1. dün akşam yorgun argın eve geldim, kapıyı çaldım, kimse açmadı. yalnız yaşayan bekar bir adam olduğumu hatırlayıp, anahtarlarımı çıkardım, içeri girdim. televizyonu açtım evde ses olsun diye. mutfağa geçtim, yiyecek bir şey yok tabi. masanın üstünde boynu bükük, yarım bir kuru ekmek duruyor. müthiş bir tostla kendime küçük bir ziyafet çektim (yanında üç tane zeytin de vardı,daha ne olsun).

    bu sabah gitmem gereken iş görüşmesi geldi aklıma. temiz gömlek kalmamış, makineyi doldurdum. tekrar mutfağa geçip aldığım günkü gibi duran çaydanlığa baktım ve tabi ki ketıla kahve suyu koydum.

    kanepede elime önce kitabı, sonra televizyonun kumandasını aldım, onlardan da sıkıldım telefona baktım. twitter'da bir şeylere güldüm. yalnız olmanın en güzel tarafı kendi kendine gülebiliyorsun ve kimse sana deli demiyor. en kötü tarafı da kimseyle beraber gülemiyorsun, aklına bir espri geliyor, yapamıyorsun bile.

    en son kelimelik oynarım biraz hem uykum gelir bu arada dedim. baktım ki nuranyum hala hamle yapmamış, zaten lakoti, god ve mhtpblt benle oynamıyorlar artık, telefonu da kapattım, bugün de böyle bitti deyip uykuya tam dalmıştım ki içimden bir ses çamaşır makinesi diye bağırıp beni kanepeden fırlattı. gecenin bi vakti makineyi boşalttım, çamaşırları astım, yatak odasındaki çift kişilik yatağa baktım, uzun zamandır orada yatmadığım için yadırgarım diye tekrar doğal ortamıma kanepeme döndüm, açık kalan televizyonu kapattım.

    sabah muhteşem bir kahvaltı, demlenmiş çayın kokusu, ütülenmiş bir gömlek ve günaydın hayatım diyen o dünya güzelinin sesi derken alarm çaldı. kahve yapmaya üşendim, masadaki akşamdan kalma tost kırıntılarını sildim. bir gömlek seçip ütüledim, televizyonu zaten açmıştım, malum, bir ses lazım.

    iş görüşmesinde müstakbel patron beklenen soruyu sordu. ya işte, kısmet, olmadı, kader, hayırlısı, yani ,ilk fırsatta falan diye geçiştirdim. bunun üzerine yarım saat evliliğin faziletleri üzerine bir nutuk ve eşiyle nasıl tanışıp evlendiklerinin hikayesini dinledim.

    sonra iş yerime geldim öğleden sonra ilk defa vakit bulup youreads'e girme şansım oldu. baktım başlıkların en güzeli açılmış. bu başlığı farketmem ve tıklamam arasında geçen sürede sabahtan beri yağan yağmur dindi, kuşlar ötmeye başladı, güneş bulutların arkasından gözüktü. umut fakirin ekmeğiydi işte. yani olabiliyor muydu böyle bir şey gerçekten? her şey o kadar güzeldi ki. acaba nasıl tanışılıyordu, teklifi buradan mı yapıyorduk, nikahımızı one mı kıyacaktı? düğünü de youreads lokalinde ucuza getirirdik. youserların yarısı gelse, dünya kadar çeyrek altın yapar.

    sonra ilk entryi okudum. abi, toki falan bir şeyler demiş. komik mi şimdi bu? çok eğlendiniz mi bu başlığı açarken? bütün modlar, yazılımcılar falan gülüp 'ya abi nereden buluyorsun bu şakaları' dediler mi? aşk olsun size, aşk olsun.

    (bkz: youreads bana karı bul lan şerefsiz)

    o son bakınızı verip entryi batırmayaydım iyiydi. işte benim ilişkilerde de böyle, sonunu bağlayamıyorum bir türlü.
  2. ee
  3. üniversitede iken sık sık otostopla yolculuk yapardım. hatta nice sehirleri boyle gezdim. yolum sehzadeler sehri diye anılan bir yere düşmüştü sehir icinde otostop cekiyordum
    az otedeki minibus duraginda bekleyen kiz yanima geldi ve ' yanlış anlamayin eger isterseniz yol ucretinizi karsilayabilirim' dedi. bunu kabul edebilirim ancak benimle tanisirsaniz diye cevapladim. bu ortalama bir yil süren bir iliskimin başlangıç hikayesidir. ayrildik. evlenmeye uygun biri olmadığımı düşünüyordu. o gune donsem evlenmeye uygun biri olmaya çalışırdim. hasili hayatinizi paylasacaginiz insan -firsatlari degerlendirmeyi bildiginiz takdirde- her yerde ve her zaman karsiniza cikabilir. bu yer youreads olabilir :)
  4. kimileri için hermafroditizmdir. youreads’te kendiyle tanışmak suretiyle, yalan dünyanın yegane zevkinin toki’den ev almak olmasını anlamasına müteakip, kira öder gibi ev sahibi olması olayıdır.
    abi
  5. benim okulun yemekhane sırasında tanışıp evlenen arkadaşım var lan niye olmasın
  6. mekan ve zamanin sinirlamasindan bagimsiz ola bilen ask/sevgi arayanlar icin pek de hos bir tercihtir.
  7. görücü usulü değil de yourucu usulü evliliktir... lisan güzelliği, dil ve anlatım, konu seçiciliği, bilgi, kültür ve ortak ilgi alanları gibi kıstasları esas alınarak sonuçlanır.
    zuhal ve esra hanıma çıkanların talip oranı buradaki orana göre "elimi sallasam ellisi" kıvamının kat be kat üstündedir.
    bırakın evliliği tanışma safhasına gelindiyse bile o arkadaşlar bu şansla gitsinler loto çeksinler, iddaa oynasınlar.