1. öğrencilere izletmenin amacını belirtmeden bir film önermek biraz riskli açıkcası. örneğin lise seviyesinde ki öğrencilerimden en çok istediğim kazanım, öğrencilerin aile yapısını sorgulaması ve aile ile birlikte toplum içerisinde ki rolünü fark etmesi. bir tür birey, aile ve toplum eleştirisi oluşturmaları. bu bağlamda verilebilecek, etkililikleri son üç yıl içinde test edilmiş ve onaylanmış eserler;

    kitap; franz kafka'nın dönüşüm ve dava, albert camus'dan yabancı ve sisifos söyleni, virginia woolf'dan kendine ait bir oda, chuck palahniuk'dan görünmez canavarlar, judith butler'dan cinsiyet belası. bunlar okunması kolay kitaplar. bir tık zorlamak isterseniz eğer, kierkegaard'dan ya/ya da, beckett'ten murphy şeklinde ilerlenebilir. bu kitaplardan ortak tema olan varoluşçuluk, keza daha ileri okumalara sürüklendirilebilir. fakat çocukların okuma alışkanlıklarını belirli bir oranda kontrol etmekte yarar kadar zarar da var. sonuçta öğrenciler, öğretmenlerin proje-birey'leri değil, özgür-birey'ler dir. öğrencilerin taleplerine göre farklı planlar ile ilerlenebilir. filmden daha kalıcı ve daha verimli oldukları aşikardır, bunun sebebi, kitap üzerine düşünme ve tartışma gibi kavramları ilk defa tadan bireylerin insan zihninin çeşitliliğini de ilk defa algılamaları ve bunu geliştirmek istemeleridir. sonuçta modern toplum doğru ve yanlış gibi kavramların tamamen kişisel terimler haline dönüştürüldüğü ve güçlü olanın doğru ve yanlışları belirlediği bir günlük yaşam sistemine sahiptir. ergenlik sürecinden bireyin toplumda yer edinmesi, bedensel büyümesinden daha yavaş gerçekleştiğinden meydana gelen sorunlar, bu yeni bilişsel kazanımlar ile dengelenerek öğrencileri çok daha söz sahibi hale getirir. bu nedenle uygulamalar daha kalıcı ve daha istekli olur. bilgi güçtür, klişesi buradan yola çıkılarak alttan alta öğrenciler tarafından benimsemiş olur. fakat günlük hayatın ilkel yapısı okul dışında bozulduğundan, bu yaşlarda kalıcı bir değişim beklenmemelidir.

    film anlamında ise izlendikten sonra üzerine bir-iki saatlik bir konuşma-tartışma seansı yapılması ile beklenen forma ulaşabilirsiniz. genelde öğretmenler olarak en çok yaptığımız hata filmi izletip öğrencileri, başka şekillerde (not, ödev vs.) film üzerine düşündürmeye çalışmak. bunun yerine film sonrası sakin tartışmalar asıl istediğiniz amaca ulaşmanızı çok daha efektif bir biçimde gerçekleştirirken, aynı zamanda beklenmedik farklı düşünce yapılarını da elemenizi sağlıyor. bir yandan da çocuklara büyük ihtimalle siz yapmazsanız, hiç bir zaman erişemeyecekleri bir düşünce ortamı yaratıyor. yalnız, burada göstermek istediğiniz filmlerin gerek içeriği, gerek ise öğrenci üzerinde oluşabilecek kaygıları iyi hesaplamak gerekiyor. ayrıca film seçimi kadar film sonrası sakin kafayla tartışma ilk bir kaç film de ciddi anlamda işe yaramasada aynı ekiple devam edildiğinde, üniversite amfilerine dönüşmeye başlıyor ortalık. aynı amaçta güvendiğim bir kaç film; the breakfast club, fanny and alexander, the network ve in the name of the father. filmlerin asıl amacı öğrencilerin üzerine düşünmeleri ve düşündüklerini aktarabilecekleri, film üzerine düşünme seansında ortaya çıkıyor. öğrencilerden, filmden hemen sonra bir değişim beklenmemelidir, zira ne kadar doldurulsa doldurulsun birey en fazla davranışlarının belirli bir kısmını, farkında olmadan değiştirebilir.

    bunlardan daha kısa ve etkili olarak her hangi bir eser üzerinden belirli değer kazanımlarını oluşturma isteğimiz var ise, aynı ekiple günlük hayattan verilebilecek örnekler ya da kurmaca olaylar ile bir tartışma ortamı oluşturulabilir. aynı ortam yine, sakin kafa, dinleyebilme, anlatabilme ve kavrayabilme becerilerini edinene kadar beklenilmelidir. zira okuma oranı görece az olan öğrencilerde, kelime haznesi de görece dardır. bu yüzden öğrenciler dertlerini anlatabilecek yeterli kelimeye, cümle yapısına ya da anektoda sahip değillerdir, bu aynı zamanda öğrenciler arasında ki iletişimin aslında ne kadar güvenilmez ve eksik olduğunuda gösteriyor. genelde anlaşmazlıktan kasıt öğrencilerin birbirlerine dertlerini ya da sıkıntılarını anlatacak bir ortam yaratamamalarından ya da anlatacak gerekli düşünce aletlerine sahip olmamalarından kaynaklanır. bunun aşılması için sokratik diyalog kullanılması görece yeterli gelsede, pratikten bağımsız ele alındında havada kalıyor bu yüzden, sokratik diyalog ile bu tartışma ortamlarının neden bir ihtiyaç olduğu da öğrencilere aşılanmalıdır. bu aynı zamanda motivasyon sorununu da bir nebze çözecektir. yetersizlik hissiyatı zarar vermeyecek kadar genel düşünce yapısına aşılandığında ve öğrenciler gerekli pratikler ile yetersizliklerini giderebileceklerini gördüğünde, bu sorun ile çok nadir karşılaşılacaktır. bu yüzden aktivite ne olursa olsun, üzerine düşünme ve tartışma seansı; istenilen kazanıma ulaşmak için daha ölçülebilir bir görüntü yaratır (1), öğrencilerin düşüncelerini ifade edebilecekleri bir ortam oluşturma pratiğini kazandırır (2), olası yanlış yönelmeleri engeller (3), edinilen bilişssel beceriyi pratikte uygulamaya zemin oluşturur (4)... gibi çok farklı avantajlar sağlayacaktır.

    başlık açılalı uzun zaman olmuş, benimde yardıma ihtiyacım olduğu bir çok konu var şu anda. çıkışta işiniz yoksa bir kahve, sigara eşliğinde konuşalım.