-
13 (bir alıntı)
kim kurtaracak bizi malın mülkün ve etin esaretinden
denizin alkışları üzerinde patlıyor
denizin trajik ve gergin cephesi amfiteatrın ilk basamağında
ihtiyar dünyanın yıpranmış alnında taştan bir kırışık
denize dökülmüş onca batık ve çöp
ve denizin dünyaya döktüğü
dünyanın gamlı kırışığı kalabalık
derin denizin gölgelerine bağlanmış
geleceğin ciddi cüretinin karanlığına doluşmuş
dalgalarda dikilen kıskaçlarla karşılanıyor
kırışığın zamanın akıl almaz lanetiyle çökmüş omuzları
günlerin sonuna dek
ilahi ambarlarda kasırgalar dinene dek
küçük zavallı hayat her adımda dayak yerken
tepelenen devrilen itelenen zavallı hayat
zavallı hayat yıldırılmış vahşi kehanetlerle çiğnenmiş
ama yine de: kıpırdamaz sonsuzluğun ve küstahlığın çeneleri
payandalar ve mazgallarla donatılmış ta tanrının doruğuna
kadar
hiçbir bakışın daha önce ulaşamadığı
hiçbir sevincin insan yumuşaklığıyla ısıtamadığı
o halde saksağanın sırtına binip bulutları delmeye ne hacet
insaniyet sevinçlerimi ısıtmayı bilmiyorsa artık
gece bir başına sıkılırken bir dost neye yarasın
içim yumuşak hamur ölüm dostum
ve içimdeki soğuk her geçen gün artarken dostum
dost dediğin alışkanlık olmuşken
gece bir başına sıkılırken bir dost neye yarasın
bir gün bir gün bir gün sonsuz sıcaklığın pelerinini giyeceğim
üstüme
herkes gömmüş unutmuş ve o da gömmüş unutmuş herkesi
bir de kazanabilseydin parlayan unutulmuşları
çeviren: deniz kurt