1. bundan üç yıl evvel, "yeni yıl" kavramı hakkındaki düşüncelerimi belirttiğim bir şeyler yazmışım. bugün ona denk geldim. üç yıl evvelki halimin zihninden ve elinden çıkan cümleler okumak tuhaf hissettirdi ama güzel bir tuhaflık bu. bazı düşüncelerim değişmiş, bazıları değişmemiş. yıl değişiminin hiçbir dalgası olmadığına dair düşüncem değişmemiş mesela. yine de bazı hedeflerim var ve bunların hepsine yıl değişimine üç gün kala ulaşamayacağım için; bu hedefler bir bakıma "yeni yıl hedefleri" oluyor. kendime hatırlatma maksatlı olarak, kendilerini buraya not düşeyim istedim.

    -ilk olarak, uyku düzenim hakkında radikal bir değişim yapmak. daha doğrusu, uyku düzensizliğim hakkında. hayatımın hiçbir döneminde uyku düzenim olmadı. genellikle geceleri daha verimli olduğum için erken uyuma eğilimim yok. geceyi herhangi bir konu ya da olay hakkında her ne kadar verimli geçirmiş olursam olayım, ertesi güne geç başlamak biraz moralimi bozuyor. erken uyanabildiğim nadir zamanlarda yaşadığım iyilik ve motivasyon hissini sevmeye başladığımdan; bu hissi her sabah hissedebileceğim bir düzen kurmak istiyorum. bir yandan da geceden vazgeçmek istemiyorum. bu da beni hedefin ikinci ayağına getiriyor: az uyumak. uzunca bir süredir 8-10 saat arası uyuyorum ve bu hoşuma gitmiyor. zaten gündelik hayatta zaman ayırmaya mecbur olduğumuz pek çok şey varken; elde kalanın çoğunluğunu uykuya yatırmak içime sinmiyor. sağlıksız bir miktardan bahsetmiyorum elbette; ama en fazla 6 saat uykunun bana yeteceği bir seviyeye gelmeye çabalayacağım.

    -marriage story hakkında yazdığım yazıda, okuma-izleme alışkanlığımı yeniden pekiştirmeye başladığımdan bahsetmiştim. lakin bana yetmiyor hala. bunun üzerinde daha sağlam bir istikrar geliştirmem gerekli. miktara yönelik günlük bir sınırlandırma koymak bana saçma geliyor. yani "her gün en az 50 sayfa okuyacağım" olayı benlik değil. miktar kısıtlamaları bende mecburiyet hissi uyandırıyor. misal bazı günler yirmi otuz sayfa okumak beni doyuruyor (bu doygunluk ne okuduğuma göre de değişiyor elbette), bazı günler okumaktan ziyade yazmaya ya da izlemeye yönelik şevkim daha baskın oluyor. kendime bir günlük süreç için miktar kısıtlaması koyduğumda ve bu şekilde hissedip o kısıtlamaya uymadığımda kötü hissediyorum bu sefer. dolayısıyla kısıtlamayı miktar parametresinden çok, zamana odaklı olacak şekilde düzenledim. periyodu günlük değil de haftalık yaptım ayrıca. her hafta en az iki kitap okumak, üç film izlemek ve daha önce dinlememiş olduğum üç albüm dinlemek istiyorum. yazmak konusunda herhangi bir program oluşturamam; zira o çok farklı. yine de mümkün mertebe sık yazmaya çalışacağım.

