1. son zamanlarda burası da zevk vermemeye başladı bana. ekşi'yi bırakalı çok oldu zaten. sadece troller değil bence mesele. kimin troll olduğunu sözlükte bir hafta takılan herkes anlar zaten. engellersin biter. beni sıkan yorumların çok boş olması. düşünmeden, özenilmeden, araştırmadan yapılan yorumlar. saçma sapan kimseye katkısı olmayan anketler. daha kötüsü de kendi düşüncelerinin en doğru olduğuna inanmak. her yerde garip bir fanatizm var. iyi yazarlar var, samimi yazarlar var ama onlar da çoklukta kaybolup gidiyorlar. ne zaman bu yorum güzelmiş desem yazar üç aydır yok. ben de pek aktif sayılmam ama arada kendimi zorlayıp bir şeyler yazayım dedim ama onlar da pek olmadı. bilimsel değil de saçma kişisel ya da duygusal yorumlar oldu. benim buraya gelirken ki hayalim daha ciddi daha samimi ama yeri geldiğinde de eğlenebileceğimiz bir ortamdı. belki de beklentiyi baştan yüksek tuttuk ama olmadı ne yapalım. yönetimi suçlıyoruz hep. mutlaka etkisi vardır ama sonuç olarak kötü yorumları da güzel yorumları da biz girdik ve sözlüğün son durumundan hepimiz sorumluyuz. neyse yazsam daha çok uzar gider. başta başkalarının bilgilenmesi için yorum yazan tüm yazarlara, sonra sorularıma vakit ayırıp mesaj yoluyla cevaplayan yazarlara ve hepinize teşekkür ederim. ben artık inzivaya çekiliyorum:)
    Into the west
  2. Her zaman özür dileyen ben oluyorum suçlu ben oluyorum bıktım artık ughhh ve bu herkeste böyle. Bu şarkı da aklımdan çıkmıyor çıldıracağım Ppap
  3. son zamanlarda lita ford'a aşık olmaya başladım.

    ben joan jett'e aşıktım halbuki... ne olacak şimdi?

    şaka bir yana, benim idollerim hep kadın nedense. tamam yngwie malmsteen, ritchie blackmore da benim idolüm ama bir lita kadar sevmiyorum onları.

    şu aralar en büyük hayalim johnny guitar'ı çalabilmek mesela... o nasıl bir solodur öyle...

    https://www.youtube.com/watch?v=w44gwtRHGKY
  4. (185639)

    Şu girdiye gitme olayını oldum olası düzgün yapamadım. Neyse daha önemli konularımız var.

    Evet önceki durum yukarıda gördüğünüz gibiydi. Hafif afacan çocuk ben biraz hoşlanmışım. Kız bir yerde çalışıyor. Kızı görmüşüm, Kıza da tam yaklaşamıyorum; dükkan burası(dükkan derkan bakkal değil) sonuçta bir sürü insan var rahat hareket edemiyorsun. Toplamda 3 kere gittim sanırım. İlk görüşümde "güzel kızmış" dedim, tabii bakmadım ellerine yüzük var mı diye. 2. Seferde yüzük var mı diye bakmayı son anda hatırlayıp, yüzüğün olmadığını farkettim. Ve o kadar yoğunum ki kızı hoş bulmuşum ve "ben buraya gelirim kızın var mı ilişkisi anlamaya çalışırım" dedikten sonra 3. Gidişim bir ay sonra anca gerçekleşebildi. Kafam yoğun artık yaş da ilerliyor, zor yaklaşacaksın da şekillere gireceksim de, zor yani. 3. Gidişim kızın adını bilmiyorum, ortamı da hazırlayamamısım, amca var bir gün diğer gün ablalar var lakin benim zamanım yok. Haftaya yurtdışına çıkıyorum falan derken bir anda kızın kartviziti önümde belirdi. "Lan alsam mı almasam mı?" Derken aldım elime gezdiriyorum. Kızın isim soyisim de maşallah nasıl ezberlemesi zor cinsten. Aldım ben karviziti attım cebe. Bir kartvizit ve üstünde isim var. Yani kızda yüzük yok, ben daha oraya ne zaman gideceğim; hoşuma gitmiş hanımefendi, gene "yoğunum diyerek bir fırsatı daha mı tepeceğim" düşünceler aklımdan geçiyor; 3 görüşme de birşey belli etmek de edinmek de zor, zaman yok falan filan.

