1. yaraları sağaltan türkülerin bağrından bir infial uyanıyor
    bu mısralar o infialin suç ortağı olmalı

    diyorum ki ölüsü çirkinleşmiyor çocukların
    hepsinin kanından bir pay âdem’in ilk oğluna
    ikinci oğluna güzelliğinden.
    benim sabah-ı şerifle boyanan duvarlarım vardır
    annemin gece uyanıp dili damağında allah deyişi
    çift tesbihle saldırışı kâfir nefsin üzerine

    hadi ben çocuklara bir yara göstereyim annemin bilmediği
    altı çeşit maskesi olan adamlardan korkmalı çocuklar silahlılardan değil.
    altı çeşit maske kandırılması gereken altı adam demektir
    kandırmak çok demokratik bir eylemdir.
    hadi ben çocuklara bir doğru söyleyim hiç duymadıkları
    kırk gün yas bekleyim başlarında
    himmet eylesin ulular pirler başlarımıza

    bu mısralar ya sadaktan çıkmalı ya kından
    bilirim bir mısra kureyşliler’e kafalarına inen bir oktan daha ağır gelir
    bilirim ancak bir süfyanî korkar şairin kudretinden

    hassan bin sabit’in dilinde bir kılıç
    benim sırtımda kocaltan bir yük
    nasıl emrolunduysam, nasıl yaratıldıysam öyle.
    gülüyorsam nasıl, ağlıyorsam böyle, tam böyle işte
    bir savaşla sığınıyorum rahmetine allah’ın

    dergâhta allah, sokakta dünya bâki dedikçe
    müşterilere iman edenler elbet ölmeyecekler
    şimdi sen yine vur hıncı kafalarına kafalarına
    sök yerinden sakladıkları kokuşmuş yüreklerini
    çaldıkları putlarla beraber gâvurun tohumundan
    göm elinde kireçle birlikte yetmiş kat altına yerin

    çok yıldızlı bayraklar arasında sarı çiçeğe soru soramazken
    ne başındaki çuvallar çürüdü ne de kanı kurudu ölenlerin
    durma, geç bir kez daha kuyulardan, kuytulardan
    kenetle gözlerini ağız dolusu kahkahalar üstüne, tiksin.
    memleketin ahvâlinden sorduklarında sana
    bağrında duran incirlik hançerinden bahset
    ya söküp atacaksın ya batıracaksın kalbine kadar



    raşit ulaş
    eale