    -2018, fiziksel olarak kendimi en iyi hissettiğim yıldı. beslenmem ve egzersizlerim çok düzenliydi. vücudumdaki su ve d vitamini eksikliğini kısa bir sürede telafi etmiştim ve yağ oranındaki azalmayla birlikte polikistik over hastalığımın başıma sardığı sıkıntıların birçoğu etkisini kaybetmişti. her gün en az on kilometre yürüyor, bunun bir kısmında da koşuyordum. fiziksel iyileşmenin yanında, bu aktiflik bana mental motivasyon da sağlıyordu. elimdeki iş her ne olursa olsun çok daha rahat ve verimli şekilde odaklanabiliyordum. sorumluluklarımı daha çabuk yerine getiriyordum. işlerimin düzene girmesi de bu yıla tekabül ediyor. bunun verdiği mutlulukla daha da aktifleşiyor, aktifleştikçe geceleri yatağa daha yorgun ama mutlu giriyor, sabahları daha dinlenmiş ve yine mutlu kalkıyordum. 2018 yazının benim için zorlu geçmesi, çevremdeki insanların beni daha da dibe çekmesi ve zayıf bir dönemimdeyken sorumluluklarımın birden artması beni sıkıntıya soksa da düzenimi iyi kötü muhafaza edebilmiştim. ne olduysa 2018'in sonlarına doğru oldu. 2019'a girdiğimizde bu iyi hislerden eser yoktu. ben de tembelleştim. yürüyüş ve koşularımı yapmamak için bahaneler üretmeye başladım. mental olarak da kötüleşti durum. ailemle ilişkim iyiye gitmiyordu, sorumluluklarım iyiye gitmiyordu, ilişkim iyiye gitmiyordu. motivasyonumu kendileriyle birlikte yeniden kazanacağıma inandığım insanlar, hak etmediğimi bugün bile gönül rahatlığıyla söyleyebileceğim tutumlar sergilediler. sonrasında bana bir motivasyon kaynağı gerektiğini; ama bunun bir insan ya da insanlar olmaması gerektiğini idrak ettim ve insanlara yönelik beklentilerimi azaltmaya çalıştım. ailemle iletişimime farklı ve beni atıl bırakmayacak perspektiflerden bakmaya başladım, sorumluluklarımı yerine getirmek konusunda kendimi zorladım (ki bu bana her zaman verim sağlamadı ama hiçbir şey yapmadan oturup şikayet etmekten çok daha iyiydi), ilişkimi bitirdim, daha doğrusu, bitirme kararını birlikte aldık. yeniden toparlandım ve 2019 yazı, en kısa sürede en çok şey öğrendiğim zaman dilimi oldu benim için. hem de birçok anlamda: aile, insan ilişkileri, kariyer, kendi kimliğim... çok iyi ve çok destekçi insanlarla tanıştım, tanıdığımı sandığım insanların asıl karakterlerini tanıdım, daha önce hiç bulunmadığım bir şehirde çok güzel bir ay geçirdim. şu anki ruh halimin sağlıklılığını, ılımlı iyimserliğimi ve eskiye kıyasla çok daha az kaygılı halimi bu yaz hayattan öğrendiğim şeylere borçluyum. yeni yıl hedefim ise bu güzel hisleri daha da sağlamlaştırmak. ve tabi ki fiziksel aktivasyonumu artırmak.

    -2019'da sadece bir konsere gidebildim. hiç gidemeyebilirdim de, spontane gelişti bu konser maceramız zira. ama 2018 bu hususta çok verimli geçtiği için, 2019'un konser kuraklığı ziyadesiyle gözüme battı. 2020'de mümkün olduğunca fazla konsere gitmek istiyorum. ulaşım ve bilet masraflarını moral bozucu masraflar olarak görmemek için, öteki masraflarımı kısmam gerekecek.

    -hem 3. hem de 4. hedefi aynı anda gerçekleştirmeme çok büyük faydası olacak 5. hedefimin: alkolü azaltmak. eskiye kıyasla çok fazla tüketmiyorum. yemek yemeye hatta yiyecek kokusu duyumsamaya bile katlanamadığım bir dönem yaşamıştım ve bu dönemde sadece içiyordum. içmemem gereken yerlerde, içmemem gereken şeyleri, içmemem gereken miktarlarda. bağımlılığın eşiğinde olduğum bir dönemdi (hatta bir manada bağımlılıktı) ve kendimi hiç iyi hissetmiyordum. son bir yılda bu huyumu kestim. son beş altı ay ise çok daha iyi bir hal aldı. bu son beş altı ayda içme alışkanlığımdaki değişime dair gözlemlerim şunlar oldu: eskiye kıyasla daha az bir sıklıkta, daha düşük alkol oranına sahip içkiler tercih etmek, içerken hüzünlendiğim anların çok daha az olması ve çok daha kısa sürmesi, eşlik eden şarkıların daha keyif verici olması, dert ya da kaygıdan ziyade mutluluğu paylaşmak için içtiğim zamanların beklenmedik bir artış göstermesi. bunlar iyi gelişmeler. daha da iyileşecekler umarım.

