1. kafamdakiler kemikleşmesin diye... ne kemikleşmesi, betonlaşmasın diye yazıyorum. her fikir bir çimento ve kurumadan kafadan yazarak atmalı. atmalı ki kafa betonlaşmasın.

    bazen geç yazıyorum. o zaman da bi halta benzemiyor yazdıklarım. ustüne yazacaklarımı da etkiliyor bu durum. kafamdaki harcın içine beton parçaları girmiş oluyor ve sonraki yazdıklarım da bir halta benzemiyor.

    oysa ne güzel olurdu aklına gelir gelmez yazmak...

    deneme dedikleri de bu ya işte: samimiyetsizlikten uzak, güzel fikirler üretme yöntemi. başka perspektiften bakabilme yetisini de aşılaması da cabası.

    yazmadikca sabit fikirli oluyorum. yazdikca başka fikirlerle tanışıyorum.
  2. beyinden taşan düşünceleri bardağa akıtmak gibi rahatlatıcı bir eylem.
  3. insan biraz mürekkep ve bir kalem gibi. insan kendini yazıyor. kim okuyacak? kim o yazılanlarda kendinden birşeyler bulacak? kim? lütfen düzgün yazın. belki tanrı da sizi okuyor, sizin kelimelerinizde belki de kendisini görüyor. lütfen düzgün yazın.
    okumanın abisidir yazmak. ben bu iki kardeşi çok severim. siz de sevin. lütfen düzgün yazın, okunaklı yazın. kendi yazdığınızı başkasından önce kendiniz okuyun.
    hayır. bırak. istediklerini yazsınlar. isteseydim sadece iyi ve doğruyu yazarlardı. sen, bana her yazılanı göster. düzgün olsa da, olmasa da.
  4. argoda yürümek.
  5. bi ders için yazı yazmam gerekiyordu ama yazamadım, vaktim olmadı. lisedeyken çok çok fazla yarışmaya katılıp yazı falan yazıyordum. onlara bakayım olmadı onlardan götürürüm, dedim. dört beş sene önceki yazılarımı buldum ve ilginç bir şey fark ettim ki şu an onlar kadar güzel yazamam sanırım. çok güzel olduklarından değil de zaman ileriye gittikçe ben geriye gitmişim. neyse kısaca bi ara çok sevdiğim eylem. saatlerce, günlerce hatta haftalarca bir yazının üstünde uğraşırdım. çok özlemişim onu fark ettim.
  6. hayatımda yeterince dram olmadığı için ilhamımı yitirdim. sadece acı çekerek, acı çektirerek yazabildiğimi fark etmek ağzıma sıçtı benim. hayatımdan çıkmak isteyen insan bile nazikçe gidiyor, iki üç travma yaşatsaydın da hah şimdi yazarım bir şeyler deseydim. belki birkaç ışık yanar diye torbacılara bulaştım. yeteneksiz oluşumla barışmalıyım işler kötüye gidiyor
  7. yazmak bir su olabilir mi..içindeki yangına karşı..

    keşke öyle olsaydı. daha az mutsuz olurduk.
    zahle
  8. günümüzde bir çeşit stres atma aracı. içimizi döküyoruz, sıkıntılarımız, dertlerimizi paylaşıyoruz. yazıyoruz okuyan olsa da olmasa da.
  9. ernest hemingway'in, tavsiyeleriyle hakikaten yararlı şekilde rehberlik edebildiği eylem.

    "kişisel trajedini unut. hepimiz zaten başta hapı yutmuş olsak da adamakıllı yazabilmen için ciddi ciddi incinmen gerekir. fakat incindiğin zaman da acınla sahtekarlık yapma, kullan onu. bir bilimadamı tarafsızlığında yaklaş. ancak sırf senin veya tanıdığın birinin başına geliyor diye lüzumsuz önem atfetme."

    (scott fitzgerald'a 1934'te yazdığı bir mektuptan)


    "hayal gücü, dürüstlük dışında iyi bir yazarın sahip olması gereken tek şeydir. hayattan ne kadar çok şey öğrenirse de, hayal ettikleri bir o kadar gerçekçi olur."

    (by-line: ernest hemingway kitabından)


    "en berbat ve çaresiz haldeyken devam etmelisin. bir roman için yapılacak tek şey vardır, o da o lanet şeyin sonunu getirene dek durmadan devam etmektir."

    (scott fitzgerald'a 1929'da yazdığı bir mektuptan)


    bazen de sabrı taşıyormuș. yine fitzgerald'a yazdığı bir mektuptan:

    "öykü yazmak fahişelik değil, sadece senin için yanlış bir tercih. roman yazarak da geçinebilirdin ve geçinebilirsin. tanrının salağı. yaz artık şu kitabı."
  10. sanılanın aksine her zaman iyi gelmeyen şey.