1. ilk buluşmalar

    buluşmamızın her anını

    biz bir mucize gibi coşkuyla kutlardık

    yeryüzünde yalnızca ikimiz vardık

    sen bir kuş kanadından hafif ve inceydin

    merdiven basamaklarından başdöndürücü bir hızla inip,

    çiğ taneli leylakların arasından geçerek

    beni aynalı camın öbür tarafındaki

    kendi makamına götürürdün sen

    gece indiğinde bana büyük şeref bahşedilir

    ve tapınağın kapıları açılarak karanlıkta parlar

    ve yavaşça secde ederdi çıplaklığın.

    ve ben uyanarak "tanrı kutsasın" diye fısıldardım

    ve bu kutsamanın cüretkârlığının tadını yaşardım

    sen uyurdun

    ve mavi gökyüzünün kapılarını çalardın rüyanda

    vücudunsa yatağın içinde

    dokunulmazlığının sıcaklığı ve buğusu ile hareketsizdi

    ve kirpiklerin de,

    ellerin de öyle,

    sıcak…

    irmakların nabzı kristal küre üzerinde atar,

    dağlar tüter ve denizden serpintiler gelir

    sense avucunda tutardın o kristal küreyi.

    bir tacın içinde uyurdun

    ve tanrı şahidim ki

    benimdin sen

    sen uyanır ve insanoğlunun

    basit konuşma dilini yeniden yazardın.

    ve "insan" sözcüğünü, gırtlağına yeni bir güçle doldurur,

    ve "sen" sözcüğü, yepyeni anlamlarını ortaya serer,

    ve kral anlamına gelirdi.

    ve yeryüzündeki her şey dönüşürdü

    hatta leğen, kova gibi basit şeyler bile

    ve o sağlam kaya

    aramıza bekçi gibi dikilip durduğunda

    bilinmeyen yerlere sürüklenip giderdi.

    mucizevi şehirler önümüzde bir serap gibi dağılırdı.

    kaderimiz, elinde ustura olan

    bir deli gibi arkamızdan kovalarken

    biz bulutların üzerinde yatardık, yumuşacık…

    ve kuşlarla yolumuz ortaktı sanki

    ve balıklar, ırmaklar peşimizden gelirdi

    ve gökyüzü uyanırdı gözlerimin önünde...

    arseny tarkovsky (1962)

mesaj gönder