    -mesleki hayatımı kolaylaştıracak olan birkaç programdan, en azından birini sağlam bir şekilde öğrenmek. ilk başlarda haz etmediğim bir tanesini şu sıralar çok rahat ve keyifli bir şekilde kullanıyorum. lakin kendimi geliştirmem gerek. bana hiçbir şey katmayan ama sırf keyifli oldukları için kendimi onlara zaman harcamaktan geri tutamadığım şeylere ayırdığım zamanı, bu program üzerinde pratik yapmaya ayırmak niyetindeyim.

    -geçenlerde, bilgisayardaki masaüstü dağınıklığını temizlemeye dalmışken, klasörlerden birinde bir dosya buldum. açtım. uzun zamandır görmediğim, hatta varlığını bile unutmuş olduğum için bir an anlam veremedim ama sonrasında hatırladım. biri 284, biri 379, biri 331 kilometre olan, çevre illeri kapsayan üç farklı yolculuk rotasıydı. oluşturalı bir yıla yakın zaman geçmişti, hatta belki daha fazla. motorla yapılması planlanan, ama bizde hep olduğu gibi sadece planda kalan, ölü doğmuş yolculuklar. herhangi bir terslik olur da yola çıkamazsak üzüleceğimi bilip üzülmesin diye kendisine pek hissettirmemiştim ama, gösterdiğimden çok daha fazla istemiştim o yolculuklardan en az birini yapmayı. görmediğim yerler görecektim, yanımda sevdiğim insan olacaktı ve motorla uzun yola çıkmak beni epey heveslendiren bir şeydi. lakin o yolculuklar hiç yapılmadı. sonra da unuttum gitti. çok uzun zaman sonra o rotaları tekrar bulduğumda, bu yolculukları yine de yapmak istediğimi fark ettim. en iyi dostlarımdan biri yakın zamanda ehliyetini aldı. her ne kadar yapabilecek olsa da, uzun yola çıkmak konusunda kendisini hazır hissetmiyor ama hazır hissettiğinde neden olmasın? şu sıralar sadece şehir içinde dolaşıyoruz. beş dakikalık mesafedeki evime ulaştığımda aradan iki saat geçmiş oluyor ama her defasında ayrı bir keyfi var. müzik var bir kere. sırayla bir onun istediği bir de benim istediğim şarkılar açıyoruz ve onlara eşlik ederek cadde cadde, sokak sokak ilerliyoruz. geçenlerde çocukluğunun geçtiği sokaktan geçtik. bana büyüdüğü evi gösterdi. bir an "çocukken dost olsaydık nasıl olurdu acaba?" diye düşündüm. sonra aklıma hiç dost olmayabileceğimiz, hatta hiç tanışmadığımız bir senaryo geldi. yanındaki koltukta olduğum için çok huzurlu hissettim sonrasında. içinde bu adam var olmasaydı hayatım elbette yine de sürerdi; ama şimdiki gibi olmazdı ve ben şimdiyle mutluydum. bu da beni sekizinci hedefe götürüyor...

