-
baba ortalık karışıktı ama
kafalar düz, pür-ü berraktı
aklın boyu kısa, evvel kaldı
sırra uzanamadı, bir şangırtı koptu
döküldü züccaciyemiz başımıza
otun boyu çekmekle uzamadı
ya çürüdü ya koptu
bize biraz zaman lazımdı ama
kalmadı zaman, bitti mekan, durakaldık
cepler çoktan boşaldı, dışa sarktı
soframıza godomanlar oturdu
kulakları vardı ceplerimiz gibi sarkık
bunların gözü bizden de aç köpekti
löp löp çiğnemeden yuttular
boğazları da genişmiş, mideleri kadar
hadi gitmeyelim dedik bir yere
denizin ucu karanlık, duralım
yakacak gemimiz de yoktu
ama limanlar vardı, doğru
onlar bizimdi, hepimizin
yakalım! -
yazdım oldu
garip takılıyorum
bigün onu bulursam
napacağımı biliyorum -
bozuk paraların sinir bozucu sesi
havadaki ağırlığın sebebi.
başkalarının hala üzerimde dolaşan nefesi
bir zamanlar gözlerimde olan perdenin müsebbibi.
her şeyin yenisi makbul,
cesaretin eskisi. -
bir gece yarısı parmaklarım uyuşana kadar ankaraya karşı ve ankara için yazdığım şiirdir.
nasılda bana benziyorsun öyle
kafamın karışıklığı
ve yüreğimin burukluğu kadar
sis çökmüş üzerine.
nasıl da bana benziyorsun öyle
masum çocukların
gülümseyen gözleriymişcesine
işıklar giyinmişsin yine
sürmüş sürüştürmüşsün
rengarenksin alabildiğine
dışarıdan bakan cennet sanar içini
varoşlar bilir senin dilini
varoşlar bilir
içinin kuytuları
duygularıma katil olduğum kadar kara...
oturmuşum en yükseklerden bir varoşa
usul usul kar yağıyor yine akşama
sanki örtmek ister gibisin kirli yüzünü
uğraşma hiç boşuna
kısılmış sarı ışıkların altından
tüm çıplaklığınla sensin ankara
uzanmışsın önümde boylu boyunca
nasılda bana benziyorsun öyle.
fiyaka yapmak için müziği açmış
küfürler edilen serseriler
elde içki şişeleri, kavgalar, dövüşler
coplanan gençler, evsiz çocuklar...
şimdi neredeler?
tüm o fırtına, tufan hep içindedir bilirim
dışarıdan bakana sen cennetsin yine
nasılda bana benziyorsun öyle... -
umut küllerinin şehridir şehrim
biz burada yanmışız
yakılmışız.
buraya sürgün edilmiş
pes etmemiş direnmişiz
kendi küllerimizden
anka kuşu misali
çekmiş kendimizi çıkartmışız
nice canlarla beraber hayalleri
burada vermişiz toprağa
ve hasret!
küllerin şehrinin acısı içinde
kendimden bile kaçtığım bu şehirde
güleç gözlerine hasret... -
bir saklambaçtı aşk
ebesi olduğum
sen onu seviyordun
ben seni seviyordum
çamlak çömlek patladı. -
adımını attın o mabetten içeri
dedim bu adam hollandalı bir yeniçeri
tutturamadığın için atacağın yeri
geçmedi pereira'nın kini -
gökyüzü gibi sevdam
varlığını göremezsin
bakamadım gözlerine
pişmanım bilemezsin -
denize bakınca atlayasım
göğe bakınca uçasım
gelir;
gitmez içten edilen
her nerede bulur seni
çorap çıkarıp geceye
serdim umudu battaniyeme
arka cebimde cüzdan
durur;
bir oh çekimi içim huzur
yemyeşil gülmese kedi
sarı kokmuyor güneş
yaşardı sürmeli gözüm
abi bir liran var mı?
yolda kaygan yürünesi
süründüm;
yağmurdu aşkın bahanesi
pencere kıskanç kıskaç
dönence yörüngem usum
tadı acımtrak kavuniçi
susmalı ustası -
senin tam o köşeyi döndüğün yerde, sorulan sokak adıydım bazen..