    (Burada biraz kendimden bahsetmek istiyorum; sosyal ağlar ve onun oluşturduğu gösteriş budalası tiplerden hayatım boyunca uzak durdum. Hem Sevmiyorum hem çok mantıksız geliyor. İnsan yaptığı şeyleri sorgular. Bu sorgulama sürecinde ben bu yapaylığı hiçbir zaman sindiremedim. Fotoğraf çektirmek bile bana hep uzak geldi. Tam olarak içselleştiremiyordum ve her seferim de-belki çok basit bir eylem- ama ben fotoğraf çektirmeyi de sevmiyordum. "Ben ben ben" demeyi sevmiyordum abi yani. David lynch'in bir filminde vardı sanırım bu fotoğrafa karşı olan karakter; anı yaşayan anı öldürmeyen gibilerinden. Ben duruma öyle felsefik anlamlar yüklemiyorum. Sadece içselleştiremediğim birşey. Dolayısıyla bu "ben"i azdıran ben merkezci anlayışı körükleyen bu şeyden uzak durdum. Sosyal ağlar çöplüktü. Twitter vardı. Gündemi takip etmek, mesleğim için twitter vardı. Neyse özetle sadece twitter a sahip bir bireydim.)

    Neyse devam edelim; işte elimde bir isim vardı be iş arkadaşlarımla hafif latifesini yaptığım bir durum. "Ben de kullanayım dedim artık şu sosyal ağları" derken stalker lığa soyundum. önceki girdide söylediğim gibi kızın instagramı var, benim açılmış bir instagramım vardı hatırlıyorum ve girmeyi başarıyorum. Evet gecenin olayı burada başlıyor. İnstagram kilitli malum. Önceki nickten kurtulup, adımı soyadımı yazıyorum. Sonra düşünüyorum, "eklesem olmaz daha tanışmadık bile zaten benim profilde 1'e 1 takip yeni olmuş, olmaz oğlum" diyorum. Zaten kız isimden çıkarır mı şüphesi var. Ben dana foto da koymadan ekledim kızı. Kız benim ad soyadı hatırlar diyorum, bir iki yerde geçmiş ya. Neyse ekledik, bir süre bekledik, bir süre daha derken sabah olmuş. Ben anladığım kadarıyla red yemişim, bilirkişilere danıştıktan sonra emin oldum. "Vay be demek belli edemedik, tanımadı ya da reddetti ne var yani" derken, amk bu mesaj olayı yani dm olayını zaten farketmiştim. Dedim şimdi yanlış da anlaşılmayalım mesaj atayım doğru düzgün. Bir şekilde bulduğum düzgün bir fotoyu iliştirdim instagrama. Yazdım mesaj:

    -biliyorum böyle bir giriş çok hoş olmadı direkt eklemek vesaire... kusura bakma lütfen durumlar böyle gelişti. Bilmiyorum yani bu şekilde oldu.

    Yazdım ben bunu zaman geçmiyoe kitap oku, film izle falan. Tabii arada bakmaya devam. Sonra zaman geçti yatayım dedim. Mesajda okunmadı o vakite kadar "okundu" yazısı geliyormuş öğrendim. Takipçi sayısında bir değilim olmasıyla "vay amk demek mesaj gitmemiş, bakmamıs; ama bakması lazım" der iken gene takip ettim(bu sefer fotolu), mesajı da attım. Saat de 12 tabii amk sanırım tribe girip yaptım böyle bir şey bilmiyorum.

    -umarım mesajım iletilmiştir.

    Yatmaya doğru yeltendim.

