1. öncesinde davut güloğlu dinlediğim her sınavım başarılı geçti youreads yazarları, bu durum artık bir totem haline gelmişken, gelin bilimsel bir açıklama getirelim. geçenlerde life tips/hacks konusu altında quorada dolanırken, sınavlarda başarılı olmak için çok sık dinlemediğiniz ama geçmişinizde belirli bir dönemde ezberlediğiniz müzikleri sınavdan önce dinleyerek başarı oranınızın artacağını, beynin böyle bir tepki vereceğini anlatan bir yazı vardı. sonra benim vize, final vs. girmeden önce davut güloğlu dinlediğim aklıma geldi, keza küçükken yanında çıraklık yaptığım fotoğrafçı abimiz ile şehirler arası yolculuk yaparken de davut güloğlu dinlerdik. yani şahsın albümlerinin çıkış zamanı benim çocukluk dönemlerime denk gelmekte. gel zaman git zaman vizelere hazırlanırken youtube aramalarında karşılaşıp dinledim ve o gün girmiş olduğum sınav hakikaten çok güzel geçmişti. nette denk geldiğim mantıklı bir öneriydi ama halen bunun bir totem mi yoksa beynimin bana yapmış olduğu bir oyun mu karar veremedim.
  2. gözleri görmüyor diye çok alay ederlerdi youserlar. ip urgan satar geçimini öyle sağlardı. cüsseli yapısı ile çarşının bir köşesine oturur, rızkını beklerdi. beni ayak seslerimden tanır, yanına vardığımda doyulamaz sohbetini esirgemezdi. dışardan bakanlar ona "lan aliii" diye küçümseyerek seslenir, o ise ağızından tek bir kötü laf çıkarmadan tepkisiz yüzünü çevirirdi. gözleri görmemesine ve okula gitmemiş olmasına rağmen çok kültürlü ve bilgiliydi. anlattığımı unutmaz, üç dört ay sonra ki ziyaretimde muhakkak hatırlatır sorardı. ailesi akşamdan akşama eve götürmek için yanına gelir, ablasının koluna girer yola devam ederlerdi. bir keresinde düğün salonuna çocuk balonu satması için elinden tutmuş götürürlerken gördüm. akşamına ise almayı unutmuşlar, düğün bitmiş kapısında tek başına beklerken yakaladım. yine dertleştik, dertleştik derken o değil ben şikeyet ettim hayatımdan, yaşadıklarımdan.. çok zeki birisiydi ve iyi analiz yapardı. gündemi takip eder, hemen yanıbaşındaki kahvede olup bitenden haberi olurdu. ailesinin ona karşı davranışları, cüssesini kullanarak iş yaptırmaları, umursamaz tavırları ağırıma giderdi de bahsini açamazdım. geçen hafta yanındaydım sözlük, beni hemen tanıdı yine, yüksek lisansa başladın mı diye sordu, epey muhabbet ettik, çevresinde onunla alay edenlerin ise daha lisansın ne olduğundan haberleri yoktu. ertesi günlerde ise vefat haberini aldım. sabah uyandıklarında ailesi cansız, ağır ve yorgun bedeniyle karşılaşmışlar. onun adına sevineyim mi yoksa vefatı için üzüleyim mi bilemedim. şimdi o eğlenen, onu küçük ve hor gören insanların yüzlerine tükürmek istiyorum sözlük..
  3. odamda uçuşup duran sineğe durduk yere tokat attım.

    sinek bir iki sendeledi, sonra uçmaya devam etti.

    sonra aniden buruk bir hüzün girdi yüreğime, kendimden utandım. neden yaptım ki öyle bir şey, ne gerek vardı kendince takılan sineğe bunu yapmaya ?
  4. eskiden sevdiğim bir insanı rüyamda gördüm. öyle saf, temiz, ilk günlerde ki tatlı bir heyecan.. aradan geçen zamanın birikmiş soruları, kırgınlıkları ile o anı berbat etmemek için boğazıma gelen her cümleye sustum..

    ve sonra rüyadan uyandım, o anın rüya olduğunu anladım.. ne kötü bir an idi.. rüya işte, kızgınlıklar, kötülükler yer almıyor sanırım.. uyanınca, bana yaptıkları aklıma geldikçe tekrar aniden soğudum.. geçmişin hüznü ve rüyamın bıraktığı hissiyat arasında haykırmak istedim..