1. bu aralar çokça bir yerlere bakakalıyorum. şimdi de şununla göz göze kaldık: "içimde kamyon lastikleri yakılıyordu."
  2. odaya kapandım gizli gizli ahmet kaya dinliyorum. çünkü kaldığım evin sahibi evde ahmet kaya dinlenilmesine izin vermiyor.
  3. insanlara tahammülün bitmesi diye bir şey varmış. yeni deneyimliyorum. ben çocukluğumdan beri anaç biriydim. nasıl olur demeyin. biraz çabuk büyümek mecburiyetindeydim. hayatımda herkese korumacı yaklaştım kendimi bildim bileli. asla ilk plandaki kişi kendim olmadım. babam, arkadaşlarım, sevgilim.. hep kendimden feragat ettim insanların mutluluğu için ne pahasına olursa olsun her hareketlerini savundum, haklı bir sebebe dayandırdım. sıkıntıdan üzüntüden alkolik olduğum zamanlar da oldu. intihar etmeye çalıştığım zamanlar da oldu. kendimi gecenin ikisinde sokaklara attığım zamanlar da oldu. ben onların o kadar çok arkasında durdum ki, hiç biri ihtiyacım olduğunda arkamda durmadı. o kadar çok şefkat gösterdim ki, sokakta köpek yavrusu gibi kaldığımda elini uzatan olmadı. ve artık bugün, henüz 23 olmaya az bir zaman kalmışken, yani erkenden tükendim. sağlığım bozuldu, aile yaşantım bozuldu, ders hayatım bozuldu, iş hayatım bozuldu, mutlu olmaya çalışmaktan dahi vazgeçtim. ve artık dibe vurmayı da becermişken kimseyi düşünmemeye başladım. insanların en ufak hareketlerine sorgulamalarına isteklerine tahammülüm kalmadı. velhasıl kimse kimseyi düşünmüyor bu çağlarda. belki kendi kendimi düşünmeye başlayabilirim.
  4. son bir haftayı beş lirayla geçirmeye uğraştığımdan son iki gündür deli gibi sigara otlanıyorum milletten. yakında dayak yiyeceğim ama hayırlısı bakalım.
  5. öyle sıradan ki herkes diğer herkes için. çok garip bu. evet hep ön planda patlayan birer nokta var. o adam çok anlayışlı diyoruz mesela, şu kadın çok iyi niyetli, şu çocuk çatlağın teki diyoruz. kahvecideki kız çok iyi dert dinliyor diyorlar.
    vesaire.

    bugün pek de yakın olmayan bir arkadaşım geldi. "karakedi geçen arkadaşlarla oturup herkesin dedikodusunu yaptık tek tek isim isim (erkeğin dedikoducusu). herkese birşey bulduk. bir tek senin hakkında kötü birşey söyleyemedik (yalanını... )" ne kadar gerçektir bilemem. evet o kişilere bı zararım dokunmadı gerçekten ama bir an baktım. "iyi kız", "zararsız", "kendi hâlinde".. tanımlamalar rahatsız etti.

    o kadar sıradan ki bu sıfatlar. kimsenin annesi, eşi, sevgilisi, kızı, bir tanesi, bilmemnesi olmamak. evet mecbur değiliz bunu olmaya. fakat insan kendini ıssız adada gibi hissediyor böyle olunca da bazen.

    kedi lazım artık bana. başladım çok düşünmeye. engel olamıyorum.
  6. aşk kelimesinden o kadar uzağım ki kendimden çok utanıyorum. tamamen anı atlatmakla ilgili şuan hayatım.

    gerçi bu şuan için iyi birşey. kafamı kurcalayan birşey yok ve akışına bıraktım. ilerisini de düşündüğüm yok gerçi. ama duygularımın yüzüne öyle bir bakmıyorum ki.. umarım biz burdayız diye karşıma dikilmezler.

    edit: yine sarhoşum sözlük..
  7. cumartesi gecesi evden çıkmaya üşenecek derecede yaşlıyım..
  8. kendimi tom hanks'in the terminal filminde gibi hissediyorum çoğunlukla. hiçbir yere ait değilim, ve bu ait olmayış ilginç şekilde beni artık üzmüyor. hatta kendimi boşluğa ait hissediyorum ve bu inanılmaz özgür hissettiriyor.
  9. bir sabah bunaltıcı düşlerimden uyandığımda kendimi didem madak'a dönüşmüş halde bulacağım diye çok korkuyorum.
  10. dağıtıp gidişler rutinleşebilir. herşey rutinleşebillir. fakat sıradanlaşmış bir şeyin ilk kez gerçekleşmişçesine etki etmesi, yani rutin olanın heyecanlı olan olması paradoksal değil mi?
    uzun lafın kısası, 'sonunda tuz bastım ...'