• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (6.00)
Yazar can dündar
yüzyılın aşkları - can dündar
bu kitapta geçtiğimiz yüzyılda yaşanmış on aşk öyküsü var. kimi nazım'la piraye'nin, mustafa kemal'l latife'ninki gibi, üzerine çok kitap yazılmış aşklar...

kimi yüksel menderes'le ipek kıramer'in, selahattin pınar'la afife jale'ninki gibi fazla bilinmemiş, mahremine girilmemiş aşklar...

içlerinde bedri rahmi-eren eyüboğlu gibi, yıldız kenter-şükran güngör gibi, melih kibar-çiğdem talu'nunki gibi tuvallerden, sahnelerden, notalardan tanıdığımız, yangınına hep birlikte tanık olduğumuz sevda öyküleri de var...

adnan menderes-ayhan adnan örneğindeki gibi mahkemeye düşmüş, alenileştirilip sere serpe ortalığa serilmiş ilişkiler de...

hiç yüzü görülmeden evlenilmiş sevgililer... evliyken sevgiliye yazılmış şiirler... güçten düşmenin acısını dayakla çıkaranlar... eski aşkın acısını bir yenisinde unutan çapkınlar... belki yaşanırken heyecan kadar acı da vermiş ve mutsuz sona ermiş aşklardı çoğu...


  1. sonunda kitabı bitirdim. can dündar'dan hazzetmiyorum ama elime geçen bu kitabını okumak zorundaydım. mustafa filminde mustafa kemal'e yaptığı gibi, 20. yüzyılın önemli karakterlerinin de özel hayatlarına burnunu sokmuş ve kendince belgesel bir kitap hazırlamış. bu arada kendi aşk hayatı ile ilgili bir otobiyografi ya da belgesel kitabı var mı bilmiyorum hani aldattığı eşi ile ilgili olan. bu arada bu konuya ilişkin yazısında şöyle diyor kendisi "özel hayata müdahale bizim işimiz değil, olmamalı" ama kendisi aşklar üzerine belgesel kitaplar hazırlamayı çok seviyor.neyse. kendisinden hazzetmediğimi daha önce de söylemiştim.

    kitaptan zevk aldığımı söyleyebilirim. ha anlatılan aşklar müthiş aşklar mı değil. hepsi aşkın yanı sıra ihanet ve benzeri krizler içermesi, bir şekilde yarım kalmış aşklar olması ve bunları yaşayanların ünlü kişiler olması nedeniyle ilgi çekici.

    tek tek anlatmak istiyorum biraz.spoiler var ama spoiler sayılmaz aslında çoğu bilinen şeyler mümkün olduğunca açıklamadan söz etmeye çalışacağım.

    naciye-enver: bu bildiğimiz enver paşa hani sarıkamış'ta binlerce askeri ölüme sürükleyen paşamız. hırs ve ihtirasları kendisinin yanı sıra aile yaşamını da mahvetmiş. sevmedim hikayesini. kendisini de sevmezdim zaten.

    latife-mustafa kemal: can dündar'dan çektiği nedir bu adamın bilmiyorum. bu sefer de latife hanım aşkını yazmış. aşk denilebilir mi. sanmam. bu hikayeye ilişkin tek güzel yan atatürk'ün "ordular idare ettim bir kadını idare edemiyorum" şeklindeki samimi sözü. hayatta duyduğu en büyük pişmanlıklarından biri imiş evlilik. hayır kocan atatürk olacak sen kıskanmadan duracaksın. imkansız be paşam!

    afife-selahattin: kitapta beni etkileyen tek aşk hikayesi diyebilirim. gerçekten farklı bir yönü var bu hikayenin. buradaki afife afife jale. ilk müslüman kadın oyuncu. tiyatroya gönül vermiş bu kadın maalesef o dönemde sahne sanatlarının müslimlere yasak olmasının kurbanı olmuş. kendisi ile birlikte selahattin pınar'ı da yakmış. üzüldüm. ilk kadın oyuncu derken sanatını sahnelerde mutlu mesut ifa etmiş sanıyordum ama öyle değilmiş maalesef.

