1. halısahada orta sahadan yol atmam,
    lisedeydim yaradana sığınıp vurduğum top inanılmaz bir noktaya hızla ağlara gitmiş, ben dahil herkes yuh çekmiştik^:swh^
  2. 12 saat aralıksız (rakı ve bira) içip eve yürüyerek dönebilmek.

    evet karaciğerim de bu başarı karşısında çok mutlu.
  3. yer fındıklı, 'fırtınalı ve karanlık bir geceydi' cümlesi kadar boktan, yağmurlu bir akşam. işıklarda kitlenip kalmış koreli bir kızı karşıdan karşıya geçirmem. resmen omzundan tutup now run falan dedim. eften başarı değil bence sadece anlatacağım ortam hiç oluşmuyor. biri bilsin artık.
    abrek
  4. - bilgisayara usb baglarken cogunlukla ilk seferde tutturabilmem.

    - siyah zeytinin cekirdegini agzimda inanilmaz bir hizla ayirabilmem. burada "inanilmaz" kelimesi abarti icin kullanilmamistir.

    - bir oturusta aha bundan 1 kilo yiyebilmem; ama tig gibi delikanli olmam.

    - inanilmaz guzel pilav yapabilmem. burada "inanilmaz" kelimesi abarti icin kullanilmamistir.

    - sizin lanet dediginiz (hani ucakta, otobuslerde ya da sizin kafanizi sisirebilecek her yerde aglayabilen) cocuklari birkac hileyle bir anda dunya tatlisi cocuklar haline getirebilmem. isin tutarsiz tarafi, bence de lanet; bazi cocuklar bazi zamanlar; ama, boyle bir super gucum var. kendi cocuguma sakliyorum surahide kalan iksirimi; pek sik kullanmam.

    - bazi bazi, kalabaliklarda, inanilmaz yalniz hissetmem. burada "inanilmaz" kelimesi abarti icin kullanilmamistir.
  5. çöp tenekesine her zaman basket atmam :)
  6. 3 lokmada yarım ekmeği yemem
  7. askerde spor denetlemesinde derece yapmam karşılığında çift çarşı ödülü almam.
  8. doğduğumda dünyanın en küçük insanıydım. kaç saniye sürdü bilmiyorum.
  9. 2009 polis haftası resim ödülü... ödüle de abim çöktüydü. şorolo :i
  10. bir zekere derman olamasa da kişiyi ortalıklarda bir süreliğine şirinlik muskasına çeviren, ihtiyar heyetine "tamam tamam, sen de eyising..." dedirtip sırtına pot pot pot vurdurtan, birtakım teselli ikramiyesi başarılardır. benim amortilerimden bir tanesi de şöyle:

    the shining filminde, danny torrance'ın, ağzının içinde yaşadığını söylediği hayalî küçük oğlan tony'nin sesini bire bir taklit edebiliyorum. evde, olmadık muhtelif mekanlarda, çeşitli eşref ve eşşek saatlerinde işaret parmağımı up and down moduna alıp "redrum! redrum!" diyerek dolanıyorum. aynı parmağı gece kör karanlıkta anneme de sallıyorum, "danny isn't here mrs. torrance..." diyorum. tabii sonrası kaboom... sonrası hallelujah...