1. baba ortalık karışıktı ama
    kafalar düz, pür-ü berraktı
    aklın boyu kısa, evvel kaldı
    sırra uzanamadı, bir şangırtı koptu
    döküldü züccaciyemiz başımıza
    otun boyu çekmekle uzamadı
    ya çürüdü ya koptu
    bize biraz zaman lazımdı ama
    kalmadı zaman, bitti mekan, durakaldık
    cepler çoktan boşaldı, dışa sarktı
    soframıza godomanlar oturdu
    kulakları vardı ceplerimiz gibi sarkık
    bunların gözü bizden de aç köpekti
    löp löp çiğnemeden yuttular
    boğazları da genişmiş, mideleri kadar
    hadi gitmeyelim dedik bir yere
    denizin ucu karanlık, duralım
    yakacak gemimiz de yoktu
    ama limanlar vardı, doğru
    onlar bizimdi, hepimizin
    yakalım!
    abi
  2. yazdım oldu
    garip takılıyorum
    bigün onu bulursam
    napacağımı biliyorum
    porte
  3. bozuk paraların sinir bozucu sesi
    havadaki ağırlığın sebebi.
    başkalarının hala üzerimde dolaşan nefesi
    bir zamanlar gözlerimde olan perdenin müsebbibi.
    her şeyin yenisi makbul,
    cesaretin eskisi.
  4. bir gece yarısı parmaklarım uyuşana kadar ankaraya karşı ve ankara için yazdığım şiirdir.

    nasılda bana benziyorsun öyle

    kafamın karışıklığı
    ve yüreğimin burukluğu kadar
    sis çökmüş üzerine.
    nasıl da bana benziyorsun öyle
    masum çocukların
    gülümseyen gözleriymişcesine
    işıklar giyinmişsin yine
    sürmüş sürüştürmüşsün
    rengarenksin alabildiğine
    dışarıdan bakan cennet sanar içini
    varoşlar bilir senin dilini
    varoşlar bilir
    içinin kuytuları
    duygularıma katil olduğum kadar kara...

    oturmuşum en yükseklerden bir varoşa
    usul usul kar yağıyor yine akşama
    sanki örtmek ister gibisin kirli yüzünü
    uğraşma hiç boşuna
    kısılmış sarı ışıkların altından
    tüm çıplaklığınla sensin ankara
    uzanmışsın önümde boylu boyunca
    nasılda bana benziyorsun öyle.

    fiyaka yapmak için müziği açmış
    küfürler edilen serseriler
    elde içki şişeleri, kavgalar, dövüşler
    coplanan gençler, evsiz çocuklar...
    şimdi neredeler?
    tüm o fırtına, tufan hep içindedir bilirim
    dışarıdan bakana sen cennetsin yine
    nasılda bana benziyorsun öyle...
  5. umut küllerinin şehridir şehrim
    biz burada yanmışız
    yakılmışız.
    buraya sürgün edilmiş
    pes etmemiş direnmişiz
    kendi küllerimizden
    anka kuşu misali
    çekmiş kendimizi çıkartmışız
    nice canlarla beraber hayalleri
    burada vermişiz toprağa
    ve hasret!
    küllerin şehrinin acısı içinde
    kendimden bile kaçtığım bu şehirde
    güleç gözlerine hasret...
  6. bir saklambaçtı aşk
    ebesi olduğum
    sen onu seviyordun
    ben seni seviyordum
    çamlak çömlek patladı.
    ozee
  7. adımını attın o mabetten içeri
    dedim bu adam hollandalı bir yeniçeri
    tutturamadığın için atacağın yeri
    geçmedi pereira'nın kini
  8. gökyüzü gibi sevdam
    varlığını göremezsin
    bakamadım gözlerine
    pişmanım bilemezsin
  9. denize bakınca atlayasım
    göğe bakınca uçasım
    gelir;
    gitmez içten edilen
    her nerede bulur seni
    çorap çıkarıp geceye
    serdim umudu battaniyeme

    arka cebimde cüzdan
    durur;
    bir oh çekimi içim huzur
    yemyeşil gülmese kedi
    sarı kokmuyor güneş
    yaşardı sürmeli gözüm
    abi bir liran var mı?

    yolda kaygan yürünesi
    süründüm;
    yağmurdu aşkın bahanesi
    pencere kıskanç kıskaç
    dönence yörüngem usum
    tadı acımtrak kavuniçi
    susmalı ustası
  10. senin tam o köşeyi döndüğün yerde, sorulan sokak adıydım bazen..