    Tak mesaj:

    -kimsiniz?
    -(ben bilmem ne)
    -neden eklediniz
    -(yukarıdaki cevaplar)
    Tekrar
    -siz kimdiniz?
    -(açıklıyorum böyle böyle oldu gece de rahatsız etmek gibi bir niyetim yoktu, "kısaca hoşlandım ekledim" dedim direkt.
    -neydi işiniz?
    -(ben gene kasılıyorum yazarken)
    -rahat olabilirsnz
    -(tepkiler acayip ablayamadım kızın beni çıkarması çok uzun sürdü, açık adres verdim nerdeyse)
    -kartvizit almanız doğru mu bu hareket?
    -(bunu uzun uzun açıkladım dedim "olaylar öyle gelişti doğru ya da yanlış değil bilmiyorum almış bulundum falan, rahatsızlık ettiysem söylemeniz yeterli benim maksadım sadece iletişime geçmekti o kadar)

    (Bir süre yazılmadı)

    -(dedim "neden yaz mıyorsunuz?")

    -Dedi ki çok kötü dedi yalnız:" ben kızın bilmem kaç yıllık sevgilisiyim, yok şöyle yok böyle biz evlenicez nasıl kartviziti alırsın böyle birşey yaparsın. (Hemen hemen ofisin adresini vermiştim zaten). Kızın patronuyla da görüşüceğim, senin tek takip ettiğin kişiyi de ben takip ettim bak adım bu ...(sonra "sizin gibiler yüzünden" lafları yedim.

    Ben de yazdım:

    -vay canına(ben dumur, nasıl anlamadım amk vay öküz ben)
    (Toparla toparlaya bilirsen)

    Yapacak birşey yok olayı açıklayacağız.

    Anlattım bütün durumu baştan, benim hehangi bir art niyetim yok. "İlişkim var" cevabını alsam zaten böyle şeyler yaşanmazdı. Kızımız hiç birşey yapmadı sadece benim tarafımdan olay cereyan etti. Kusura bakmayın, özür falan...

    Sonra abimiz öğüt verdi: "bırak o seni bulsun, bulursa sana belli eder zaten" falan filan...

    Dedim yüzük yoktu dedi takmıyorz birleylerden mesaj da açık olmasaydı keşke böyle birşey yaşanmazdı falan dedim.

    Kendimi de anlattım, durumu anlattım. 2 gibi Allah mesud etsin, iyi geceler dileyerek mesajlaşmamızı sonlandırdık.

    (bkz: Vay başıma gelenler)

    Not: Olayın benim açımdan durumu böyleydi. Karşı tarafta olaylar nasıl gerçekleşti orasını Allah bilir.
  5. hayat çok kötü.aşık oluyorsun,olma diyor. oldum diyorsun yanlış kişiye diyor.banane ben onla olmak istiyorum diyorsun tamam diyor sonra karşına apayrı bişi çıkarıyor yine oldurtmuyor.
    amk senin hayat gibi. ben kimseyi hayatım boyunca onun gibi sevmedim.
    sevicem gibi de görünmüyor. onla yaşadıklarımı bana yaşatabilicek birisi yok. olamaz.imkansız. çok özlüyorum. her dakika, her saniye onu özlüyorum. ne yaparsam yapayım onunla ilgili bir hatıra aklıma geliyor.baktığın zaman kısa benim için bir hayat olan sürede,o kadar çok şey yaşamışım ki onunla ,onsuz bir şeyler yapmak anlamsız. arkadaşlarımla dışarı çıkarken bile ona haber vermemek koyuyor bana.olsa da kızsa bana , sinirlense yaptığım bişeye , kıskansa beni , sonra ben bir gülsem , öpsem, seni seviyorum başka kimseyi düşünmüyorum zaten desem, o utangaç gülümsemeyi yapsa bana , gerizekalı dese, ben de seni seviyorum ama paylaşamıyorum kıskanıyorum dese. hepsine razıyım. sadece o olsa , sarılsa bana , ağlasak hıçkıra hıçkıra sarılarak ağlasak, ağlamaktan yorgun düşsek , bunu dinlesek ..... daha bir rakı bile içemedik sevgilim , daha adaya bile gidemedik,şimdi dışarı bakıyorum, kar var her yer bembeyaz. daha kimsenin görmediği , kimsenin dokunmadığı kar. toplasam biraz bir kar küresi yapsam , sana versem dünyanın en mutlu insanı olursun. senin için yaptığım her şeyi çok seviyorum, seninle geçirdiğim her anı seviyorum ,güzel anları hatırlıyorum hep kötüleri sildim attım. çok sevdim seni hala seviyorum. sakın bunu unutma....
  6. hayatı şuradaki davulcu gibi yaşamak istiyorum
  7. henüz ilkokula başlamamışken haberlerse sürekli dillenen ''trafik canavarı bugün de 2 can aldı'' tarzı haberleri izlerken, bahsedilen canavarın gerçek olduğunu ve arabasıyla zevkine insanları öldürdüğünü sanıyordum. ama haksız da sayılmam hani sen haberi bu resim eşliğinde verirsen böyle olur.

