1. ülkenin başbakanı bir açıklama yapmıştı, zamanında. "türkiye'de intihar eylemi yapabilecek kişilerin belli bir listesi var. fakat bunu gerçek bir eyleme dönüştürmedikçe veya elinizde o eylemin olabileceğine dair bir veri olmadıkça tutuklayamayız" demişti.

    o sonu gelmeyen siyasi güç; intihar saldırısı yapma ihtimali olanları yakalamaya yetmiyorsa, liste açıklanabilir. en iyi ihtimalle, insanlar bunu durdurmanın bir yolunu bulur. ya da en azından bir şekilde bu kişileri ifşa edip bu kişilerden kaçınmanın yolunu bulur, insanlar. bu ihtimaller gerçekleşmezse, aynı güvensizlik içinde yaşamaya devam ederiz. sonuçta yetkililer bunları yakala(ya)mayacakları için mevcut durumdan daha kötüsü gerçekleşemez.
  2. zaman zaman, insanlara güvenimi kaybetmeme neden olan fikirler geliyor aklıma. sanırım bunları yazabilmek için en uygun ortam burası.

    misal, misafirliğe gittiğim bir yerde eğer varsa sıvı sabun bataryasına boşalmak geliyor içimden. şimdi, ben bunu hayal edebildim ya, birisi kesin yapıyordur diye düşünüp hayatta sıvı sabun kullanmam. saçma fakat etkili.
  3. gerçekten saçma sapan şeyler okuyabileceğiniz güzel bir başlık. şu ana kadar yazılan tüm saçmalıkları okudum ve benim yazacağım yorumun baya baya mantıklı, eli ayağı düzgün bir yorum olduğunun farkına vararak yazmaktan vazgeçtim. aslında yazabilirdim ama benim gibi yazılan tüm yorumları okuyacak biri olursa , benim yorumumu okuyup bunun neresi saçma lan diye düşünebilir, başlıktan alacağı tat bozulabilir diye düşünerek yazmamaya karar verdim. evet bu yazmamış halim.
  4. şöyle bir düşününce, insanın en büyük "bug"ı seçme hakkının olması.evet kendi kararını kendi öz iradesiyle verme hakkı, ister evrimsel ister yaradılışsal sahnede düşünün insanlığın ilk ve en büyük problemi.
    ben yaradılış üzerinden ilerleyeceğim ilk olarak; allah adem ve havva'yı irade sahibi yaratıklar olarak yarattı ki bu olay yani irade sahibi varlıklar olan insanların yaradılışı o günden beri cennet gündemini hep meşgul etti. peki birçok güzel şey üzerinde kullanabilecek iken bu hakkını insan ne yaptı? kendisine yasak olanı seçti. o konuda adem babamız ve havva anamıza ben de cok kırgınım. sonuç olarak dünyaya tıkıldık ceza olarak ama akıllandık mı? hayır. öldürmek yasaktı öldürdük, çalmak yasaktı çaldık. hep kötü seçim yaptık. bu yüzden başkalarının hatalarından ben benim hatalarımdan başkaları zarar gördü. insanlik hep acı çekti.
    gelelim evrim sahnesine; burda da genetiğimize işlenen tek bir kural vardı: yaşa ve yaşat! başlarda uyduk. doğal seçildik falan. ama yine şaştık ve geliştikçe sadece yaşamak istedik. yaşatmak zor geldi. ve günün birinde türümüzün sonunu getireceğiz.
    bu bug bugün herşeyin bu kadar yoldan çıkmasının nedeni. yani kanser olmamızdan tutun da başımıza gelen doğal afetlere kadar az miktarda istisnayı saymazsak başımıza gelen herşey ya senin ya benim ya bizlerin ya da bizden öncekilerin aldığı yanlış kararlardan kaynaklı.
    eğer allah bizi seçme yetisi olmayan varlıklar olarak yaratsaydı sadece başımıza geleni yaşayacaktık. ve herkes kurallara uymakla yükümlü olduğundan-çünkü başka bir ihtimali düşünemeyecekti- kötülük olmayacak başımıza hastalık ve afetler dahil hiçbir kötü şey gelmeyecekti. çünkü kurallara uyacak hijyeni sağlayacak iklimi doğayı koruyacaktık. savaş çıkarmayacak aç bırakmayacaktık.
    ve yine eğer evrimin kurallarından başka bir seçeneği seçme hakkımız olmasaydı yaşarken yaşatacaktık.
    yani youreader dostlarım karar verme yetisi, seçme hakkı insanlık için en büyük bug oldu, ilk ve tarihsel süreçte hep.
  5. erkek: size göre sinemanın en yetkin özelliği nedir?
