1. yemek yapmak kadar keyifli rahatlatan bir şey yok.

    annem evde yokken saatlerce yemek tarifi sitelerinde gezip çeşit çeşit yemek yapmayı çok seviyorum annem evdeyse ortalık dağıldığı için izin vermiyor :)
  2. oldukça ünlü olmus bir sozu getirdi aklima.

    erkek : sogan salca yag uclusune ne katarsan yemek oluyo, hala yemek yapamayan kizlar var.
    kiz : sogan salca yag uclusune ne katarsan yemek oluyo, hala bunun icin bi kiza ihtiyac duyan erkekler var.
  3. çok keyifli, bir şey başarmış olmanın mutluluğuyla yapılan yemeği yiyenlerin gözlerine beğendiler mi diye bakmak da buna dahil.
  4. uyandırdığı his bakımından spor yapmaya, kitap okumaya, konsere gitmeye benzeyen aktivite. şöyle ki yapmaya başlayana kadar bi uşenme olabiliyor fakat başlayınca keyif veriyor, bitince de iyi ki de yapmışım dedirtiyor. hatta insan kendine şaşırıyor yahu böyle güzel bir şey varken neden ben acaba dışarıdan köfte söylüyordum ki deyip sonrasında yine tekrar ediyor. burada asıl mesele yemeği dışarıdan söylerken ki ruh halimiz. onu incelemek lazım, bi dahakine tam dışarıdan soyleyecekken bunu hatırlayıp kendimi sorgulamam gerek.
    abi
  5. eldeki mevcut malzeme ile yeni bir şey oluşturma ve sunma. geçen süre içinde size kattığı dinginlik. bazen araştırmaya sevk etmesi, bazen de tek düzelikten kurtulmak için farklı alternatif kanallarına yönelmek. olaya sadece yemek yemek olarak bakmayan biri gözünden bilim dalı misali... fizyolojik ve psikolojik etkilerine bakınca yanılmıyorum sanırım.
  6. sanat yapmaktan farksız eylem. yapılan şey bir yumurta dahi olsa herkesin kendine has yaptığı şey. büyüklerimiz "elinin lezzeti" diye bir kavram geliştirmişler ya, sahiden herkesin elinin lezzeti ayrı. yemek yaparken herkes kendi karakterinden bir şeyler de ekliyor olmalı.

    bir de yemek yapmaktan daha güzeli var ki; yemeğin yanına şarap seçmek, yapılan yemeği sevilen insanlarla paylaşmak, sizin hazırladığınız sofrada dönen hoş sohbetler.. tüm yorgunluğunuza, telaşınıza değiyor.

    hayatımızı sürdürebilmek için gereken bir mecburi ihtiyaçtan öte görülmelidir yemek meselesi. yorgun hayatlarımız bunu hak ediyor. yaşam kalitesi önce yediklerimizden başlıyor.
  7. zorunda olmadığınız için şimdilik keyifli gelen eylem...

    hele bir işten çıkıp eve gelin ve yemek yapmak zorunda olun, o zaman konuşalım...
    bu arada bir ara evde digiturk'e üye iken home tv'yi kapatmazdım; gordon ramsey, jamie oliver, nagellia (soyadını unuttum), beş günlük yemeği bir günde yapan kadın, kek savaşları'nı bilirim, izlemek güzel oluyordu...
    az gaza gelip bir şeyler denemedim hani...
  8. güzel ve eğlenceli birşey aslında hem kafa dağıtıyorsun hem sonunda ortaya güzel bir iş çıkıyor. ama genelde tembellikten uğraşmıyorum pek şöyle aslında sevigimle falan yaşasam yemek yemeyi de seven biri olsa severek yaparım yeriz birlikte belki sayesinde kilo alırım ben de.
    wtf
  9. malzemeler; domates, biber, bir miktar kırmızı yahut beyaz et, tereyağı, baharat, çömlek, sarımsak, soğan, sıvıyağ, su, (istege gore salça, biraz suyla karistirip kapagi kapatmadan önce çömlekteki malzemelerin üzerine dokebilirsiniz)

    mekan; ateş yakilabilecek bir doğa alanı

    küçük çömleği tereyağı ile kaplayin, malzemeleri doğrayıp karıştırın, baharat ve tuzu bu aşamada ekleyin, çömleğe ekleyip uzerine yağ ve bir miktar su ekleyin. yuvarlak bir domates dilimini de en üste ekleyebilirsiniz. közün içine, çok derin olmasın, güzel bir yuvaya çömlegi yerlestirin. etrafına közde patates için patateslerinizi koyun. arkadaş veya sevdiceginizin gözünde "ne numaralar varmış" cümlesini okuduktan sonra, yemeğinizi çıkarıp afiyetle kaşıklayın.
  10. 24 yaşında daha bu sene öğrendiğim mucizedir. elimin lezzeti varmış aldığım duyumlara göre. annem olsa genetik der.