    piraye-nazım: nazım hikmet'i sevmezdim. neden hiç bilmiyorum. belirli bir sebep olmaksızın hazzetmiyordum kendisinden. ama şimdi daha da tiksindim. pis adam.

    eren-bedri rahmi: evet bir pis adam daha. aşk ne menem şeymiş arkadaş. erkekler maymun iştahlı olunca adı aşk oluyor. sonra bu adamlar aşklarından gözleri dönüyor da şair oluyorlar. tamam ressamlığına, şairliğine sanatçı kişiliğine hiçbir diyeceğim yok ama bu adamlar güzelim kadınların canlarını yakıp böyle oluyorlar ya olmasınlar. hay senin çatalkarana, karadutuna, çingenene...bir daha bu şiiri duymak istemiyorum.

    ayhan-adnan: adnan menderes'in meşhur bebek davasına konu aşkı. siyasi yükselişle birlikte aşk hayatında da doyumsuz bir yükselişe geçen erkeğin yaşattıkları ve yaşadıkları.

    ipek-yüksel: adnan menderes'in oğlu yüksel menderes'in kendisiyle birlikte sevdiği kadın olan ipek kıramer'in hayatını da mahvedişi.

    yıldız-şükran: yıldız kenter'in şükran güngör'le yaşadığı diğerlerine kıyasla mutlu, huzurlu, maddi olarak kolay olmasa da oldukça güzel aşkı...

    fatoş-yılmaz: yılmaz güney'in son aşkının hikayesi. aşk hikayesini beğenmesem de fatoş güney'in son ifadesine hayran kalmamak elde değil. spoiler dinlemeden vereceğim bu kısmı.

    "yılmaz'la bir tiyatro eseri görmüştük.genç bir çift nikah masasında. nikah memuru, birbirinizi karı-kocalığa kabul ediyor musunuz diye sorduğunda kız önlerindeki hayatı görmeye başlar. yani yaşayacaklarını...çok zor bir hayattır, sıkıntılarla dolu,mücadeleler gerektirir. sonra başa dönülür. kabul ediyor musunuz diye sorduğunda "kabul ediyorum" der kız. işte benim için de aynı şey söz konusu. yine nikah masasına dönsem ve yaşayacaklarımı bilsem evet kabul ediyorum derdim ve her şeyi yeniden yaşardım." bence gerçek aşk bu olabilir. 14 yıllık evliliğin sadece 4 yılı birlikte geçmiş olmasına rağmen.

    çiğdem-melih: bildiğimiz söz yazarı çiğdem talu ile besteci melih kibar' ın aşkı bu. tam anlamıyla bir aşk sayılır mı sayılmaz mı bilmem ancak aralarında çok değişik bir bağ olduğu kesin. beraber yaptıkları müthiş şarkılardan biri olan "içimdeki fırtına"nın yaratım süreci okunmaya değer.

    o kadar aşk hikayesi okudum. aşk nedir ne değildir sorsanız yine bir şey söyleyemem herhalde. ama sanatçı olsun olmasın ülkedeki erkeklerin sorunlu olduğu kanaatine kesinkes varmış bulunuyorum. şu kitapta geçen her hikayede kalbi kırılan, acı çeken mutlaka kadınlar olmuş. neden!!! erkekler hep arzu ve idealleri peşinde koşmuş. kadınlar ise sadece erkeklerinin peşinden.bu yeterince açıklayıcı oldu bence.

    yine de, okuduğum, şahit olduğum onca acı ve kedere rağmen aşık olmak ister miyim. isterim be. umarım mutlu aşk vardır.

    son olarak, kitapla birlikte cd de veriliyor. açıkçası kitabın anlatımı can dündar'ın sesindendir diye dinlemeye/izlemeye korkuyorum. siz kitabı okuyun.