    -hayatım üzerinde yapıcı etkisi olan ve bulunduğum noktadan memnun olduğumu bana her defasında hatırlatan bir avuç insanı yakın tutmak ve hiçbir etkisi olmayan/ yıkıcı etkisi olan insanlarla arama mesafe koymak hatta bazılarıyla iletişimi direkt kesmek. yakın geçmişe dek hayır diyemeyen, insanlara veda edemeyen, hayatının merkezine hep başkalarını yerleştiren ve sevilme hissini başkalarından beklerken kendi kendisine veremeyen biriydim (ki benim bakışımla bu bir acizliktir). hayatıma uyum sağlayamayacağı gün gibi ortada olan insanları zorla orada tutmaya, anlamaya, kendimi anlatmaya çalışırken azımsanamayacak ölçüde zaman ve enerji kaybettim. pişmanlık yok ama aynı hataları yapmaya gerek de yok. sırf benim çabam, sabrım ya da sürmesi üzerine olan inadımla ancak sürecek olan hiçbir insani ilişki istemiyorum. sırf yeni yılda değil, kalan hayatımda da.

    -2019'un son çeyreği, çok önemli bir şeyi keşfetmemi sağlayan biriyle tanışmamla değişti. keşif şuydu: kendinde olmayan hiçbir şeyi bir başkasında arama; çünkü bulduğunda ya da bulduğunu sandığında, o parçadan kopmamak uğruna olmaması gereken insanları hayatında tutmaya çalışırken tükeniyorsun ve bu insanlarla ilişkin bittiğinde olmaması gereken bir şekilde eksilmiş gibi hissediyorsun. gelişiyle bir boşluğu dolduran insan, gidişiyle bir başka boşluk açar. başka bir sonuç beklemek de mantıksızlık olur. geride bırakmak üzere olduğumuz bu yılda öğrendiğim en önemli şeylerden biri buydu. ve bunu tam olarak idrak edip, insanlara yönelik beklentilerimi hayatımda hiç olmadığı kadar azalttığım dönem, daha önce hiç yaşamadığım bir huzur ve mutluluk yaşadım. ve aynı hisleri yanımdaki insana yaşattığımı var olan bütün duyularla algıladım. sadece "an"da olmanın nasıl hissettirdiğini unutmayıp, bunu elimden geldiğince yaşamaya ve bunu sadece belirli durumlar/insanlar için değil; kendim için yapmaya devam etmek bir başka hedefim.

    -yıl bitmeden bir enstrüman çalmayı öğrenmek istiyorum. çevremdeki insanların neredeyse hepsi müzik yapıyor. ve son zamanlarda çalışmaları çok daha fazla yoğunlaştı. birkaçı albüm çıkarma aşamasında, birkaçı düzenli sahneye çıkıyor, birkaçı kendi şarkılarını yazıyor ve amatör kayıtlar alıyor. ben de bir şekilde sürecin içinde oluyorum dinleyici konumunda; hatta fikrimi bile soruyorlar. ama son zamanlarda yaptıkları müzik hakkında konuşmaktan ve fikir alışverişi yapmaktan ziyade, bizzat müziğin kendisini yapmak istediğimi fark ettim. kendimi bildim bileli hep bir enstrüman çalmak istemişimdir ama daha fazla ertelenirse yalan olacak gibi. o yüzden bu yıl o yıl olsa pek bir güzel olur.

    -bu aralar oyunlar çok fazla ilgimi çekmeye başladı. soundtracklerini dinlemekten keyif aldığım oyunların hikayesi çok etkileyici. yakınımdaki insanların bir diğer ortak özelliği de hepsinin bu konuda çok sağlam altyapıları olması. hatta bir tanesi oyunlar hakkında bir radyo yayını yapıyor iki arkadaşıyla beraber. onları dinlerken uyanan merakım, birkaç hafta evvel zorlu'da yapılan kalkgel etkinliğine gidişimizle tavan yaptı. başlarda çok farklı ve yabancı bir dünya gibiydi ama olayın felsefesi ve yaşadığımız hayatla bağdaşan noktaları hakkında konuştukça, bu dünyaya girmek istediğimi fark ettim. listemde altı oyun var şu an; ve yıl bitmeden hepsini bitirmek istiyorum.

    şimdilik aklımdakiler bunlar. zaman zaman gelip güncellemeyi düşünüyorum. hangilerini gerçekleştirebildiğim konusunda bilhassa.