1. efes : şişko efes nostaljik bira. ağırdır, göbeğe çalışır, genelde büyüklerle içilir, şişesi para eder. alkol oranı %5. dark'ı var bir de malum onun % 6,1. extrası %7,5-8.

    gusta, efes'in çıkardığı buğday birasıdır. sevemedim.

    miller : biraz pahalı, hafif, şişirmez, yazlık yerlerde ara atımlar, kafa yapması güçtür. içine bir limon dilimi ile soğuk servis ediniz. abd birası. alkol oranı %4,7.^:itzmilırtaym.^

    leffe : epey pahalı, blonde'sinin içimi kolay ve tadımı güzeldir. şişko efes gibi şişirmez, devamlı yoldaş olamaz, alkol oranı biraz daha fazla. belçika birası.

    bomonti : fiyatı, şişko efese nazaran şişirme ve tadımı dolayısıyla mekanların tercih edilen birası, filtresizi candır. her ortama gider. ikamesi efes malt.

    tuborg gold : yüzde yüz malt.^:reklam gibi oldu^ bomonti ile yarışır. biralar arası değişiklik yapılmaması önemli, tuborg'la başladıysan tuborg ile devam gibi. danimarka birası. alkol oranı %5.

    tuborg green : artık üretilmiyor ama benim için efsanedir. sorunun benim için cevabı. mazin kalbimde bir yaradır.

    tuborg special : nam-ı diyar kırmızı tuborg. extra ile birlikte bir diğer hatırlanamayan anıların müsebbibi. tadını sevmem. sanırım vodkalı hafiften. alkol oranı %7,5.

    budweiser
    : pahalı, 33'lük fiyatına iki tane tuborg ya da bomonti alınabilir. kalorisi düşük yağ yok. içimi kolay tadımı güzeldir. devamlı birliktelik zordur. abd birası.

    guinness: gene pahalı ama içimi kolay ve tadımı güzeldir. leffe'yi tercih ederim gene de. irlanda birası.

    heineken : bir diğer lager bira. fena değil. içimi, tadımı orta kalite. hollanda birası. ikamesi alman birası becks.

    carlsberg : normalde danimarka birası 2000'li yıllardan beri türkiye'de üretiliyor ondan dolayı nispeten fiyatı iyi. bence bir numarası yok, yoklukta gider.

    hoegaarden : beyaz tarihi bira. beyaz etle filan daha uyumlu. alkol oranı farklı çeşitleri var. belçika birası.

    corona :
    hafif, sarıgillerden bira. limon ister, miller ile ikame edilebilir. meksika birası.

    skol : darlıkların yoldaşı, litrelik, cepken delikken ev işi. ^:skol, iskandinav dillerinde şerefe demekmiş bu arada^
  2. onunla içtiğim biradır.
    biraz zaman öldürdüğüm; biraz da zamanın beni öldürdüğü dönemlerdi.
    sonra o geldi, boşlukları doldurdu. anlamı vardı her şeyin. sadece yüzüne bakmak, öylece izlemek bile zevk veriyordu. hayal ettiklerimiz, yaptıklarımız, daha önemlisi yapamadığımız her şeyle daha da güzelleşiyorduk. bir şeyler olamamak bizi rahatsız etmedi hiç. elimizdekiler, ortaya koyabildiklerimizdik biz. daha fazlasını istemedik. buyduk ve bu olacaktık.
    o gitti.
    iki yudum daha aldım.
    terk edildin.
    bir yudum daha.
    haklıydı. terk edilmeyi hak ediyordum.
    keşke ben de kendimi terk edebilseydim.
    biraz daha bira.