1. gider o'na al işte derdim. boşu boşuna ölmüş oluyorum işte nolurdu burada olsaydın da ölüyorum diye salya sümük ağlasaydım derdim.
  2. kimsenin olmadığı bir ormana gider,
    çırılçıplak soyunup çimenlere yatar
    gülümseyerek ölümü beklerdim.
  3. çalıştığım işi bırakırdım olan üç kuruşluk servetimle görebildiğim kadar yer görüp,tanıyabildiğim kadar çok insan tanımaya çalışırdım.
  4. beni sevdiğini düşündüğüm herkese gerçekten kötü davranıp benden soğumalarını, ölünce üzülmemelerini sağlardım. sonra da çekip giderdim zamanım gelmeden işimi kendim bitirirdim.
    son günlerimi yaşadığımı bilmek insanların bunu bilmesi ve bana yansıtmasalar bile üzülmeleri acımaları beni daha çok incitirdi bu yüzden belki de çoğuna bencilce gelicek bu çözümü yapabilecek gücü umarım bulurum öyle bir durumda.
    wtf
  5. soyleyene bagli simdi.
    eger doktorsa kabullenicez care yok.
    eger kiskanc koca/karı ise polise gitmekte fayda var.
    eger kucuk bi cocuksa gulumserim ama bi yandan da acaba diyen gozlerle etrafi suzerim. istanbulda hangi cocuktan ne cikacagi belli olmuyor.
    eger trafikte yol verme kavgasinda soylenmisse hemen gaza basar tuyerim. bok yoluna gitmek var, kimse bos degil.
  6. önce inkar ederdim; "hadi lan ordan belge göster kardeşim, ispatla" derdim. (ne de olsa hiç ölmeyecekmiş gibi yaşıyoruz.)
    sonra kabullenme; "hadi ya, ne kadar kaldı peki? daha varmış ya!" dedikten sonra, "beşiktaş' ın maçı saat kaçta?" olarak günlük hayatıma devam ederdim.
  7. uzun uzun güzel bir şiir yazar, son bir şarkı açar ve tekrar tuşunu açık bırakırdım.
  8. sevdiğim kişi ile zaman geçiririm, şayet öyle biri yoksa son paramla kendimi yollara vururum.
  9. "ne kadar yakında?"