle.
    psk34
  9. 4 sene önce fitness amaçlı başladığım kardiyo + ufak çaplı antrenmanlardan sonra çok hafiften yapmaya başladığım ve hiç ara vermeden devam ettiğim etkinlik, spor deyince memleketimde kızanlar çıkabiliyor neme lazım. squat'lar, bench pressler, deadliftler falan filan duyuyoruz arkadaşlardan, birbirlerine nasıl yapılacağını tarif ederlerken görüyorum falan, sağolsunlar. bu işle uğraşanlar inanılmaz yardımsever oluyorlar nedense, o da ayrı bir entry konusu. neyse, konunun uzmanı olmadığımı anlatabildim sanırım. spor salonundan çıktıktan sonraki öğünüm dışındaki öğünlerde yediklerime hiç dikkat etmem diyebilirim, herşeyi bol bol yerim. yağ da alırım, karbonhidrat da, kahve ve cheese cake vazgeçilmezimdir, akşam bilgisayar başında bol bol fındık ve badem götürürüm falan. uzun lafın kısası eşek yüküyle yemek yerim. tüm bunlara rağmen kilo almadan hayatıma devam edebiliyorum. amaç fitness ise spor salonu dışında da aktif olmak önemli, mesela ben gün içinde bol bol yürürüm, yolumu uzatır yürürüm, işyerinde merdivenleri kullanırım falan. çoğu zaman tanık oluyorum, evinin önünden metroya olan yolu yürüyerek 10 dakikada gidebilecekken otobüsle gidenler mi dersin, iki adım yürüyeceğim diye oflayan puflayanlar mı dersin, işyerinde bir kat için bile asansör kullananlar falan, say say bitmez. sorsan herkesin bi nedeni var, acelesi vardır, bir yere yetişecektir falan. askerdeki bir komutanımın bi lafını hatırladım bak, "bahane göt gibidir, herkesde bulunur" diye, hey gidi. uzun lafın kısası, bu iş için önce popomuzu oturduğumuz sandalyeden, koltuktan ayırmamız lazım. yani demek istediğim sporu hayatın geneline yayabiliyorsak çok şey başarmış sayılabiliriz. sporun, spor salonlarında haftada 3-4 günde geçirilecek birkaç saatle kalması başarısızlığı beraberinde getirebiliyor, spor salonu devamlılığının çok büyük bir oranla kısa olacağı gerçeğine dayanarak. la o kadar yazdım da vücut geliştirme ile ilgili pek birşey karalamamışım. neyse, zaten vücut geliştirme ile uğraşıyorsanız ya da yeni başlıyorsanız konuyu bildiğini iddaa eden kişiler zaten istemeseniz de size yardımcı olmaya çalışacaklardır.

    başarının sırrı; %10 çalışma, %10 yemek, %10 uyuma, %70 salondaki hatunların güzellik/sayı oranı.
    mmt
  10. spor salonuna kaydolduktan sonra evde ağırlık çalışmak ve şehirde bisiklet sürmek olarak ilerleyen aşamadır. o spor salonuna genelde yıllık ücreti verilir ve ilk 15 gün sonrasında bir daha gidilmez. en azından benim için böyle...