1. "Meclis Başkanı İsmail Kahraman’ın laikliği kaldırmak istemesi, aklıma İmran Öktem’i getirdi. Öktem, 1966-1969 arasında Yargıtay Başkanı’ydı. İmran Öktem'in 1967’de yeni Adli Yıl’ın açılışında yaptığı konuşma, gericilerin tepkisini çekmişti. Öktem, gericiliğe karşı ve laikliğin savunucusu bir Yargıtay Başkanı idi. Bu yüzden o dönem dincilerin hedefiydi. 1 Mayıs 1969’da vefat etti. Hedef gösterenlerin başında Milli Türk Talebe Birliği (MTTB) vardı ve “Dinsiz Öktem’in cenazesi kılınamazdı!” Ve gericiler Ankara Maltepe Camisi’ni bastı. İmamlar gerçekten de cenaze namazını kılmadı. İsmet Paşa “Bu cenaze namazı kılınmadan, ben bu camiden bir adım bile dışarı atmam” dedi. Sonunda, cenazeye katılan biri (İzzet Gözübüyük) kıldı namazı. İsmet Paşa’nın “Bu yaşanan ikinci 31 Mart vakasıdır” sözü akıllara kazındı. Öktem’i hedef yapan; cenazesini 47 yıl önce kıldırtmak istemeyen MTTB’nin o zamanki genel başkanı, bugünkü Meclis Başkanı İsmail Kahraman’dı."
    kaynak

    saflar yıllardır netti, palazlananların sesleri gür çıktıkça daha görünür oldular, değişen tek şey bu.
    mesut
  2. mesut
  3. Meclis başkanı ismail kahraman'ın anayasa değişikliği için ortaya koyduğu gerekçenin beni dehşete düşürdüğü açıklamadır.

    "Bu Anayasa değişmeli. Bir başlangıç kısmı var; üzüyor beni. 34 tane 've', 22 tane 'virgül', 7 tane 'noktalı virgül', 7 'paragraf' ve 1 'nokta'. 2 sayfa süren bir başlangıç kısmı. Dünya anayasalarında böyle bir başlangıç yok. Lisanı da güzel değil. Birinci kısmında hürriyeti verir. Maddenin hemen ikinci kısmında 'ancak, şu kadar ki, fakat' diyerek hürriyeti geri alır. Niye? Çünkü bir darbe anayasasıdır. 61 de böyledir. 82 de böyledir"*

    Bir anayasanın başlangıç kısmının lisanı kendisini ne kadar üzmüş fark ettiniz değil mi? Tam bir 28 şubat zulüm hikayesi. Nasıl da her ayrıntısı tespit edilmiş gözleriniz yaşarmadı mı? Soma'da ölen yüzlerce madenci söz konusu olsaydı işin fıtratında var denilirdi oysa. Ayrıntılar ve ihmaller kimsenin umurunda olmazdı. Nasıl dem vurmuş ama hürriyetlerin elden alınmasından? Tutuklu akademisyenler, gazeteciler ve öğrencilerin hürriyetleri söz konusu olsaydı, yahut bahsi geçen tecritlere, insanlık onuruna aykırı muamelelere maruz kalıp yıllarca işkence gören devrimciler olsaydı haklar ve hürriyetlerden asla bahsedilmezdi.

    5 Haziran'daki diyarbakır patlamasından bu yana 7 haziran süreciyle birlikte yeni bir boyuta geçip ardı arkası kesilmeyen patlamalarda hayatını kaybeden yüzlerce insan, sur'da cizre'de nusaybin'de katledilen yüzlerce sivil söz konusu olsaydı da bu kadar üzülmezdi. Mesela bir ülkenin başkentinde üç kez bomba patlamış da olabilir ama bu güvenlik zafiyeti olduğu anlamına gelmez. Güvenlik zirvesi yapılır ve sorun çözülür. Kimse bizim gücümüzü test etmesin. Şimdi haşmetli devletimizin "katil ışid işbirlikçi akp!" diyenleri ve olay yerinde paramparça olmuş yakınlarının parçalarını toplayanları tutuklaması lazım asıl güvenlik tehdidini onlar oluşturuyor.

    Hedef tahtasında başkanlık sistemi varken ve siyasal islamın kanlı yükselişi sürüyorken her tür politikanın mübah görüldüğü bu dönemde laiklikten arındırılmış bir anayasa fikri hiçkimseyi şaşırtmamıştır. Dindar ve kindar bir nesil isteyen iktidarın kendi içinde tutarlı bir eylemidir.

    Burada burjuva hukukunu da darbe anayasasını da savunacak değilim. Çözümü bu kokuşmuş sistemin dehlizlerinde aramak en büyük hata olurdu zaten. Ama bugün darbe anayasasıdır şeklinde gerekçe sunularak değiştirilmek istenen anayasa tam 14 yıldır türlü türlü yamalıklar yapılarak iktidarın  teminatı olmuştur. Artık işler çığırından çıkıp kılıfına uydurulamayacak raddeye geldiği için anayasa yeni bir yama tutmamaktadır ve ayak bağı olmaya başlamış kurumlarıyla birlikte ortadan kaldırılması gerekmektedir.

    Esas sorun anayasa değişikliğidir yan sorun 2. maddede belirtilen laiklik ilkesidir. Sekülerizmin gerekliliğinin toplumun tüm katmanlarında idrak edilmesi açısından bu karara verilecek tepki büyük ehemmiyet taşımaktadır.

    *http://www.evrensel.net/haber/278465/tbmm-baskani-yeni-anayasada-laiklik-olmamali
  4. TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ın "Anayasada laiklik olmamalı, yeni anayasa dindar olmalı" sözlerini protesto etmek isteyen Gericiliğe Karşı Aydınlanma Hareketi ve Birleşik Haziran Hareketi, TBMM'nin Dikmen kapısında eylem kararı aldı. Ancak çevik kuvvet ekipleri Akay girişini kapattı. Polis Meclis'e yürüyenlerin önünü kesiyor. Polis plastik mermi ve gazla saldırdı. Olgunlar Sokak'ta plastik mermiden kaçanlara polisin "Atatürk'ün p.çleri kaçmayın" diye bağırdığı duyuldu .

    "Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, “Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir” diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek, “demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek”
    (bursa nutku)
    mesut
  5. flash