1. "gazabım, tanrının gazabıdır. tanrı, düşmanlarımı, sesimi daha yüksek çıkmaya zorlamak için kullanıyor. onlar yeter diyene kadar konuşmalı, bağırmalı, çığlıklar atmalıyım."

    luther, başkaldırının tarihteki en önemli figürlerinden biridir belki de.

    1517'de "doksan beş tezi"ni wittenberg'teki bir kilisenin kapısına astığında hakkında ne düşünülmüşür dersiniz. o dönemde papa'nın oteritesini sorgulamak bir akıl noksanlığı mıydı? katolik klisesini eleştirme cüretini daha da önemlisi cesareti nereden bulmuştu? bunu mantık çerçevesinde değerlendirmeye kalktığınızda içinden çıkamazsınız.

    luther, bu akıl noksanlığı ve deli cesareti ile ihtiyacı olana verilmesi gereken paraların, endülijans dağıtımı karşılığında kiliseye verilmesini ve papa'nın servetini eleştiriyordu astığı bildiride. luther, wittenberg üniversitesi'nde teoloji profesörüydü ve seçtiği yöntem de ortaçağ akademik camiasında geleneksel bir yoldu. ancak yarattığı etki proteston reformu ve protestan kilisesinin temellerini atması açısından olağanın oldukça dışındaydı.

    önce ortadoksluğun savunucuları tarafından sapkınlıkla suçlandı. kiliseyi suistimalden arındırmaya çalışırken kendini bir anda kilise düşmanı ilan edilmiş olarak buldu. sonra arkasındaki desteğin arttığını gören kilise uzlaşı yoluna gitmeyi denedi. luther geri adım atmadı. sıkıcı olabilecek serayları bir kenara bırakırsak, 1519 yılında halka açık gerçekleştirilen bir tartışma sırasında tuzağa düşürülerek tüm düşüncelerini açıkça dile getirmek durumunda bırakıldı. esas yetkinin kilise ya da papa'da değil incilde olduğunu söylüyordu luther. papalık bir zenginlik makamı haline gelmişti. herkes kendi rahibi olabilir ve kutsal metinleri kendine göre yorumlayabilirdi.

    kiliseden aforoz edildiği 1521 yılına kadar bu söylemlerine artan bir tonda devam etti.
    one

mesaj gönder