    kadın (biraz duraksar): bence oyunculuk.
    erkek: peki bir "oyuncu" nedir?
    kadın: oyunculuk benim çocukluk hayalim. daha küçüklüğümde aynanın karşısına geçip şarkı söylerdim, tarağımı ıslatıp saçımı halden hale sokardım. büyüyünce ne olacaksın sorusuna hep oyuncu cevabını verdim. bugün de karşınızdayım, tek istediğim film yıldızı olmak.
    erkek: neden bir film yıldızı?
    kadın: çünkü ün getirir, hayranlarınız olur. (hayallere dalar, duraksama geçer) nasıl desem, sokakta sizi parmakla gösterirler, para kazanırsınız. ancak para benim için ikinci plandadır hep, isteğim ünlü olmak, bir hikayenin içinde karaktere bürünmek.
    erkek: stanislavski"yi tanır mısınız?
    kadın: hayır, müzisyen mi?
    erkek: peki senaryoda en çok ilginizi çeken kısım nedir?
    kadın: bilmem ki... herhalde diyaloglar.
    erkek: neden diyaloglar?
    kadın: konuşmayı seviyorum. özellikle filmde konuşan insanlara bayılırım.
    erkek: fobileriniz veya tabularınız var mı?
    kadın: mesela?
    erkek: yani kamera karşısında soyunur musunuz?
    kadın: hedeflerim için her şeyi yaparım. soyunurum.
    erkek: sinema tarihinde sizi en çok etkilemiş sevişme sahnesini anlatabilir misiniz?
    kadın: evet, titanik"te ki sahneye bayılırım.
    erkek: en çok sevdiğiniz yazar kimdir?
    kadın: yerli mi yabancı mı?
    erkek: her ikisi.
    kadın (biraz duraksar, düşünür): nazım hikmet ile sabahattin ali. yabancı ise... şeker portakalının yazarı. ismini telaffuz edemiyorum maalesef.
    erkek: kürk mantolu madonna en sevdiğiniz roman herhalde?
    kadın: aynen. kesinlikle.
    erkek: yaşadığmız dünyada marksizmin gücünü nasıl değerlendirirsiniz?
    kadın: güzel. çok iyi, katılıyorum marx"a.
    erkek: sizce marx, "insan yaşadığı mühit ve çevreye dönüşür" derken anlatmak istediği şey nedir?
    kadın: nasıl yani?
    erkek: veya "kırsal yaşam aptallaştırır" dediğinde şehireşmeyi bir kurtuluş olarak mı görür?
    kadın: aynen...
    erkek: seks sizin için ne ifade eder?
    kadın: insanlar bütünleşirler. zevk alırlar. seks, zevktir.
    erkek: peki orgazm?
    kadın: daha yaşamadım. ya da belki yaşadım ama nasıl bir duygu olduğunu bilmiyorum.
    erkek: hiç sevişmediniz mi?
    kadın: sevişdim ama seks yapmadım.
    erkek: sevişmekle seks aynı şey değil mi?
    kadın: değil tabii ki. seks için kendimi hazır hissetmiyorum.
    erkek: sizce tanrı var mı?
    kadın: var tabii ki.
    erkek: bir an olmadığını düşünün, sizce tanrı yoksa her şey mubah mı olur, yasak mı?
    kadın: felsefeden anlamıyorum. ama herhalde yasak.
  6. yoğunluğu olan ortamlarda cinsel organlarımızın birbirleriyle temas etmesi, garip gelmiyor mu sizlere de? açık havada bu his birazcık düşük olsa da bilhassa havuz ve denizlerde cinsel seks eylemiş kadar oluyoruz bence.

    bir adam havuza boşalmış olsa mesela, kurbağalama stili ile yüzen bir kadın uygun şartlar altında, hamile kalabilir mi? bence kalır.
  7. buzdolabı manipülasyon dolu senin nosyonun benim koltuk altı losyonum. homo erectus bi erekte olmadan dur libidona kare kul emce 2 kere.merhabalar zamir kullanmadan isimle hoş çakallar her birimdr var bi hiyerarşiv ve hırs mübadele.erectuslardan nefrete teşebbüs
  8. portakal kabuklarıyla çay demini döktükleri çöpe, iki kedi de bulanınca, kaldıramamış nefsim demlenmiş portakal kedilerini aglamışım oracıkta.
  9. su an trafikteyim. pek de dolu olmayan cift seritli bir yolda normal hizda ilerleyen arabalar var. yandan motosiklet cok cok hizli gecti. sonra adeta tum arabalar uykudam uyanmis gibi gaza basti. baskasi x yapmadan x'in varligini unutuyoruz gibime geliyor.
  10. triboloji kötüdür evlat. okuma sakın.