1. eskiden beri yazı yazmayı sevmekle birlikte, uzunnn bir süredir de kalem oynatmıyordum kendim için. bunun en önemli nedenlerinden biri de şüphesiz sözlük ve benzeri ortamlarda klavye ile olan sarmaş dolaş halim.. fakat insanoğlu zamanla her şeyden bıktığı gibi tek düze giden bu seyirden de sıkılıyor; ben gibi.

    sonrasında ise tekrar yazmak, düşünceleri mürekkebin izi ile deftere geçirmek. renkli sayfalar arasında kaybolmak. kesinlikle bir dinginlik kattığı doğru bünyeye. ezelden beri yapanlar için bu heyecanım biraz yavan kalacaktır lakin bıraktığın eski bir şehre geri dönmek gibi. söz konusu bir de dolma kalem ile yazmak olunca, ekipmanların çeşitliliği ve sizi cezbeden tarafı tarif edilemez..
  2. ben yazarak yaşamaya çalışıyorum.yazdıkça kurtuluyor ve unutuyorum ve bir gün ihtiyacım kalmayacağını da biliyorum. ama o gün çok yakın değil , çünkü hala en ilkel duyguları bile tamamen hissedemiyorum.o kadar zorluyorum ki kendimi zihnimi kandırdığımı anlıyorum bazen.gerçekte hissetmediklerimi derimin altına sokmaya çalışıyorum.dolayısıyla daha yazmam gerekiyor , normal bir insan olabilmek için
    arkhe
  3. ne zaman yazsam içimden koca koca parçaları bırakmış gibi olurum kağıda. o yüzden daha ciddiyetsiz yerlere yazıyorum. kilitli twitter hesabı ya da burası gibi :)

    kendimi anlatmaya ne çok ihtiyacım varmış meğer. buna ihtiyaç duymak bile sinirlendirir oldu beni. halbuki ne kadar doğal bir istek. küstüm ben ya. baya küskünüm.
  4. hayatta kalmak için içini boşaltmak.
    günlerin, anların, anıların ağırlığı bunaltmaya başladığında ruhu, kağıda kusmak bütün o bulantıyı. sonrasında nefes alabilmek.
  5. teyzem filminde üftade de yazıyordu. yazdıkları, deli saçması denilerek kalorifer kazanında yakılmıştı..buradan hesapla..umursamazsın kimseyi ama işte değerlidir herkes kendi içinde. yaşadıkça öğrenirsin.
    zahle