1. şaka mı yoksa gerçek mi olduğunu tam kestiremediğim bir olay anlatayım o zaman ben de.

    lise yurdumuz izbe bir yerdeydi. bir tepede konuşlanmış, etrafında 1-2 köy evi vardı. tuvaletlerin ışıkları da sensörlüydü (tuvaletin içindeyken hareket etseniz de yanmazdı).

    gece saat 2 gibi (hiç huyum değildir) uykumdan uyanıp tuvalete gittim. tuvalet terlikleri kapının yanında dolapta oluyordu. açıp kaparken ses çıkardı o dolapları. terliği alıp girdim kapıdan en uzak kabine. tam o sırada bir ayak sesi geliyor koridordan. geldi geldi tuvalete girdi (sanırım çıplak ayakla girdi çünkü ne dolap sesi ne de terlik sesi geliyordu). işin garibi ışıklar da yanmadı (ben tuvalete girince sönmüşlerdi.)

    bu adam en baştan kapılara tık tık vurmaya başladı. tuvalet tamamen boş. sadece ben varım. kapıya tık tık yapıyor, içeriden ses gelmiyor, bir iki saniye bekleyip ötekine geçiyor. bir de nefes alma sesi var ki, sanki 100 metre depar atmış. ben noluyor yav derken sıra benim kabine geldi.

    kapıya tık tık yaptı.

    -- "dolu birader, başkasına girsene" dedim.

    sonra tekme atar gibi iki üç defa daha vurdu. şaşkınım tabi. cevap vermedim bu sefer. biraz bekledim.

    -- "kimsin olum???" diye bir tepki verdim hafif korkuyla.

    sonra paldır küldür koşarak gitti.

    hala daha düşünürüm o kimdi? neydi? ışıklar neden açılmadı? terlik sesi neden yok? paranormal yaratıkların benle işi ne? sanırım birisi uyurgezerdi yurtta. tek mantıklı açıklaması bu. kim olduğunu da bulamadık zaten sonra.