1. ikiye ayrıldığına inanırım yorgunluğun, fiziksel ve zihinsel olarak.

    fiziksel yorgunluğun tedavisi tek ve basit, herkesin kendi sığınağında buna karşı bulduğu etkili ve uygulaması son derece kolay olan yöntemleri mevcut.

    ama zihinsel olarak yorulmak kademe kademe. düzelene kadar dozajı artırmak şart bundan kurtulmak için. benim tedavi yöntemim ise, en hafiften başlayarak şu şekilde:

    sessiz sedasız bi akşamda django reinhardt'ın gypsy jazz müziklerini şaraba meze eder kendimi balkondan esen rüzgara teslim ederim.

    ertesi gün yine aynıysa ilk fırsatta sohbeti muhabbeti güzel olan arkadaşlarla fasıla giderim. rakıya ve anasona boğarım her düşüncemi. limanda lodosa teslim edilmiş sahipsiz bir kayık nasıl sallanırsa eve yürürken o kadar sallanmalıyım.

    o da yetmemişse 2-3 günlük kısa bi tatil şart. bilinmeyene doğru olmalı istikamet, bir sırt çantasından ibaret yük ve bir yorgun zihin/ gönül.

    baktım hala olmuyor, iş çevremi değiştiririm. uzaklaşmaya çalışırım üzerimden atabileceklerimden.

    böyle böyle hayatta kalabildim. bu da benim kendime bulduğum çözümlerimdir efenim.
  2. yorgunluk öyle bir raddeye gelmişti ki kendimi dışarıda unutmuş yemeği masaya koymuştum. masaya geldiğimde sandalyede oturan ben değil yorgunluğumdu. sordum ben neredeyim diye? otobüs durağında unuttun diye cevap geldi. kapıdan koşarak çıktım otobüsle geldiğim yolu koşarak aldım. durağa geldiğimde yoktum. kendimi kaybetmiştim.
  3. bir ogle veya aksamustu uykusunun, ardindan da ilik bir dusun halledemeyecegi bir sey degil. ikisine de imkan yoksa ilik suda poset cay demlenir, gozun ustunde 10 dk hafif sulu sekilde bekletilir. yine ilik suyla yuz durulanir, ooh yeni uyanmis gibi...

    haaa ruh yorgunluguysa eger, ufak bir sirt cantasi icinde temel ihtiyaclarla daha once gidilmemis bir yere spontane atlayip gitmek. 2 gun bile yeter.