• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (6.50)
yanık sular - carlos fuentes
pek çok latin amerikalı yazar gibi, carlos fuentes de, yazılarından ve düşüncelerinden dolayı ülkesinden uzaklarda sürgün hayatı yaşamıştı. onu okurlarımız ilk kez "artemio cruz'un ölümü" adlı başyapıtıyla tanımışlardı. daha sonra "deri değiştirmek", "sefer" ve "diana" adlı romanlarını, "körlerin şarkısı" ve "yanık sular" adlı öykü kitaplarını yayınladık. "yanık sular"ın bu yeni basımını yaparken, bu ünlü meksikalı yazarın ülkemizde de beğenildiğini görmenin sevincini yaşıyoruz, "yanık sular"da dört öykü var. birbirine bağlı öyküler. "bu evler bir zamanlar saraydı" adlı öyküde, tekerlekli sandalyesinde, şimdi yıkıntıya dönmüş eski sarayları düşleyen sakat luisito'yu, "tan ağartısı"nda yüksek meksika yaylasındaki eski kentte sabahın erken saatlerinin kokusunu da, havasını da gökdelenlere kaptıran federico silva'yı, "analar günü"nde, torunuyla birlikte geneleve alem yapmaya giden general eskisi vicente vergara'yı, "andres aparicio'nun oğlu" adlı öyküde de arayıp bulamadığı sözcüklerin yerini ancak "şiddet"le doldurabilen genç bernabi'yi tanıyacaksınız. bu dört öyküdeki bu dört ayrı kahramanın ortak bir mekanları var: kendi çocuklarını yiyen, kendi canına kıyan, lanetli "yanık sular" kenti: "meksiko city".


  1. carlos fuentes'in 4 öyküden oluşan kitabı, yoğun bir atmosferle işlenen bir öykü kitabı. hızlı geçişler ve bilinç akışı ile döneminin şartlarını yerine getirse de öykücülüğün o nakavt eden vuruşu eksik kalıyor. fuentes'in kitaptaki dört öyküsü meksika devrimi ve modern meksika'nın geldiği noktalarda toparlanıyor. fuentes pek çok yapıtında olduğu gibi yine latin amerika köklerinin soykırıma uğratan koşullarla hesaplaşıyor. modern dünyanın aciz insanını da ıskalamıyor tabi ki.

    daha önce başka mecralarda fuentes'in öykülerinin cortazar öykülerine benzediğini okumuş olsam da bu kitapta yakından geçmediklerini gözlemledim. romanları ve eleştirmen kimliğinin başarısı öykülerdeki yoğunluk ile sağlanmasa da en azından bir okurun istediklerini verebiliyor.

    bir öykü, okurunu nakavt etmeden bitiyorsa eğer tamamlanmadan sunulmuş gibidir.