1. kendi düşüncelerime yakın, edebiyata düşkün, öğrenmeye aç, bilgiyi kovalayan, kaliteli insanlara sahip olduğu için seviyorum burayı. maalesef çevremdeki insanların hemen hemen hepsi toplumda bir yer edinme çabasında. toplumda bir yerin olsun diye çabalamak güzeldir fakat benim bahsettiğim insanlar toplumdaki yerlerini, ellerindeki pahalı telefonlarla, giydikleri pahalı kıyafetlerle, tükettikleri alkol ürünlerinin fotoğrafını sosyal medyaya yükleyerek edinmeye çalışıyorlar. sanki bütün dünyanın derdini onlar çekiyormuşçasına rakı sofrasının fotoğrafını çekip "bugün de böyle, bugün de dertleşiyoruz" yazıyorlar. geri kalan 300 fotoğrafa baksan, hepsinde kulüplerde dans ederken ya da arkadaşlarıyla gülüp eğlenirken çekilen fotoğraflar. insan sormadan edemiyor kendine. bunlar bu kadar dertsiz tasasız, rahat yaşarken dertleşmek için arkadaşlarıyla rakı sofrası kuruyorsa, ben ne yapayım, beni bırak, babam ne yapsın diye soruyorum kendime. bu yine temeli paraya dayanan bir problem.

    daha farklısı da var. ben okulda kitap okurken ve kendi seviyemde bir şeyler yazmaya çalışırken, bana "lan kitap okunur mu, şiir yazılır mı, sana mı kaldı lan şiir yazmak" diyen çok yakın arkadaşım, üniversiteye başladığı zaman facebook'a ve instagram'a kendine ait olduğunu iddia ettiği, aşk sözlerini, hayatın ne kadar zor olduğunu anlatan yazılar yazan fotoğraflar yükledi. neymiş efendim, kızlar böyle "edebi" konuşabilen, yazabilen erkeklerden çok hoşlanıyorlarmış. yesinler sizin edebiyatınızı.

    yukarıda tanımlanan insanların burada olmadığını düşündüğüm için burayı seviyorum.
    her başlığın altında öğrenilebilecek güzel şeyler olduğu için burayı seviyorum.
    buradaki herkesin bir amacı olduğuna inandığım için seviyorum.
  2. - insanlar tartışırken birbirine hakaret etmiyor.
    - ciddi ya da basit bir konuda goygoy yapmaya çalışan troller yok.
    - birçok farklı görüşten insan var.

    - tasarımı ve konsepti diğer sözlüklerden farklı, kapsamlı ve ilgi çekici.

    sözlüğün tek eksiği ülkede saksı devrilse bile buraya yazacak kadar fazla ve aktif yazarın olmayışı.
  3. youreads sitesini tesadüf eseri keşfedeli ve hemen sonrasında üye olalı henüz birkaç saat oldu ancak hayatımda ilk defa bir internet sitesi için "işte budur " dedim. tanımlanamayan konseptine aşık oldum belki de .
    ee
  4. birbirine saçma sapan hakaret eden insanların olmaması.az sayıda nitelikli ve seviyeli yazar,edebiyat seven insanların varlığı
  5. gece gibi olması. ekşi sözlük tozuyla toprağıyla, arabasıyla insan sürüsüyle, gürültülü ve boğucu bir gündüz gibiyse, youreads gece gibi sakindir, huzur verir. youreads candır.
  6. az ve öz insanın barınması. şiire önem verilmesi. daha ne olsun bunların hepsi zaten mutluluk sebebi.
  7. neden bilmiyorum da çok seviyorum. ikide bir bakıyorum ne yazıldı diye. yeni başlık yoksa üzülüyorum.
  8. kategorilere tek tek basıyorum. sol tarafı yokluyorum. sıra eğitime geldi, tıkladım.
    ta dan.
    solda duolingo diye bir şey çıktı. neymiş bu acep diyorum tıklıyorum. güzel güzel yorumlar var.
    *nedir ne değildir
    *kullanım için ipuçları
    *reklam vermediğine dikkat çekilmiş
    *benzer siteler.
    *mobil uygulası da varmış millet
    *şu şu yönü güzel de şöyle mantıklı şurası mantıksız. gibi eleştiriler...

    şimdi ben bu duolingo'yu nereden bulacak nereden bilecektim burası olmasa?
    böylesine yorumları, faydalı eleştrileri, ipuçlarını nereden görecektim?

    sözlük sisteminin tüm özelliklerini barındırması ve üzerine eklemiş olması bir yana, burada acayip bir samimiyet var.

    işte bu yüzden seviyorum burayı.
    buzlu
  9. bir kültür ağı olduğu için ve içinde de belirli bir derecede kendini eğitmiş, insan olma bilincinde kişilerin birbirini kırmadan rahatça fikir alisverisi yapabiliyor olması.malum, toplum olarak bu tür konularda eksiğiz biraz.
  10. güncel siyasetten uzak duruşu hoşuma gitti. türkiye'deki sorun da burada bence. son yıllarda güncel siyasete öyle bir bulaştık ki, içinden çıkamıyoruz. belçika'dan bir haber hatırlıyorum, birkaç sene öncesinde, hükümet düşmüştü sanırım, haberi burada 527 gün boyunca hükümet yok ve vatandaşlar normal hayatlarına devam ediyorlar. biz ise öyle bir bulaştırdık ki siyaseti hayatımıza, artık sanatçıları, edebiyatçıları seçtikleri siyasal görüşe göre değerlendiriyoruz, onların eserlerinden önce siyasi fikirleri geliyor bizim için.

    ben hep şunu derim, bir ülkede güncel siyaset normal vatandaşa ne kadar uzak ise, o ülke sanata o kadar yakındır. şimdi aklımıza antik yunan şehir devletleri, özellikle de atina gelebilir. doğrudur, orada tüm vatandaşlar siyaset ilgileniyorlardı, her gün biri başbakan oluyordu, toprak sahibi erkeklerin hepsi milletvekili gibi bir statüdeydiler, ama aynı zamanda bu kadar siyasetle iç içe bir halk sanatla, felsefeyle, sporla da ilgiliydi. ama ben bunu atina'nın nüfusuna bağlıyorum. az kişi olması, ve "atina meclisinde" hakkını arayabilenlerin toprak sahibi, erkek gibi toplumda çoğunluğu oluşturmayan bir sınıf olması bu siyaset-sanat dengesinin oluşmasında etkiliydi bence.

    atina'da güncel siyasetle ilgilenmek vatandaşlık göreviyken, bence günümüzde halklar bilerek istenerek güncel siyasete bulaştırıyorlar, böylece kutuplara ayrılıyorlar, ideolojileri ölümüne savunuyorlar. bu arada sanat unutuluyor. sanatçı unutuluyor. sanatçı ya "iktidar yalakası" ya da "her şeye muhalif" oluyor.

    velhasılıkelam bu siteyi sevdim. türkiye'nin bu yönünü, yani edebiyattan konuşan, sinemadan, sanattan konuşan, siyaseti güncellik batağına saplanmadan genel ideolojiler, felsefeler üzerinden tartışan kısmını seviyorum. bu demek değildir ki güncel siyaset pis, kötü. ama şu yaşadığımız dönemde ben siyasetten bunaldım, sıkıldım, ekşi sözlük'ün gündem kısmındaki siyasi atışmalı,kavgalı başlıklarından sonra buradakiler ilaç gibi geldi. umarım böyle de devam eder.