1. son sigara'nın içinde ukde kalmış, canlı canlı yaşamış biri olarak anlatalım.
    malumunuz 1974'de kıbrıs barış harekatı yapıldı. ecevit amerika'nın tehditlerine pabuç bırakmadı ve harekat gerçekleşti. bu bir. bir ikincisi kıbrıs harekatından kısa süre sonra amerika afyon ilinde yapılan haşhaş tarımının durdurulmasını istedi, ecevit bu bölgenin çiftçisinin tek geçim kaynağı bu diyerek haşhaş tarımını durdurma talebini de reddetti.
    dönemin büyük abisi bu iki olayı affetmedi ve ambargo'yu dayadı. bunun sonucunda yurt dışından ithal edilen ürünler piyasadan çekildi. ecevit bu noktada da boş durmadı ve türkiyedeki amerikan üslerini kapattı. şurada da 1978 yılında bbc'ye verdiği bir röportaj var. ingilizcesine de hayran oldum. şimdiki iktidarın ve yancılarının ağzına sakız ettiği yağ kuyrukları o dönemde yaşandı işte.
    yağ, şeker, tüpgaz, gazyağı ve kahve. en iyi hatırladıklarım bunlar.
    kahve kuyruğu yoktu. çünkü kahvenin tamamı yurt dışından geliyordu. öyle bir yok oldu ki kuyruğuna girecek kahve bile bulunamadı. türk milleti kahve içmeyi o dönemde unutup çaya abandı.
    petrol yetersizdi bu nedenle tüpgaz ve gazyağı sıkıntısı yaşandı. tüpsüz kalırsak diye o dönemde eve havagazı bağlattık istanbulda. öyle bir şey vardı ama pek tercih edilmezdi. ihtiyaten bağlattık, arada bir de kullandık. tüpsüz kaldığımızdan değil de tüp biter de bulamazsak diye alternatif olarak havagazına yöneldik.
    evlerde gaz sobaları vardı o zaman. bayiye yazdırılır, ne zaman gaz gelirse o zaman yarım varil servis edilirdi. evdeki iki sobadan birini yakmayıp tek odada oturduk o dönemde. ikinci soba misafir geldiğinde yakılıyordu. bunun sebebi ya biter de devamı gelmezse endişesiydi. gazsız kalıp üşümedik ama idareli kullandık.
    yağ ve şeker'in eksikliği de petrol ile bağlantılı olabilir. ülkede ikisi için de yeterli hammadde vardı. sanırım petrol eksikliğinden kaynaklanan enerji problemi nedeniyle işleme tesislerinin randımanı düştü. yağ kuyruklarından bahsedenlerin hatırlamadığı bir şey haftanın belirli günlerinde bir-iki saatlik programlı enerji kısıtlaması olur, mum ışığında otururduk. aynı enerji problemi üretimin azalmasına yol açmış olabilir.
    kuyruklara girdik yağ ve şeker almak için çünkü alacak paramız vardı. yağsız ve şekersiz kalmadık ama bol bulamaç da kullanamadık. bir yaz hatırlı misafire ikram edilecek en kıymetli yemek bol yağda kızartılmış patlıcan biber oldu. başka da bir eksiklik yaşamadık.
    o koşullar altında o ambargoyu en az hasarla atlattık. bugün benzeri bir ambargo yaşansa kuyruk falan olmaz. memlekette üretilen bir şey kalmadı çünkü. mercimeği kanadadan, nohutu meksikadan ithal ediyoruz. enerjide dışarıya bağımlılığımız o dönemdekinden daha yüksek. bunun ötesinde öyle bir durumla karşılaşıldığında insanlarda kuyruğa girip de o malı satın alacak para yok.