1. Öncelikle (bkz: bilimin doğal olmayan doğası - lewis wolpert) .

    Belirsizlik ilkesi, halen yeterli hassasiyette ölçüm yapamadığımızı gösterir. Kuantum mekaniği için konuşacak olursak, elektronun hem konumunu hem hızını aynı anda belirleyemememizin sebebi bunun ölçümü için elektrona bir foton fırlatmak zorunda oluşumuzdur; elekronun kesin olarak belirlenebilir bir konumu ve hızı olmaması değil. Ölçüm esnasında ölçüleni bozarız ki bu da bize ölçümün yetersizliğini gösterir.

    Belirsizlik ilkesi en iyi fizikte bilinmekle beraber aslında çoğu bilim dalında geçerlidir. Bir insanın fizyolojik karmaşıklığı ve tanı/tedavi yönteminin uygulandığı andaki stokastik etkiler nedeni ile, hiçbir zaman x tanı yöntemi/tedavisi kesin olarak bir insanda işe yarar ya da yaramaz diyemezsiniz. Ancak bir tanı veya tedavi yönteminin işe yarama olasılığından bahsederiz. Bu nedenle tıpta yapılan hemen hemen tüm çalışmalarda, p (probability = olasılık) değeri bulgularla beraber verilir.

    Neyse ki, belirsizliğin de bir ilacı vardır ve bu ilaç istatistik bilimidir. İstatistik, bizim bazı bilgileri yeteri kadar hassasiyette ölçemediğimizden ya da hiç bir zaman bu imkana kavuşamayacağımız ihtimalinden doğan bir gerekliliktir. Ancak istatistik kullanarak, fenomenleri açıklamak mümkündür. Örneğin, istatistik sayesinde beta bloker grubu ilaçların kalp yetersizliği hastalarında ömrü uzatacağını söyleyebiliriz. Öte yandan, safi mantık ya da sağduyu bizi bu konuda yarı yolda bırakmaktadır, çünkü beta blokerler negatif inotropik (kalp kası kasılma gücünü azaltan) ilaçlar olup mantıken kalp yetersizliğini kötüleşmeye yol açmaları gerekir - ki bir anda yüksek doz beta bloker başlarsanız olacağı da budur. Bu durumun bir benzeri günümüzde kuantum mekaniği için de geçerlidir. Eğer gerçekleri - mesela z ilacının ölümleri azaltıp azaltmayacağını - öğrenmek istiyorsanız bilime başvurmalısınız, mantığınıza değil - aksi taktirde ölümlere sebep olursunuz.

    İşbu yazı felsefenin günlük hayatımızda yeri olmadığını iddia etmek gayesi ile yazılmamıştır - aslında hayatı anlama konusunda mantık, çoğu inanç sisteminden daha tutarlı ve tatmin edici yanıtlar sunar. Felsefenin insan hayatında yeri vardır ve olmalıdır, ama bu yer bilimin olduğu bölge değildir. Gerçek gerçektir ve denenerek bulunur. Düşünmek ve mantık bu yolda kullanılan etkili araçlardır ancak doğanın sınırlarını belirleyen doğanın kendisidir ve illa bizim mantığımıza/sağduyumuza uygun olmak zorunda değildir.

    Son olarak, dünyadaki herkes şaşı olsaydı tüm maddeler çift görünüşlü olabilirdi ancak farklı deney/ölçüm teknikleri bize bunun gözlerimizden kaynaklanan bir durum olduğunu söylerdi. Tıpkı zamanın - bize öyle gelmese de - aynı uzunluk gibi ölçülebilir ve koordinat düzleminde temsil edilebilir bir boyut olduğunu söylediği gibi.

mesaj gönder