    gerçeği öğrendiğim de yıkılmıştım. böyle bir canavarın var olmadığına değil. bu ölümlere sebep olanların insanlar olduğu için.
  8. siktir git o zaman kulzos'a demeyeceğinizi bilseydim,

    "meta sözlük'ü çok özledim" diye itirafta bulunurdum .
  9. Hayatınızın en kotu dönemini yaşıyorsunuzdur. Ekonomik olarak o kadar bitmişsinizdir ki, zamanında "açlıktan ölsem de bi' daha o adamın yanında çalışmam' laflarınızı bi' güzel yutar; arkadaşınızdan eski patronunuzla sizin için konuşmasını istersiniz. Görüşmeye giderken o arkadaşınız sizi yine yanlız bırakmaz ve 'geçerken uğradık' senaryosuyla ofise girersiniz. Eski patron biliyordur tabi sizin gururu kurtarmaya derdinde olduğunuzu. Oturursunuz, lafın arasına sokuşturur 'bugün 50 kişi internetten başvurdu iş için' diye. Sonra, anlattiği zengin insan hikayelerinin arasina güzelce serpiştirir sizin yeni bir kariyer çizmek için yaşınızın ilerlemiş olduğunu, insanların daha lisedeyken kariyer plani yapıp son sınıfı amerika'da okuduğunu, masterları doktoraları... kendi planlarınızdan bahsedersiniz 'siz yanlış yapıyorsunuz işte" diye başlar, bir şekilde milyon dolarlarla devam eder. 150.000tl'lik iş planından bahseder, 'iş ne?'diye sorulduğunda hiç bi' fikri olmadığını anlarsınız. Başkasının zenginliğinden bahsetme-(her nasılsa) bunun üzerinden kendini övme-sizi aşağılama döngüsü içinde tirat atar. Konuştukça gaza gelir, kendinden geçer. Arkadaşınız sizi kurtarmak için benim kalkmam gerekiyor der. Ama eski patron bırakmaz. Kapıya, koridora kadar geçirir. Panik halindedir. Karşısındakini ezerek kendini yüceltme seansi bitiyordur çünkü. Birkaç saniye daha egosunu doyurabilmek için asansöre de kadar gelir. Hala konuşuyordur. Tam düğmeye basacakken kapıyı tutar, sesini çok büyük bir sır veriyormuşçasına alçaltır ve başka çok zengin birisinin hikayesini anlatır. Siz arkadaşınızla hikayenin ana fikrini anlayamadığınızdan boş gözlerle bakarsınız eski patrona. Hemen açıklama yapar; "böyle şeyler tanıdıkla, çevreyle, torpille olur, çok heveslenme yani." diye. Sonunda kapı kapanır, dayanacak gücünüz kalmamıştır artık, ağlamaya başlarsınız. Hayatınıza, kendinize, çaresizliğinize olan nefreti bastıramıyorsunuzdur artık. 2 saat ağlayarak kafede oturursunuz, arkadaşınız sizi bu halinizle bırakamıyordur çünkü ve malesef sadece iyilik yapmaya çalışıyorken, kendini suçlar keşke götürmeseydim seni diye. Eve gelirsiniz uyursunuz. Gece yarisi uyanıp sözlüğe girdiğinizde arkadaşınızın 'youreads itirafta' eski patrona saydırdığını, size yapılana sizin kadar öfkelendiğini, üzüldüğünü görürsünüz. Oturur bir saat de buna ağlarsınız. İnsanların bu hayata nasıl katlandığı sorusuna, o melek arkaşınız cevap olmuştur. Günün sonunda kendinizi çok da kaybeden hissetmiyorsunuzdur artik.
    (bkz: http://youreads.net/yorum/201480)