• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (7.00)
yasımı tutacaksın - dominique lapierre, larry collins
sarsıcı, sıra dışı bir yaşamın, dünyaca ünlü boğa güreşçisi el cordobés’in romanı… ama sadece o kadar değil, ispanya iç savaşının tarihi, yoksulluğun, ölümün esir aldığı bir ülkenin soluk kesen, yürek kanatan anlatısı… herkesin okuması gereken bir kitap. yasımı tutacaksın, yeni çevirisiyle alakarga’da…


  1. “burada ispanya’nın yarısı yatıyor:
    öbür yarısının kurbanı oldu.”
    mariano jose de larra

    iki dünya savaşı arasında yaşanılan ispanya iç savaşının o dönemin koşulları birçok eserlere yansıdı. ispanya’nın iç savaş ile nasıl bölündüğünü konu edinen, birinci derecede çağa tanık eden, hemingway’in eseri “çanlar kimin için çalıyor”dur. bu eserden sonra, detaylı ve titiz çalışmalar neticesinde sonuçlanan, ispanya’yı en yakından anlatan bir diğer önemli eser ise “yasımı tutacaksın”dır. nazım hikmet’in de ispanya’nın iç savaşından bahsettiği “karanlıkta kar yağıyor” şiiri de etkileyicidir.

    “karanlıkta kar yağıyor,
    sen madrid kapısındasın.
    karşında en güzel şeylerimizi
    ümidi, hasreti, hürriyeti
    ve çocukları öldüren bir ordu.”

    “yasımı tutacaksın”, yoğun incelemelerin, sayısızca yapılan mülakatların ürünüdür. el cordobes’in hayatı anlatılırken, arka planda bir ülkenin, bir ulusun, bir insanlığın savaşını ve hüznünü anlatır eser.

    ablasına bir ev satın almak için boğalarla kıyasıya mücadele eden, matador olma hayalini gerçekleştirme hırsıyla defalarca dayak yiyen, hapishaneye düşen, derin yaralar alan, doğduğu kentten kovulan manuel benitez’in, nasıl el cordobes olduğunun hikâyesidir “yasımı tutacaksın”. günün birinde önemli biri olmak isteyen manuel benitez, “elinde puro tutan, bir arabası ve hasır şapkası olan bir adam” olarak o anı tadabilmek için hayatın en çetin mücadelesini ispanya’nın iç savaş yıllarında verir. darbe üstüne darbe yiyen cumhuriyetçiler yenilir. milliyetçilerin kazanması ile üç yıl süren savaş nihayete erer. çarpışmalarda yaklaşık “altı yüz bin ispanyol öldü, iki milyondan fazlası yaralandı ya da sakat kaldı. yarım milyon ev yıkıldı veya hasar gördü. yüz seksen üç kasaba yerle bir oldu, iki bin kilise yakıldı, ülkedeki besi hayvanların üçte biri katledildi, demiryollarının neredeyse yarısı tahrip edildi. ama en kötüsü, üç yıl süren bu savaş yüzünden ispanya’nın ödediği ahlaki ve manevi bedeldi. (…) kardeşin kardeşi öldürdüğü bir savaşın psikolojik mirasının silinmesi için on yıllara ihtiyaç olacaktı.” savaş bittikten sonra başlayan açlık, ablasıyla birlikte yaşayan manuel benitez’in en aç ve en zor yılları olacaktır. “alaydaki candan bir asker, angela benitez’in avucuna bir çikolata parçası sıkıştırırdı. çikolatayı, sanki bu mütevazı hediyeyi kısa hayatlarındaki bütün acıları yok edecekmiş gibi, zaferle çocuklarına götürürdü.” başa geçen general franco, otuz altı yıl boyunca demir yumrukla, yaptığı katliamlar ve insan onuruna aykırı davranarak yönetir ülkeyi. general franco dönemi, manuel benitez için, içe kapanma ve hesaplaşmadır. para kazanmanın, zenginliğe erişmenin yolu arenalardan geçer. benitez gibi para kazanma hayaliyle binlerce genç arenalarda matador olmak için kıyasıya yarışırlar. manuel benitez, birçok başarısızlığın ardından üne kavuşur ve ispanya tarihinin en çok ücretini alan matador unvanına sahip olur.

    hayatla bir kumar oynayacağını ablasına söyleyen benitez, ispanya’da yaşanılan zorlukların bir sembolüdür. benitez’in hayatından bahsedildiği kısımlar tek solukta okunacak denli yoğun iken, ispanya tarihinden bahsedilen kısımlar ise durağandır. iki yazarın tarihe yansız yaklaşımı, milliyetçi ya da cumhuriyetçi taraftar penceresinden bakarak anlatılmadığı apaçık sayfalardadır. bölüm bölüm ilerler eser. benitez’in hayatı bölümlere ayrılır. ve araya konulan bölümler de ise ispanya tarihi anlatılır. ispanya tarihi denilse bile tarihi eser olarak okumak mümkün değil. bir dönemin el cordobes’in gözünden dökümüdür “yasımı tutacaksın”.

    toplumsal, ekonomik, siyasi, dinsel güçlerin yerle bir edildiği ispanya’da el cordobes’in düşsel yolculuğunda nasıl yürüdüğünü, yolculuğunda nelerle karşılaştığına tanıklık ederek serüvenin sonuna kadar okurunu yanı başında tutar. kimi zaman duyarsız ve acımasız kimi zaman sevecen ve iyi niyetli devam eder “yasımı tutacaksın”. ispanya, bir iç savaşta nasıl yok olduğunu, yok oluşunun insanlığın üzerindeki etkilerini tüm çıplaklığıyla sergilemesi, insanın kendisini unuttuğu, nefretin zirveye ulaştığı bir süreçte neler olabileceğini en iyi şekilde izah eden, önemli bir değerdir yapıt. arka kapağında ise “sarsıcı, sıra dışı bir yaşamın, dünyaca ünlü boğa güreşçisi el cordobes’in romanı… ama sadece o kadar değil, ispanya iç savaşının tarihi, yoksulluğun, ölümün esir aldığı bir ülkenin soluk kesen, yürek kanatan anlatısı… herkesin okuması gereken bir kitap.” deniyor.

    ilk olarak 1972’de payel yayınevinden çıkan ve daha sonra filiz çakır’ın akıcı ve sade çevirisiyle yeniden alakarga etiketiyle okur karşısına çıkar. dominique lapierre ve larry collins, bir tarihi eser oluşturmanın ötesinde bir sanat eseri ortaya çıkarmışlar. el cordobes’in hayatına yansıyan dönemin kültürel değerleri, medeniyetin bir parçasıdır aslında. geçmişle geleceği birleştirme konusunda önem arz eden bir başka etkendir. insanlığın karşı karşıya kaldığı olayların ayrıntısına kadar anlatması, kahramanın yaşantısına sıçrayan yerlerin ışığında devam eder. ispanya’nın birçok açıdan çekilmiş fotoğrafıdır “yasımı tutacaksın”.